TAEHYUNG
Aşık olmak.
Nasıl bir his hep merak ederdim, güzel hissettiren bir şey gibi duruyordu uzaktan fakat içeride, aşık olmaktan nefret ettim. Güçsüz hissetmekten nefret ettim, acı çekmekten, yalnız hissetmekten, Jungkook'la göz göze geldiğim her an boğulmaktan nefret ettim.
İlk karşılaştığımızda onu garip bulmuştum, hatta korkutucu. Bir erkekten hoşlanmak şöyle dursun, o erkeğin Jungkook olabileceğine ihtimal bile veremezdim. Bencil, sadece kendini düşünen ve kendinin uğruna dini bile kullanabilecek, şeytanın yer yüzüne inmiş silüetinden- ironiktir ki o bir rahip- başka bir şey değildi. Öyle birinden hoşlanabileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.
Fakat onu tanıdıkça, Jungkook'u tanıdıkça onunla ilgili önyargılarım olduğunu fark ettim. Öyle ya da böyle Jungkook bir insandı, yapayalnız bir insan. Ondan uzak durmaya çalışırken ne ara arkadaşı olmak ister oldum bilmiyorum bile. Gerçekten arkadaşı olmak istedim mi o da şaibeli zaten, ben her zaman arkadaştan fazlası olmak istedim. Kendim bile farkında değilken arkadaştan fazlası olmak için çabaladım, bir erkekten hoşlanma konusu bana yabancı olduğundan kendimi arkadaşlık yanılgısına hapsetmeye çalışıyordum.
Ama artık bunların hiçbiri işe yaramazdı, yaramayacağını biliyordum çünkü bildiğim diğer şey Jungkook'a aşık olmak üzere olduğumdu.
"Taehyung, yemek hazır." Annemin kapıma iki kere vurmasıyla kafamı yataktan kaldırıp odamın köşesinde beni izleyen hayaletime baktım.
"Sence de cezalandırılmak için berbat bir yol değil mi?" Son üç gündür o kadar vahim durumdaydım ki, onunla sohbet etmeye başlamıştım. "Asla aşık olamayacağımı sanıyordum, Tanrı eğer varsa benim için daha korkunç bir yol seçmiş, önce aşık ediyor sonra da kavuşmayı imkansız kılıyor."
Pek cevap verdiği söyleyenemezdi.
Dolaptan aldığım temiz tişörtü üzerime geçirip odamdan çıktım, annem ve Taegi çoktan yemek masasındalardı. Babam denize açıldığından birkaç gün gelmeyecekti.
Keşke onunla gitseydim diye düşündüm, davet etmemişti ama gelmek istediğimi söyleseydim hayır da demezdi. Kasabadan uzaklaşmak ve denize açılmak iyi gelebilirdi.
"Taehyung, yemiyorsun."
"Ha, pardon." düşüncelerime öyle dalmıştım ki sadece tabağımdaki yemekle oynuyordum.
"Taehyung bir sorun mu var?" diye sordu en sonunda annem, "Bugün dua etmeye gittiğimde Rahip Jeon'u gördüm. Onunla da konuşmuyormuşsun, seanslara da gitmediğini söyledi."
"Seanslara gitmediğimi zaten biliyordun anne, üç gündür evdeyim ya."
"Evet ama..." Elini omuzuma koydu, "Bence Rahip Jeon'la konuşmalısın, sorunun her ne ise çözmende yardımcı olabilir."
Sorunun ta kendisi zaten o.
"Biraz kafa dinlemeye ihtiyacım var." dedim samimiyetsiz bir gülümsemeyle, "Rahip Jeon'a da böyle söylemiştim, biraz kendime zaman ayırdıktan sonra seanslara döneceğim."
Yalan.
Onlarca kez aramasına, yüzlerce mesajına rağmen ona dönmedim.
Üç gün önce Harin'in evinden çıktığımdan beri Jungkook'la konuşmuyordum.
"Kafa dinlemeye ihtiyacın varsa neden bizimle gelmiyorsun?" diye sordu Taegi, "Haftasonu Tongyeon limanında olacağız, ben ve iki üç arkadaşım."
Ben onun yaşındayken annem böyle şeyler yapmama asla izin vermezdi.
"Arkadaşların seninle yaşıtlar değil mi? Bakıcını getirmiş gibi hissedersin, gerek yok." dedim.
![](https://img.wattpad.com/cover/348883480-288-k268442.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceyarısı Duası || Taekook
Fanfiction"Eşcinsellik?" diye sordum, "Bu konuda senden daha açık görüşlü olduğumu düşünüyorum." "Öyle mi?" "Öyle, yani ailemi ve nasıl yetiştiğimi biliyorsun ne kadar kaçsam da kurtulamadığım tabular var. Yetişme tarzım yüzünden garip bulsam da eşcinselliğ...