🎞️sleepwalker (ultra slowed&reverb)
Adrian kulüp ile partinin farkını bilmiyor olmalıydı. Çünkü sanki zengin bir veledin özel mülkünde, saray gibi eviyle hava atmak için verdiği sıradan bir partideydik. Üstelik etraf düşündüğüm kadar kalabalık değildi ve gençlerden oluşuyordu. Buraya arabayla gelmiştik ve otoparkta birçok pahalı araba vardı; hepsi bu evin sahibine ait olabilirdi çünkü gördüğüm insanlar o kadar... 'Zengin' durmuyordu. Tabii uyuşturucu kullanıyor olabilirlerdi ve dağılmışlardı belki de. Ama etrafta çok garip bir hava olduğunu söyleyebilirdim.
"İşsiz oyuncular." dedi Adrian, ben koluna girerken.
Adrian yavaş hızıma ayak uydurdu. "Anlayamadım?"
"Gördüklerin iş bulamayan oyuncular. Anlaşmalı gösteri sergiliyorlar, tedbir için."
Kapıda koruma falan yoktu ama içeri girdiğimizde araya serpiştirilmiş, sorgulayıcı bakışlara sahip adamları gördüm. Çoğu Czar gibi iki metrelik adamlardı, birkaçı da Vlad gibi daha uzundu. Biri bize doğru ilerleyecekken diğeri elini ona kaldırarak durmasını işaret etti; ardından Adrian'a başını eğerek geçmemiz için elini indirdi.
Evin bodrum kapısı açıldı. Aşağı inerken sızlanmamak için dudaklarımı ısırdım. Nefesimi kontrol altına almaya çalışacakken Adrian belimden kavradı ve beni kaldırarak merdivenleri indirdi.
Loş ışıkta ve boş bodrumda yürüdükçe korumalar arttı. Giyimleri salaştı ve sanki birkaç orta yaşlı arkadaş grubu bodrumda kart oynuyormuş gibi bir ortam vardı.
Adrian durmadı. Başka bir kapıya ilerledik. İri adam Adrian'ı süzdükten sonra başını salladı. Adamlar duraksayarak kulaklarını kapattılar. Birden açılan kapıdan öyle bir gürültü içeri sızdı ki, Adrian da benim kulaklarımı kapatmamış olsa birden gelen sesle kulak zarım patlayabilirdi.
"O değil, diğeri." dedi, adamlardan biri. Böylece sesin daha az olduğu, etrafı filmli camla kaplı olan bir koridora merdivenlerden çıktık.
Başımı sağa çevirerek camdan aşağı baktım. Müzikten çok, tezahürat doluydu burası. Kalabalıktı. Yukarıdakine kıyasla, daha farklı insanlar vardı. Gençlerdi fakat inanılmaz heyecanlı ve hareketlilerdi. Neye tezahürat yaptıklarını görmemek imkansızdı.
Kocaman, üstteki araziden bile büyük bir alan vardı. Yer yer barlar, kolonlar bulunuyordu. Ama tam ortada, geniş bir boks arenası vardı. Oradaki bir kişi kanlar içindeydi, diğeri ise birkaç darbeden başka hiç hasar almamıştı.
Gözlerimi kırpıştırdım ve hasarsız adamın(?) boşluk bulup güçlü bir yumrukla diğerini nakavt ettiğine şahit oldum. Tezahüratlar coştu. İzleyen ya da izlemeyip dans eden herkes çıldırmış gibiydi.
Herkesin yüzü boyalıydı ya da çeşit çeşit maskeyle gizlenmişti. Maçı kazanan adamın ise yüzünde kurt kafası maskesi vardı. Kazanınca çıkaracağını falan düşündüm ama öyle olmadı. Düzgün vücudu terle kaplıydı; yani o maskenin içinde son soluğunu verip bayılacağını düşünerek gözlerimi adamda tuttum.
Hiçbir şey olmadı. Tezahüratların arasına karıştı, eline içecekler tutturuldu ve sırtına tebrik niteliğinde onlarca kez vuruldu.
Biz hala yürümeye devam ediyorduk.
"Burada hiç dövüştün mü?" diye sordum.
"Tabiki hayır."
"Neden?"
"Çünkü hem istemiyorum, hem de uzun zamandır Wolf dövüşlere çıkıyor. Onun karşısına çıkarsam onu öldürürüm."
"Wolf mu? Maskeye göre mi kendilerini adlandırıyorlar?"
![](https://img.wattpad.com/cover/342004597-288-k352661.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şiddetli takıntı
General Fiction(0.5) Estelle White, Adrian Black'in takıntısıydı. Asla bünyesinden atamadığı, çocukluğundan beri bırakamadığı, zarar veren bir bağımlılıktı. Adrian, bunun ölene kadar süreceğini biliyordu. Bilmediği şey ise, Estelle'in de ona takıntılı olduğuydu.