Bölüm -11 Randevu

156 16 12
                                    

Elif- Aşklarca
Can ozan- Toprak yağmura
Adelle- Set Fire to the rain



Bölüme başlamadan önce yıldızlara basmayı unutmayalımm.

Çiçekleri herzaman çok severdim. Nisa'yla beraber yaşadığımız evde bile, balkonda renk renk çiçeklerim vardı. Her birine karşı ayrı bir sevgim, bir şefkatim olurdu.

Bana huzur verirlerdi, çiçeklerimi sulardım, yapraklarını okşardım hergün.
Onlarda canlıydı sevginizi hissettirdiğiniz zaman muhakkakki onu hisseder ve canlı bir şekilde çiçek açarlardı.

Ancak benim için güllerin ayrı bir yeri vardı. Herkesin kendini benzettiği bir şey vardır. Örneğin sinirli bir insan kendini denize benzetebilir, denizin hırçın dalgalarına.

Ben ise Gül'ü simgelediği düşünürdüm her zaman. Güle bakardın, hoş kokusunu koklarsın, ancak eline aldığında dikenleri eline batar.

Şuan ise elimdeki çiçeklere bakarken, bunların kimden geldiğini düşünüyordum ki, Ufuk benim yanıma geldiğinde elimdeki demeti gördü, göz kırparak "Vay hangi hayranından?" Diyerek dalga geçti, ancak ben hala ciddi ciddi düşünüyordum.

Kolumdan hafifçe dürterek "Şşt. Anabelle! Mihran beni aradı, acil bir toplantısı çıkmış. Yani seni bu yakışıklı bırakacak" diyerek göz kırptı. Ona göz devirerek, hafifçe ittim. Ve arabanın ön koltuğuna bindim, binerken çiçeklere dikkat etmiştim.

Ufukta binerek arabayı çalıştırdı, araba ilerlerken Ufuk bana hitaben "Cidden o gülleri sana kim gönderdi?" Dediğinde, derin bir nefes vererek cevap verdim "Bilmiyorum ufuk, bir anda yanıma bir genç gelerek ellerime bu gülleri bıraktı ve kayboldu" dedim.

Dedikleriyle sanki bir aydınlanma yaşamış gibi, gözleri parlayarak bana döndü "Kesin Mihran sana sürpriz yapmıştır, Ah romantik aşıklar!" Dedi.
Ufuğun dediğini bende düşünmüştüm.
Ufuk'un bunu söylemesiyle ise içimdeki Umut büyüdü.

Ve otuz iki diş sırıtarak, arabayı süren ufuk'a dönerek heyecanla "Demekki, Mihran sevdiğim çiçeği unutmamaş. Cidden o mu gönderdi acaba?" Dediğimde, Ufuk dudağını büzerek "Mihran, sandığın gibi herşeyi unutmadı Ahu" dediğinde. İçten içe haklı olduğunu biliyordum.

Bir şey söylemeden önüme döndüm. Ve gülümseyerek kollarımda ki güllere baktım. Mihran'la aramızı düzeltecektim, onunda bunu istediğini biliyordum.

Eve vardığımızda nisa bizi karşıladı, hala biraz sendeleyerek yürüyordu.
Elimdekini gördüğünde bu ne der gibi göz kırptı. Engel olamadığım bir gülümsemeyle "Nisa, Mihran bana göndermiş" dediğimde. Ben sevindiğimden oda mutlu olmuştu

Salona geçerek oturduğumuz da, Ufuk biraz tereddüt ettikten sonra "Mihran ve senin için bir randevu ayarlayalım" dediğinde, endişeli bir sesle"bu kadar kısa bir sürede bir yer ayarlayabilecek misiniz peki?" diye sordum. birbirlerine bakarak gülümsediler.

Nisa'da ona kafasını sallayarak bana döndü "Ufuk'la biz herşeyi ayarlarız sen hiç merak etme" dedi ve kaşlarıyla çiçekleri göstererek "Hem bir teşekkür etmiş olursun aranızdaki buzlarda erimiş olur" diyen nisa haklıydı, insan gibi oturup konuşacağımız bir yere gidebilecektik sonunda.

Ayağa kalktım ve nisa'nın talimatlarını yerine getirmek, ayrıca hazırlanmak için odama çıkarken "Sen duş al ben hemen geliyorum, beni bekle seni ben hazırlayacağım!" diye bağırdı. Kim bilir beni nasıl hazırlayacaktı.

Dediğini yaparak duş aldım. Havluma sarılarak Duştan çıktığımda ise nisa elindeki birkaç elbiseyle çoktan odanın ortasında dikiliyordu. Bu kızın hızına yetişilmezdi.

Kırık KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin