TAEHYUNG
"9.000 Won." dedim müşterinin aldıklarını poşetlerken, hemen ardından parayı kasaya koyup birkaç dakikadır titreyen telefonunu çıkartıp kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Ne zaman molaya çıkacaksın?"
Jungkook.
"Çıkmayacağım," Kafamı kaldırıp saate baktı, mesaimin bitmesine on beş dakika vardı. "On beş dakika sonra vardiyam bitiyor."
"On beş dakikaya marketin önünde olurum."
Güldüm.
"Olur, görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp masanın üzerine koydum, kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, olan biten şeylerin gerçek olduğuna inanamıyordum, belki de hala rüyamdan uyanmamıştım? Rüya olmalıydı. Bugün iki ocak, yani Jungkook'la hislerimizi birbirimize itiraf edeli, birbirimizi kabul edeli iki gün olmuştu.
Bir rüya iki gün sürebilir miydi?
Kasayı kapatıp markette yapmam gereken son kontrolleri yaptıktan sonra montumu giyerek dışarı çıktım, hala kar yağıyordu.
Kapıyı kapatıp kilitlemek için arkamı döndüğümde ensemde sıcak bir nefes hissettim.
"Bö."
Yerimden sıçradığımda gördüğüm, beklediğim kişiydi, Jungkook.
"Jungkook!" dedim omuzuna vurarak.
"Korkuttum mu?"
Elleri belime dolandığında geri çekildim.
"Biri görecek."
"Kim mesela?" etrafına bakındı, cadde tamamen bomboştu. "Kasabada herkes saat sekiz olduğunda uyuyor."
Gözlerimi devirdim.
"Biz yine de dikkatli olalım." Dükkanın anahtarlarını cebime atıp yürümeye başladığımda Jungkook da yanımdan yürüyordu. "Tüm gün kütüphanede miydin?"
Kafasını sağa- sola salladı.
"Birkaç ev ziyaretim vardı," dedi, "Bu arada sana bir şey aldım."
Jungkook boynuna astığı çantasını karıştırırken ben de ona döndüm.
"Bana mı?"
"Evet, yılbaşı ve noel hediyesi, malum ikisinde de yüzüme bakmıyordun."
Ben gözlerimi devirirken o da hediyesini bulmuş ve bana uzatmıştı. Küçük bir paketti, yine de Jungkook'un beni düşünerek bir şeyler yapmış olması heyecanlanmama sebep olmuştu.
Paketi açtığımda içinden siyah, gri ve kırmızı iplerle örülmüş bir bileklik çıktı, ucunda da yılbaşı cini şeklinde bir charm vardı.
"Çok güzel." dedim bileğime geçirirken, "Teşekkür ederim."
"Bu da benimki." bileğini uzatıp montunun altında kalan bilekliği gösterdi, onunki de kırmızı, yeşil ve beyaz iplerle örülmüştü, benim gibi bir de charmı vardı fakat onun charmı Noel geyiğiydi.
Jungkook önce etrafına bakındı, kimse yoktu. Sonra elimi tutup öyle yürümeye devam etti, biz yürürken bilekliklerimizdeki charmlar birbirlerine çarpıyordu.
"Kendimi birinin kocasıyla yasak aşk yaşıyormuş gibi hissediyorum," dedi gülerek, "Sürekli tetikte olmamız gerekiyor."
"Ben de liseli hissediyorum," Ben Jungkook'tan daha masum düşünüyordum, "Her an biri bir şey diyecek korkusuyla kıyıda köşede buluşan liseliler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceyarısı Duası || Taekook
Fanfic"Eşcinsellik?" diye sordum, "Bu konuda senden daha açık görüşlü olduğumu düşünüyorum." "Öyle mi?" "Öyle, yani ailemi ve nasıl yetiştiğimi biliyorsun ne kadar kaçsam da kurtulamadığım tabular var. Yetişme tarzım yüzünden garip bulsam da eşcinselliğ...