7//Omegalar, Alışveriş ve Kim Taehyung

6.7K 668 350
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

Bir önceki bölümki hoş sözleriniz için teşekkür ederim, kurguyu şu an gördüğünüz güzelliğiyle sürdürüp bitirmek için elimden geleni yapacağım✊🏻

İyi okumalar dilerim~~

....

    Dışarıda etrafı aydınlatan ve ısıtan öğlen güneşinden nasibini pek de almayan perdeleri kapatılmış geniş odada, büyük yatağın içinde uyuklayan yorgun beta gözlerini araladı. Yarı açık gözlerinin ardında kahverengi irisleri kendisini gösterirken uzandığı yatakta karşısında baktı. Uyku haline geçmiş büyük televizyonu ve karşısındaki koltuğu gördü. Gözlerini kapattı. Kıpırdayacak, düşünecek hali bile yoktu. 

Henüz hiç onları kullanmaya çalışmamıştı ama bedenindeki her bir kasın sızım sızım sızladığını hissediyordu. Pozisyonunu değiştirmek istiyordu ama bunu yapacak enerjisi varmış gibi hissetmiyordu. Tekrardan araladığı gözleri perdeleri kapalı pencerelere dönerken saatin kaç olduğunu anlamlandırmaya çalıştı fakat başarılı olamadı. 

O sırada, arkasında hissettiği sıcak göğsün sahibin belindeki elini kullanarak onu kendisine doğru çektiğini hissetti. Sırtı göğsüne yaslanırken şimdi tam anlamıyla kollarının arasındaydı. Başını geriye doğru çevirdi genç beta. Kirpikleri titrerken yüzünde huzurlu bir ifade uyuyan alfaya baktı. Siyah saçları yastığın üzerinde dağılıp karışmıştı. Dudakları aralıktı ve düzenli soluklar alıyordu. Kirpikleri sıktı, gür sayılabilirdi bile. 

Taehyung o anda onu daha uzun incelemek istedi. Yutkunurken önüne döndü. Bedenini ne kadar kullanmaya korksa da harekete geçirdi ve yattığı yerde sırt üstü dönmeye yeltendi. Başarılı olmuştu da ancak... Acıyla inlememek için zor tutmuştu kendisini. Dudak büktü. Kaşları çocuksu bir sinirle çatılırken bir soluk verdi ve belindekiyle kalçasındaki acıyı görmezden geldi. Bir kez daha dönüp beli kolunda öylece duran alfa ile yüz yüze gelmeyi başardı. Şimdi daha rahat bakabiliyordu yüzüne. 

Yanağındaki silik yara izi dikkatini çekti. Nasıl olduğunu bilmiyordu. Merak etmesinin hiçbir anlamı yoktu ama sadece bir an, öğrenmek istemişti. Sonra düzgün burnuna baktı. Kaşlarına, dudak çizgisine, yanaklarına baktı ve inceledi. Yüz hatlarının uyurken daha yumuşak gözüktüğünü fark etti. Yanakları daha şişik ve yuvarlaktı. Daha, masum gözüküyordu. Elini kaldırıp yanağına dokunmak istemesine sebep olacak kadar masum. 

Bu düşünceyi aklından çabucak söküp attı. İfadesi sertleşirken başını çevirdi. Yeniden sırt üstü dönüp tavana baktı. Kırmızı, siyah ve beyaz loş olan odada daha bir boğucu geldi ona. Dili damağı kurumuştu. Su içmek istiyordu fakat sırf bunun için yanında uyuyan bedeni uyandıracak da değildi. Kendi başına halledebilirdi. Evet. 

Elini yatak zeminine yasladı. Yavaşça yattığı yerden doğrulurken bakışları sürekli uyuyan siyah saçlıyı kolladı. Doğrulması durgun ifadesine hiçbir şey yapmadığında rahat bir nefes verdi. Bu sefer karnının üstünde duran kolu almış, nazikçe bedeninin üstünden indirmişti. Bu iş de tamam olduktan sonra artık yapması gereken tek şey yatağın ucuna doğru kaymak, pikenin altından çıkıp odadan ayrılmaktı.

Bu, düşündüğü kadar kolay olmadı. Ona dün geceyi ve genel olarak hayatını sorgulatan sızı kalçasına vurduğunda elinin altındaki çarşafı avucunda buruştururken durmuş, gözlerini irileştirmişti. Pekala, uykuya dalarken aklında bu çeşit bir ağrıyla uyanacağı yoktu. Kıpırdamasını bile güç hale getiriyordu ve o anda düşünebildiği tek şey, ağrı kesici içmesi gerektiğiydi. 

Bir ara yatağa geri dönüp Jeongguk uyanana kadar uyuyor taklidi yapmayı bile düşünmüştü. Böylece alfa onun yerine her şeyi hallederdi. Güneşin doğuşuyla birlikte ayakta bile duramadığı için onu jakuziye oturttuktan sonra saçlarını özenle yıkayışı bu izlenimi uyandırmıştı kendisinde. Yine de, bunu istemiyordu o anda. Anlık düşünceleriyle kendisinin yerine bu kadar çok şey yapmaya çalışması sinir etmişti. 

sunflowers and kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin