•4• Black Doğmak

749 83 34
                                    

1977, ekim

Sirius Black her zaman olduğu gibi dostlarıyla oturuyordu. İksir dersinden yeni çıkmışlardı ve kesinlikle pertleri çıkmıştı. Profesör Slughorn bazen olması gerektiğinden daha mükemmelliyetçi olabiliyordu. Onlarda bu yorucu dersin ardından bahçede sohbet ediyorlardı.
Remus Lupin, heyecanlı bir şekilde yeni gelen şaka malzemesinden bahsediyordu ve diğer üçü onu ilgiyle dinliyordu. Ta ki, James Potter'ın odağına Lily Evans ve Severus Snape girene dek... onun bir yere odaklanması ve bakışlarını o noktadan kesmemesi Remus'un dikkatini çekti. Arkadaşının bakışlarını takip ettiğinde ikiliyi gördü. Onun acı çekiyor olduğunu biliyordu ama elinden bir şey gelmiyordu.

İkisinin baktığı yere, Peter ve Sirius da baktı. "İstersen gidekim Çatalak." Sirius kalkamaya hazır bir şekilde mırıldandı. Hiç kimse dostlarından önemli değildi.

"Hayır. Devam et Aylak." James zorla gözlerini çekti ve konudan ilgisi dağılmış Remus'a döndü. Umrunda değildi, tercih edilmemişti - gururu incinmişti fakat onlar sevgiliydi. Şerefsizlik yapıp ikisini ayıracak gücü de yoktu, bu düşünceye göre tek çaresi onu unutmaya çalışmaktı.
Tam Remus konuyu bitirmişti ki, bir öksürük sesiyle herkes kafasını sola çevirdi. Gelen Regulus Black'ti.

"Sirius - Konuşabilir miyiz?" Sirius kaşlarını çattı ve sözde kardeşine baktı. En son aylar önce konuşmuşlardı ve o da laf dalaşıydı.

"Ne hakkında?" Sirius'un buz gibi sesi, Regulus'ta göz devirme isteği uyandırdı fakat kendini sıktı. Her şey Carmenta içindi. Carmenta iyi olacaktı. Her şey düzelecekti...

"Carmenta hakkında." Sirius'un duyduğu isimle tüyleri ürperdi. Dişlerini sıktı, onun ne yaptığı umrunda değildi. Zaten aldatılmayı kabul ederek onuruna yeteri kadar zarar vermişti. Bir de onun için bir şey yapamazdı, onun arkasını temizleyemezdi. O aptal safkanlıktan yeni arınmış, aileden yeni atılmıştı. Tekrar içlerine girmek istemiyordu - tekrar o entrika batağına saplanmak gerçekten istemiyordu.

"O budalanın ne yaptığı umrumda değil." Sirius ayağa kalktı. Duymak, bilmek, görmek ve hatta o kızın adını bile duymak istemiyordu.

"Sirius, önemli. Gerçekten pişman olmayacaksın. Seninle görünmek benim de işime gelmiyor ama hayati." Sirius yutkundu ve arkadaşlarına baktı. Hepsi gitmesi gerektiğine dair işarette bulunuyorlardı. Voldemort ile nişanlanan Black ikizinden haberleri vardı ve Regulus gibi gururlu birinin bu kadar ısrar etmesi kesinlikle hayati olmalıydı.

"Kısa olsun." Sirius Regulus ile onları kimsenin duyamayacakları bir yere ilerlediler. Kullanılmayan eski ve harabeye dönmüş seraya girdiler. Regulus kapıya güçlü bir tılsım uyguladı, ardından sessizlik büyüleri mırıldandı. "Ne o? Beni mi öldüreceksin Black?" Sirius alayla güldü. Regulus onu öldürmeye çalışsa asla şaşırmazdı, ihanete alışıktı.

"Bak, dalga geçme ve beni dinle. Aslında Carmenta sana kendi söylemek istiyordu ama ona inanmayacağını düşündü - bilmiyorum, belki de ondan korktu." Sirius'un kaşları çatıldı. Carmenta ile yanılmıyorsa en son 7 yaşında konuşmuş, 15 yaşında görmüştü. Kendi öz kardeşini, aynı rahmi paylaştığı ikizini tanımıyor oluşu canını yaksada, Sirius her ne olursa olsun kardeşine inanırdı. Bu şekilde düşünmesi kısa bir an yutkunmasını sağladı, kardeşiyle iki yabancıdan farksızlardı...

"Bu kadar önemli ne olabilir?" Regulus gözlerini kaçırdı. İhanet etmekten korkuyordu ama başka şansı yoktu. Ablasının yediği dayaklara, işkencelere ve daha fazlasına sessiz kalamazdı. Onu kurtarmak zorundaydı.

"Onu kurtar Sirius. Carmenta o hayatı istemiyor, annem ve babam onu sattı." Sirius donakaldı. Satmakta ne demekti?

"Ne!?" Sirius bağırdı. Carmenta'nın kendi isteği ile gittiğini sanıyordu. "Regulus sen ne saçmalıyorsun!? Walburga kendi öz kızını mı sattı?"

Orenda - James Potter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin