yirmi iki.

459 56 68
                                    

TAEHYUNG

Son birkaç haftadır çektiğim en iyi uyku yine Jungkook'un yatağındaydı. Bilincim tamamen kendine gelmişti fakat gözlerimi açmaya korkuyordum, ya rüyaysa?

Ya dün gece hiç yaşanmadıysa?

İlginç bir şekilde artık sinirli hissetmiyordum Jungkook'a karşı. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırarak açtım, bir çift obsidyen göz bana bakıyordu.

"Günaydın." dedi.

"Uyumamışsın yine."

"Biraz uyudum." eliyle yüzüme düşen saçlarımı geriye atıp dudaklarını alnıma bastırdı.

Sessizce Jungkook'u izlemeye başladım, o da beni izliyordu. İkimizden biri bunu bozana kadar, yaklaşık on dakika böyle devam etti.

Bozan ise Jungkook oldu.

Daha fazla ciddiyetini koruyamayıp güldükten sonra sordu, "Noldu?"

"Hiç."

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Sen neden öyle bakıyorsun?" diye karşılık verdim, daha da güldü fakat neden baktığını söylemedi.

"Bir yerin acıyor mu?" Sorusunun hemen ardından ben cevap vermeden kafasını yastığa gömdü, "Hiç de bu tür sorular soran biri değilimdir, neyim var benim böyle?"

Yine kendi kendine konuşuyordu.

Görüp görmediğinden emin değildim fakat sesli konuşmak yerine kafamı sağa- sola sallayarak canımın acımadığını belirttim.

"Jungkook," dedim, "Bir şey anlatman gerekmiyor mu bana?"

"Şimdi mi?"

Yine kafamı salladım.

"Önce kahvaltı hazırlasaydım..."

"Kahvaltı yapıp yapmayacağımıza bana anlatacakların karar verecek," dedim yatakta doğrulup sırtımı yatak başlığına yaslarken, Jungkook yastığına sarılmış, hala yatıyordu. "Ya buradan yine bağırıp çağırarak gideceğim ve seni bir daha görmeyeceğim ya da Kahvaltı yapacağız."

"İnsanın hangisi olacağı konusunda fikrinin olmaması çok korkunç."

Başını yastıktan kaldırıp dizlerime koyduğunda ellerim istemsizce saçlarına gitti.

"En baştan mı?"

"En baştan."

"Benden... Ne zamandır hoşlanıyorsun?" diye sordu bu sefer, alakasızca.

"Jungkook."

"Peki peki..." İç çekti, "Dayong çoktan bildigin üzere benim üvey babam, yıllardır da beni arıyor."

"Neden?"

"Muhtemelen öldürmek için, korkak herifin teki olduğumdan yirmi bir yaşımdan beri yüzleşmiyorum onunla." Birkaç saniye durdu, "Aslında gerçekten başarılı bir psikolog olabilirdim, genetik bir yeteneğim de vardı ama böylesi onun beni bulmasını kolaylaştırıyordu... Ben de ne yapacağımı sormak için mezun olduktan sonra Monsenyör'e gittim."

"Monsenyör'ü tanıyor musun?"

Olumlu bir şekilde homurdandı.

"Dayong'un beni gönderdiği yatılı hristiyan manastırına çok sık uğrardı. Bir dönem kafayı da bana takmıştı, kafası zehir gibi çocuk derdi benim için. Ben de onu hiç sevmezdim elbette, pedofilisinden tut, çocuk taciri olduğuna kadar bir sürü söylenti yaydım hakkında yine de pes etmedi beni eğitme konusunda."

Geceyarısı Duası || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin