Kimi zaman zararsız sanılan ince düşünceler, en derin yaraları yeniden kanatır ve gerekli sanılan meraklı arayışlar, en tehlikeli sırları açığa çıkarır.
Part¹¹
- Kelebeğin arayışı / Felix -ஐ
|Ev
Seungmin evden ayrılalı birkaç saat olmuştu. Hanji ile biraz nereye gitmiş olabileceği hakkında konuşup devamında odalara dağılmıştık. Ama yine beni uyku tutmuyordu. Yatağımda bir saat kadar boş boş tavanı izledikten sonra zihnimdeki kum taneleriyle başa çıkamadığım için kafa dağıtmak amacıyla bloğuma girip birkaç yorumu cevapladım.
Aksi takdirde delirecek gibiydim...
Köy gezisi hakkında birçok kişi merak içinde olduğu hakkında çok fazla yorum yapmıştı. Onlara ne diyeceğimi bilemediğim için şimdilik görmezden gelerek yarın köy içinde çektiğimiz fotoğrafları düzenleyip, sayfaya yüklemeyi, yeterince dolu olan aklımın bulabildiğim küçük bir yerine not ettim.
Yarım saat kadar daha bilgisayar başında geçirdiğim vakit iyiden iyiye geçmek bilmezken sıkıntıyla iç çekerek bilgisayarı kapattım ve odamın penceresine doğru ilerleyerek biraz oksijene kavuşmak adına camı açtım.
Boğuluyor gibiydim...
Vücudum fazlasıyla ağır geliyordu. Normalden kat ve kat fazla yorgun hissediyordum ve bunu her ne kadar psikolojik olarak düşünmeye çalışsam da içten içe fiziksel bir yorgunluk olduğu gerçeğini de göz ardı edemiyordum.
Öyle ağırdım ki kendime, sanki bastığım yer beni tartamayacakmış gibi geliyordu.
Açık camdan arsızca sızıp yüzüme doğru esen keskin rüzgar bile bana o lanet kiliseyi hatırlatırken bu yaşadıklarımın nefes aldığım her an benimle birlikte olacağını anlamıştım. Bu his ise beni deli etmeye yetiyordu.
Resmen dışarıda bir canavar kol geziyordu. Sessizce bir katliam yaratıyordu belki de.
Yavaş yavaş...
Bunu hissediyordum. Biliyordum işte. Dışarısı fazla sakin görünüyordu. Bu yüzden biliyordum. Orada bir yerlerde akan kanı en derinlerimde hissediyordum. Gecenin ayazından, ayın ışığından, havanın sakinliğiniğinden, karın sessizce yağışından... bilmiyorum neden kaynaklı ama hissediyordum işte.
Karanlığın saltanatı başlamıştı...
Ve bunun tek suçlusu bendim ama elimden hiçbir şey gelmiyordu.
Kışın ayazı kalın pijamama rağmen bedenimi üşütmeye başlamıştı. Ben de düşüncelerimden uzaklaşmak adına yerini ezbere bildiğim fotoğraf makinamı komodinin üzerinde alıp sokağı görebilmek için pencereye yaklaştım ve fotoğraf makinamı hizalayarak ekrandan benim için daha net hale gelen sokağa serpilmiş kar tanelerine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Lordu • Hyunlix
Fanfiction"Nesin sen?" "Kimin sorduğunda göre değişir beyaz kelebek. Siz naçarların tabiri genelde kan emici olur. Fakat benim dünyamda öldürmeden önce tükettiklerim bana ecelin habercisi der. Tüketmeden önce öldürdüklerim ise karanlığın lordu..." ~•~•~•~•~•...