Bölüm -9 Kolye

149 19 4
                                    

Zara- Ayrılık kolyesi
Mor ve ötesi- bir derdim var
Justin timberlake- mirrors

Son çayımı içtikten sonra hazırlanmak için yukarıya çıktım. Malum benim yalnızca bir gün gidebildiğim bir işim vardı.

Dolabıma bir göz gezdirdim, elime geçirdiğim gece mavisi tonu pantolon, crop ve ceket olan bir takım giyindim. Altına ise siyah stilettolarımı giydiğimde aynadan kendime baktım. Oldukça şık görünüyordum. Tam bir iş kadını kombiniydi.

Saçlarımı ise perçemleri bırakacak şekilde bir kısmını tokayla tutturarak hoş bir görüntü yakaladım. Doğal bir makyaj yaptıktan sonra artık hazırdım.

Kapının tıklatılmasıyla "Gel!" Diye seslendim. Odaya giren kişi beni pek şaşırtmadı, Mihran'dı, mühtemelen hazır olup olmadığımı kontrol etmek için gelmişti.

"Hazırım" dedim. o sormadan önce, ellerimi önümde birleştirerek cevap verirken. "Güzel" dedi çıkarken "Çıkabiliriz o halde" mihran'ın peşinden adımlayarak en sonunda arabaya bindik.

Kontağı çalıştırmadan önce bana baktığını hissettim. Dikkatli olun genç adam, bu aralar bana bakışlarınızı fazla yakalıyorum.

Birşey demedim, oda bir şey söylemeden kafasını çevirdi ve arabayı çalıştırdı. Yol boyunca bir şey konuşmamıştık.

Yakıcı kokusu geçmişte bir anıya gitmemi sağladı.

Geçmiş
2017

"Dilan! hazırmısın ablacığım?" Diyen ablama seslendim "Evett! Geliyorum" kalbim heyecandan yerinden çıkacak gibiydi. Ablamın yanına gitmek için odamdan çıktım.

Oda çok heyecanlıydı, heyecanı yüzünden okunuyordu.

Babamlar ve tüm konak halkı, Kürşat ağanın büyük oğlunun cenazesine gitmişlerdi. Zavallı adam kör kurşunla kim vurduya gitmişti. Kan davası uğruna. Bu olay buralarda sık sık olurdu.

Kan davası için insanlar babasını, çocuğunu bile öldürürdü.

Üstelik Bugün mihran'ımın doğum günüydü. Bugüne gelmesi tamamen şans eseriydi.

Ablam elinde tuttuğu kırmızı küçük hediye kutusuyla yanıma geldi. Ne kadar sorsamda ne olduğunu söylememişti.

Yolun sonuna gelirken paketi elime vererek "bu sizin için sakın açayım falan deme, sürprizimi bozma, Dilan" dediğinde itaatkar bir çocuk gibi başımla onayladım.

Beni bırakarak geri döndü ablam. Ellerim heyecandan terliyordu, umarım hediyeye birşey olmazdı.

Buluşma yeri olarak sevdiğim gölün başına vardım. Kurbağa sesleri kulak tırmalıcıydı.

"Mihran?" Yanıt yoktu, beklide henüz gelmemiştir. Birden ağaçların arkasından bir taş suya atıldı. Arkamı dönerek "Hey! Doğum günü çocuğu, orada olduğunu biliyorum!" Yine ses yoktu.

Bu sefer karşı taraftan taş atıldı. Bu sefer sağ tarafıma doğru yöneldim. Sağımdaki ağaçtan çıkmasını beklerken, birden mihran belimden sarıldı.

Hem sevinmiş hem afallamıştım "Doğum günü çocuğu ha?" Dedi yanağımdan öperken "hıhı" dedim sarılırken. Elimde tuttuğum hediyeyi gösterdim göz ucuyla.

Yere oturduk, boşta olan eliyle elimi sıkı sıkı tutuyordu. Sanki hiç bırakmayacakmış gibi.

"Ee ne var bunda?" Dedi meraklı bir ses tonuyla "Bende bilmiyorumki, ablam almış, ikimize sürpriziymiş" dedim. Siyah harelerine heyecanla bakarak.

"Çıkman zor oldumu?" Diye sorduğunda "Yok, cenaze yüzünden gelmek her ne kadar kötü olsada, bu sefer epey kolaydı" dedim. Gülümseyerek.

Hediye kutusunu ona doğru uzatarak "Bence açmak senin hakkın" diyince gülümseyerek uzattığım kutuyu elimden aldı.

Kırık KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin