[Lütfen, Beğenir misin?☆]
Her zamanki rutinimde olduğu gibi, sarayın dış koridorlarında birinde hızlı adımlarla yürüyordum. Elimde kirli bulaşık dolu bir tepsi vardı. Burada yaşayıp, kraliçe Yumekui'ye hizmet etmeye başlayalı nerdeyse 1 ay olmuştu. Hayatım çok hızlı ve monotondu. Ama buradaki hizmetkarlar sağolsun, hemen beni aralarına kabul etmiş, ve bana hiçbir sıkıntı çıkarmadan kaynaşmışlardı. Uzun süredir kendimi bu kadar huzurlu hissediyordum. Ama yinede içimde dönen bir huzursuzluk vardı. Her an birşey olabilecek gibi hissediyordum. Kötüyü çağırmak gibi bir niyetim yok, ama yinede sanki her an birşey olabilir gibi hissediyorum.
Düşüncelerime o kadar odaklanmış ve aklımdaki kargaşanın arasında o kadar kaybolmuştum ki, Kral Sukuna'nın karşımdan geldiğini dahi farketmemiştim. Onun o yoğun ve karın ağrıtıcı lanetli enerjisini hissedince, hızla eğildim. Onun o koca, 4 kollu cüssesi beni çok korkutuyordu. Hızla yanımdan geçip gitmesini bekledim. Ama hemen yanımda durdu. Kafam eğik olduğu için ne yaptığını göremiyordum. Korkuyla kalbim hızlanmıştı. Damarlarımdaki kanlar adrenalinden dolayı hızla aktığını hissettim. Neden durdu?! Bana zarar mı verecek?! Ama ben bişey yapmadım ki!? Acaba sinirini bozacak bir hareket mi yaptım?! Hayır!
"Sen... Kaldır kafanı ve bana bak." Diyerek emir verdi. Titreye titreye kafamı kaldırıp, karşımdaki devasa, 2 metreden uzun olan adama baktım. Buz mavisi/kırmızı gözleriyle bana bakıyordu. Bakışlarında bile ezici bir aura vardı. Tonlarca demirin altında kalmış gibi hissettiren bir aura. Sukuna gerçekten eskiden insan mıydı?! Bu imkansız!? Şuna bak ne kadar korkutucu!?
Birden kollarından birini kaldırdı. Ve elini savurdu. O hareketi sadece birşey için yapabilirdi. Birşeyi kesmek için. Gözlerimi sıkıca kapadım. Ölecek miydim? O kadar ölümden kaçıp, kendimi saklarken bu mu olacaktı? Acaba boynumu kesecek? Yoksa gözlerimin üzerine bir kesik mi atacak ve beni kör mü edecek?
Soğuk terler alnımdan kayıp, çenemin altından damlarken, gözlerimi başıma gelecek şeye hazırlanmak için sımsıkı yummuştum. Resmen birbirine yapıştırmış olduğum gözlerimle olacakları bekledim. Canımın acımasını, yada herhangi bir yerimden aniden kanlar fışkırmasını, yada birden bile bir azamın koparak yere düşmesini bekledim. Ama hiçbir şey olmadı. Cesaretimi toplayarak, gözlerimi yavaşça araladım ve uzun kahkülümün kısaldığını farkettim. Şaşkın şaşkın bir kaç defa gözlerimi kırpıştırdım ve elimi kahkülümün üzerine getirip gerçekten kısalmış olduğuna emin oldum. Bu adam benim kahkülümü mü kesti? İyi de niye?
"Lanetler kralının karşısına bir daha böyle saygısızca bir modelle çıkmaya sakın cüret etme." Sesi kar gibi dondurucu ve buzul kadar keskindi. Hızla kafamı salladım ve ne için olduğunu bilmeden önünde eğilerek ona teşekkür ettim. Hiçbir şey demeden yanımdan geçip gitti. O anda hemen onun her daim arkasında olan hizmetkârı 'Uraume' adlı kadına -yada erkeğe çünkü cinsiyetini hala anlayamamıştım- baktım. Ve kafamdaki jetonun düşmesiyle gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Bu oydu. Geçen ayın 15'inde dua seansım esnasında beni gören iki sihirbazdan biri. Bunca zaman bu kadar yakınımda mıymış? Beni farketmediği için tanrıya şükür etmem lazım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
‧₊˚♡𝐑𝐮𝐥𝐞𝐫 𝐨𝐟 𝐌𝐲 𝐇𝐞𝐚𝐫𝐭ღ ᵂⁱᵗʰ ᴿʸᵒᵐᵉⁿ ˢᵘᵏᵘⁿᵃ {✓} [Düzenleniyor]
Fanfic𝑴𝒚 𝒔𝒂𝒗𝒊𝒐𝒓 가련한 여인이여 𝑴𝒂𝒌𝒆 𝒎𝒆 𝒚𝒐𝒖𝒓 𝒈𝒐𝒅 𝑰 𝒄𝒂𝒏 𝒈𝒊𝒗𝒆 𝒚𝒐𝒖 𝒆𝒗𝒆𝒓𝒚𝒕𝒉𝒊𝒏𝒈 나의 어둠과 너의 어둠이 겹쳐질때 그대로 내게 맡겨 𝑹𝒖𝒍𝒆𝒓 𝒐𝒇 𝒎𝒚 𝒉𝒆𝒂𝒓𝒕 𝑹𝒖𝒍𝒆𝒓 𝒐𝒇 𝒎𝒚 𝒉𝒆𝒂𝒓𝒕 𝑹𝒖𝒍𝒆𝒓 𝒐𝒇 𝒎𝒚 𝒉𝒆𝒂𝒓𝒕 영원히 아름다워 ╰┈➤ Ruler o...