XXVIII. BÖLÜM

351 83 93
                                    

LÜTFEN VOTE VE YORUM ATMAYI İHMAL ETMEYİN. VOTE SAYISI BELİRLİ BİR SAYIYA ULAŞMADIKÇA YENİ BÖLÜM PAYLAŞMAYI GECİKTİRECEĞİM. 

İYİ OKUMALAR 💞💖 

Linda, karşısında konuşmak için bekleyen Nick'e boş gözlerle bakıyordu. Nick konuya girmek için epey sancılı bir an geçiriyor gibiydi.

"Linda, açık konuşmam gerekirse aramızdaki şeyin buraya evrileceğini bilmiyordum. İlk başta seni gerçekten beğendim ama bu denli bağlanacağımı kestiremiyordum. Annemin acele etmesi seni germiş olabilir fakat senin de bana karşı bir şeyler hissettiğine eminim. Bu yüzden hayatının geri kalanını seninle birlikte geçirmek istiyorum. Seni dünyanın en mutlu kadını yapmaya hazırım. Benimle evlenir misin?"

Linda şaşkınlıktan gözlerini fal taşı açmış bir vaziyette birkaç saniye Nick'in suratına bakakaldı. Nick ise onun kötü bir cevap vermemesini dilercesine Linda'ya bakıyordu. Ellerini Linda'nın ellerinin üzerine koydu. "Buna şimdi cevap vermek zorunda değilsin. Sadece benim ne kadar ciddi olduğumu görmeni istedim. Senin için ne kadar hazır olduğumu bil istedim."

"Nick, ben bu konu hakkında şuan sana olumlu konuşamam. Hayatının hiçbir vaktinde evlilik düşünmemiş biri olarak evlilik teklifini birden kabul edemem. Bu gerçekten önemli bir karar."

"Biliyorum, bu yüzden hazır olduğun her an cevabını verebilirsin. Ben bunun için her zaman beklemede olacağım ve evet demen için elimden ne geliyorsa yapacağım." Nick, Linda'nın ellerini dudaklarına götürüp ufak bir buse kondurdu. Linda kafası karışmış bir hâlde onu izliyordu.

Nick çarpıcı teklifinden kısa bir süre sonra birtakım işlerinin olduğunu belirterek yanından ayrılmıştı. Linda o gittiğinden beri yerinden kımıldamamış Nick'in dediklerini düşünüyordu. Bu sırada yanına yaklaşan Felix'i fark etmemişti. Felix'in sesi onu ürküttü.

"İstediğiniz karşılaşmaları getirdim ve ayrıca bir çırak gelip sipariş ettiğiniz kılıcı getirdi. Yanında da bir not vardı. Size iletmemi istedi." Linda teşekkür ederek Felix'in elindeki kağıtları ve kılıcı aldı. Kılıç gerçekten oldukça ağırdı. Karşılaşmalara bakmadan önce kılıcını incelemek istedi. Bunun için oldukça heyecanlıydı. Kını bile o kadar işlemeli ve göz alıcıydı ki... Kılıcı kınından çıkarıp inceledi. Gerçekten muhteşem ötesi bir şey çıkmıştı ortaya. Bu kadar beklemiyordu. Kılıcının kabzası da kını gibi işlemeliydi. Linda kılıcınını kabzasına geri soktuktan sonra kılıç ustasının ilettiği küçük kağıt parçasını eline aldı.

"Kılıcını vaat ettiğim tarihte yetiştiremediğim için beni bağışla. İki gündür uyumadan uğraştım ve ortaya bu çıktı. Gerçekten dükkanımdaki kılıçlar bunun yanından geçemezler ve onun da burada bir yeri olsun isterdim. Fakat bu artık senin. Onunla herkesi alt edeceğine eminim. - Usta Gillot"

Linda'ın yüzündeki gülümseme Usta Gillot'un notunu okuduktan sonra daha da yayıldı. Turnuvadan sonra ona teşekkür etmek için dükkanına uğramalıydı. Bunu kafasına not edip karşılaştırmaların yer aldığı kağıdı açıp okumaya başladı. İsimler pek tanıdık olmasa da soyadları babası ve annesinin dedikoduları arasında aşina olduğu soyadlardı. Kendisi dördüncü sıradaydı ve karşılaşması Eric Cannon ileydi. Daha sonra kazananlar belirlenip yeni karşılaşmalar hazırlanacaktı. Cannon soyadını da daha önce duymuştu fakat çıkaramıyordu. Bunu babasına sormak için salona doğru geçmeye karar verdi.

Salonda kimseyi bulamayınca yemek odasında çoktan hazırlanan akşam sofrasına baktı. Babası ve annesi de yerlerine yerleşiyorlardı.

"Hoş geldin tatlım. Tam zamanında geldin. Gel otur." Linda annesinin karşısındaki yerine oturdu. Babası elindeki kağıdı görünce ne olduğunu sordu ve böylece konuya girmek için bahanesi doğmuş oldu.

AŞKIN KILICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin