Derya uluğ- Sana çıkıyor bu yollar
Serdar ortaç- MesafeUyandığımda karanlık ve havasız bı yerdeydim, artık dakikalardır, belkide saatlerdir bileklerime bağlanmış iplerden kurtulmak adına çekistiriyordum. Ancak bu bana sızı olarak geri dönüyordu, iyi bağlamışlardı.
Kendimi tahminimce depo gibi bir yerde sandalyeye iple bağlanmış bir şekilde bulmuştum, on dakika da bir yaptığımı yaparak "Hey!Kimse yokmu be!" diye bağırdım yani böylede olmazdı bari başımda bekleselerdi tek başıma burada duruyordum saatlerdir.
Ayak seslerini duydum, birkaç saniye sonra kapı açıldı ve içeri beni kaçıran adamlardan olan adam ve yanında uzun boylu, kumral bir adam daha girmişti bir şey söylemeden içeri girdiler karşıma dikildiler.uzun boylu olan beni inceleyerek bakıyordu ancak bakışlarında kötü bir şey yoktu, sanki bir şeyi merak ediyordu.
Yüzüme hala bön bön baktıklarını görünce dayanamayarak "Bu lanet yerde ne aradığımı biri açıklayabilirmi acaba!?" Sinirli bir sesle söylediklerim onlara biraz etki etmiş olmalıki kumral olan yüzünü burusturarak artık meraklı bakışlarını çekti. "Bağırma, ayrıca açıklama istiyorsan onu biz yapmıycaz o yüzden bekliyeceksin!" dedi, ben burada bekleyemem kimsede kusura bakmasın sinirlenerek "Bu boka benzeyen yerde kalmam için bir sebep varmı?" Dediğimde bana şaşırarak bakmıştı, omuzumu silktim.
Ağzımı bozmuştum ve bu şuan umurumda değildi, birkaç adım yaklaşarak sert bir sesle " ölümden kurtarılman büyük bir sebeptir ha!" dedi, sanırım bu beni artık susturmuştu.
🦋
Birkaç saat sonra
O adamlar beni tekrar bırakıp gittiğinden beri beni kimin öldürmek istediğini, yada kimin kurtardığını düşünüyordum. Babamlar aklıma geliyordu evet babam o bana zarar verebilecek yegane kişilerdendi son gündeki o kulağıma söylediği tehdit hala aklımda nasıl bir şeydi bu.
Beni öldürebilecek kişilerin arasına babamı koyuyordum. Kimliğimi ve ismimi değiştirdigimden yerimi hiç bir zaman bulamamışlardı belkide hiç denememiştir bilemiyordum. sırf beni bulamasın diye herşeyimi değistirmiştim, buna kimliğimde dahil, bunun için çok uğraşmıştım.
Hiç kolay olmamıştı bu işler aslında çok zordu, nisanın arkadaşlarından biri olan kaan böyle birilerini tanıdığını söyleyerek bana yardımcı olmuştu. ikinci olan ancak kullanılmayan ismim Ahu ve sahte bir soyisim
Ahu Karaca olmuştum, Dilan Ahu Aktaş ken, Ahu karaca olmuştum başka bir kimlik onların beni bulmasına engel olmuştu.
Saatlerdir bunları düşünüyordum o genç adamın söylediklerinden sonra bu düşünceler aklımdan çıkmıyordu ve beni kaçırma sebepleri neydi?. Sabah olmuştu bunu sağ üst köşedeki küçük pencereden görebiliyorum, ve karnımdan sesler geliyordu açlıktan olmalıydı, en son dün akşam yemeği için çıkmıştım sonrasında olanları anlatmama gerek yok sanırım.
Bu sürede sadece düşünmemiştim kaçmanın bir yolunu aramıştım sandalyeyi ayaklarım yardımıyla kenarları eskimiş ama hala sivri olan masanın yanına çekerek orada zorlansamda ellerimdeki ipi çözmüştüm.
Bitirdiğim anda dışarıdan konuşma sesleri geldi, ayağa kalkarak hemen kapının yanına önceden gözüme kestirdiğim demir parçasını alarak geçtim. Kapıdan giren adamla demiri kafasına hiç düşünmeden geçirdim, biraz sert vurmuş olmalıyım ki kafasını tutarak bayıldı.
Diğer adamın da yardım çağırmasına müsaade etmeden onunda kafasına geçirecektim ki, refleks leri iyi olduğundan hemen elimi tutup engellemişti, o anda bacağımı kaldırarak bacak arasına tekme attım. Anında küfür ederek kolumu bıraktı, bunu fırsat bilerek dışarı çıktım kaçıcakken gördüğüm görüntüyle donup kaldım,
Karşımda bahçesi olan kocaman bir villa vardı ağzım açık bakıyordum, gerçekten bu kadar zengin birisinin benimle işi neydi?. Hızla etrafıma bakarak koştum, ancak çoktan fark edilmiş'tim. Dahada hızlan' dım ve ( Nasıl bulduğumu bende bilmiyorum) ama koşarken çıkışı bulmuştum.
Adamlarda arkamdan koşuyorlardı ancak bana yetişmeleri imkansıza yakın bir şeydi, koşuda kimse benimle yarışamazdı, ortaokulda koşudan şampiyonluk almıştım. Hiç beklemeden yola atladım bir araba geçer umuduyla bekledim, ve bingo sonunda kurtuluyordum kaçırılmak ta zor bir şeymiş vesselam.
Gelen arabayla heyecanla nefes nefese önünde durdum ışıkları açık olduğundan kimin olduğunu göremiyordum. Kapı açıldığında heyecanla atıldım önce parlak siyah ayakkabılarını gördüm, sonra arabadan çıkarak bana bakan siyah hareler' le dünyanın ve zamanın o an için durduğunu düşündüm, Kalbimin atış sesi kulaklarımı dolduruyordu, birbirimize bakıyorduk öylece.
Mihran Eraslan tam karşımdaydı, sevdiğim adam, bırakıp gitmek zorunda kaldığım adam. sanki gözlerimi ayırır'sam kaybolacak gibi hissediyordum. Konuşmuyorduk, ben ona pişmanlıkla bakıyordum, ancak onun bakışları donuktu sanki bir yabancıya bakıyordu, kalbim sızladı.
Zaman çok şeyi değiştirmişti, önceden şefkatle, aşkla bakan kara gözlerde artık bir duygu kırıntısı bulmak çok zordu. Onu incelemekten kendimi alamadım. Büyümüştü, değişmişti, zaman ona olgunluk katmıştı. kara gözlerini kıvrık ve gür olan kirpikleri süslüyordu, biçimli ve düzgün kaşarıyla uyum içindeydi, hafif kemerli ancak yüzüne yakışan bir burnu, kalın dudakları ve hafif kirli sakalıyla, her kızın kesinlikle dikkatini çekebilecek bir yakışıklılığa sahipti.
Arkasını dönerek bakışmamızı kesti ve tok sesiyle "Arabaya bin!" dedi kendisi arabaya bindi. hala aynı yerde duruyordum, camı açarak kafasını dışarı çıkardı ve sert bir sesle "Beni duymadinmı!?" Dediğinde göz devirerek bıkkın bir nefes verdim "Kaçtığım yerlere geri dönmek adetim değildir" dediğim şeyle ifadesinde saniyelik bir kırılma olmuştu, ancak kafasını eğip kaldırdıktan sonra aynı donuk ifade yerindeydi. "Dediğimi yap" dedi, bu ne ara bu kadar soğuk ve gıcık birisi olmuştu böyle.
Mecburen arabanın kapısını açarak girdim, burnuma dolan kokusuyla beraber burnum sızladı ve göz kapaklarım kapanmamak için yoğun çaba sarf etti. Arabanın ışıklarını söndürerek villanın önune rastgele park etti, dışarı çıktığımızda yanımıza bir adam geldi, çalışanlardan biri olmalıydı,
Mihran ın yanına gelerek konuşmak için izin istedi sonra "Efendim, ufuk bey darbe almış ve diğerlerini ise bir şekilde atlatmış" korku dolu gözlerle bana bakarak söylediklerine omuz silktim, bunlar benim yapabileceklerimin yanında hiç bir şeydi. "Ufuk nasıl?" Sorduğu soruyla ufukun onun için değerli biri olduğunu anladım. "demir sert vurulduğundan beş dikiş atılmış ama durumu iyi" dedikleriyle biraz üzülmüştüm, onların bir suçu yoktu sonuçta.
Mihran bana bakmadan yürüyerek "beni takip et" demesiyle el mecbur ardından gitmiştim. Ancak buraya girdiğimden beri gözlerimi alamıyordum, çok güzel dekorn edilmişti, merdivenlerden çıkınca bir odanın önünde durdu.
Onu ve hareketlerini izliyordum, vücudu daha yapılı olmuştu. Acaba bende ona göre değişmiş' miydim?, tabi canım ne değişim, adam takım elbiselerle cool cool dolaşıyordu, ben ise markete giderken giydiğim sıradan elbiselerle, saçım başım ne haldeydi kim bilir.
İçeri girdiğinde ardından bende girdim odayı incelediğimde koyu mavi tonlarıyla uyum sağlamış bir çalışma odasıydi. Masanın önunde iki tane tahminimce konuklar için olan koltuğa oturdum, masasından bir dosya alarak önüme attı, anlamayan gözlerle baktım bir süre dosyaya, bu da neydi böyle?.
Gözlerimin içine bakarak "Ölmekmi istersin yaşamak mı?" Dedi şuan ne söylediğini anlayamıyordum. ama yaşamak istediğim kesindi, çenemi kaldırarak kesin bir sesle "Yaşamak!'' Dedim neden bu kadar gurur meselesi yaptım bunu acaba.
Onca şeyi zaten yaşamak için yapmıştım, biraz bekledi ve yutkundu, yutkunurken adem elması hareket etmişti bir anda "Evlen benimle" dedi.
Bölüm Sonu
Nasılsınız bu bölüm bombayı bırakıp kaçıyorum.
.
.
.
Yorumlarınızı bekliyorum.
Yıldızları parlatmayı unutmayalım.İyi günler Kelebeklerım🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kelebek
Ficción GeneralGenç kız konağın balkonundan yağmuru seyrediyordu, yağmurun bile onun için gözyaşı döktüğünü düşünüyordu. bugün zorla daha reşit bile değilken evlendirilecekti. Hemde babası yaşındaki bir adamla. ancak o bu yaşına rağmen ona yapılan şeylere direnece...