19//Düello, Jeon Jeongguk ve Sırları

4.2K 495 250
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻👋🏻

Erken attık joker hakkı kullanıldı da :D

İyi okumalar dilerim~~~

...

    Seoul havaalanının iç hatlar kısmında yan yana yürüyen ikiliden karamel saçlı elini ağzına götürerek esnediğinde vakit öğleye yaklaşıyordu. Sabahı toparlanıp ailesiyle son bir kahvaltı yapmak ve vedalaşmak ile geçiren omega yarım saatlik kısa bir uçuştan sonra en sonunda tekrardan alıştığı büyük şehirde, insan kalabalığının arasındaydı. Otobüsle gittiği memleketinden özel uçakla geri dönmek her ne kadar bir tuhaf hissettirse de buna odaklanabildiği pek söylenemezdi. 

"Hâlâ uykun mu var?" Elini ağır hareketlerle üzerindeki tişörtün açıkta bıraktığı belinde kaydıran adam dudaklarını saçlarına bastırıp sorduğunda başını ona doğru kaldırdı. "Biraz." Mırıldandı. "Sadece uçak koltukları, nasıl yatağımdan daha rahat olabilirler?" Ufaktan şikayet eder gibi söylediğinde sevgilisi onu tuttuğu belinden daha çok kendisine çekerken gülmüş, "Uçuş kısaydı ama tatlı geldi herhalde." demişti. 

Göz devirdi omega. Onu şakasına ittirirken, "Saçlarımı okşayıp durdun, feromonlarından bahsetmiyorum bile. Bilerek yaptın." diye çıkıştı alfaya. Siyah saçlı umursamaz bir tavırla belini okşadı ve konuştu. "Ne olmuş? Kucağımda uyuyor olmanı tercih ederdim." Omega bir iç çekti. Yalnızca iki gün daha uslu durması gerekmişti buraya dönene kadar ama Jeongguk sanki iki yıldır yüzünü hiç göremiyormuş gibi davranıyordu. Sabah ailesiyle birlikte yaptıkları kahvaltıdan beri bulduğu her fırsatta onu uyurken izlemeyi özlediğini söyleyip duruyordu. İflah olmazdı, sahiden. Anne ve babasının gözünde iyice uslu sevgili imajını sağlamlaştırmıştı oysa fırsat kolluyordu. 

Yarın gece dolunay olmasaydı ve zaten çok yorulmayacak olsalardı bu gece de uyku uyuyamayacağına dair bir his vardı içinde. Kot pantolonunun kemerinden içeri çok sıradan bir şey yapıyormuş gibi tasasızca sızan parmaklar kanıtıydı. Ona alttan yargılar bakışlar atarken kendi kendine cık cıkladı. Sonra alfanın dikkatini çekmek için çıkışa doğru yürüdükleri sırada, "Jeongguk." dedi. Onu dinlediğine dair bir mırıltıyla karşılık vermişti siyah saçlı. 

"Beni apartmana bıraksana." Taehyung bunu dedi ama der demez etrafında ansızın belirip yoğunlaşan toprak feromonlarıyla saniyesinde kendisini açıklamak zorunda kaldı. "Mingi ile konuşmam lazım. Çocuğun suratına kapı kapatmışsın pisliğin teki sanıyor seni. Böyle mi koruyorsun imajını?" Hiçbir şey değişmediğinde alfanın ifadesinde uzanıp saçlarını karıştırdı, "Jeongguk!" Uyarır gibi söyledi. 

Siyah saçlı elini kaldırıp omeganın elini bileğinden kavradı. Önce avucunun içine dudaklarını bastırdı sonra elinin kenarına acıtmayacak ama hissettirecek şekilde dişlerini geçirir ve karamel saçlının afallamasına neden olurken, "Malikaneye gidiyoruz." dedi. Taehyung ona inanamaz gözlerle baktı. "Hayır, hayır gitmiyoruz. Apartmana bırakacaksın beni." İnatlaştı. 

"Evet gidiyoruz. Yanımdan ayrılmana neden olacak hiçbir şeye tahammülüm yok seni temin ederim." Bıkkın bir nefes verdi omega. Elini belindeki ele atıp adımlarını havaalanının çıkışına yakın durdurdu ve Jeongguk'u kendisine dönmeye zorladı. Sonra ellerini kaldırıp alfanın yanaklarına doğru sardı ve yüzlerini birbirine yaklaştırdı. Dudaklarına doğru fısıldadı. "Jeongguk." 

Jeongguk bir cevap vermedi. Taehyung böylece ona biraz daha yaklaşmış, "Bugün gitmezsem dolunaydan sonra giderim." demişti. Kırmızı gözlere kirpiklerinin ardından baktı. "Zaman sıkışık olmadığı için bir gece de kalırım herhalde." Kaşları çatılır gibi oldu siyah saçlının. Kendi kendine sayıklar gibi, "Niye kalıyormuşsun?" dedi ancak omega o anda bunu görmezden geldi. Başını omzuna doğru eğip devam etti. "Tam baş başa kaldık derken yine araya bir şeyler mi girsin istiyorsun? Hiç, dinlenmeyelim mi mesela? Birlikte?"

sunflowers and kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin