XXXV. BÖLÜM

317 52 128
                                    

Yeni bölümle herkese merhaba. 💖
Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum. 😚🫀
Destek için yıldıza dokunmayı unutmayın.⭐⚔️

David’in evindeki davetin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Bu bir haftada Linda’nın annesi Bayan Veronica’nın birkaç samimi dostu gelip Linda’yı kazandığı turnuva dolayısıyla tebrik etmişti. Tabiki annesi bunu önceden düşündüğü için Linda’nın altın kılıcını koridora asmıştı.

Bay Brian, yeniden çalışmalara başlamak isteyip istemediğini sormuştu hatta bir yandan başka bir eğitim bile verebileceğini söylemişti. Linda tabiki de bunu çok istiyordu. Bay Brian’ın bunu teklif etmesi bile onu heyecanlandırmıştı.

Usta Gillot ise dediğini yapmış ve Linda’ya çok ihtişamlı bir kılıç göndermişti. Kılıcın kabzası el yapımı oymalarla doluydu ve oymaların aralarına yerleştirilmiş yeşil renkli parlak taşlar zümrüt gibi parlıyordu. Linda bu kılıcını o kadar beğenmişti ki kullanıp kullanmamak arası bir tereddüte girmişti. Kılıcının geldiği günün ertesinde ise Usta Gillot’un dükkanına gidip ona teşekkürlerini sunmuştu ve yanında Carrie’nin yaptığı meşhur böğürtlenli çöreğinden götürmüştü. Usta Gillot buna her şeyden çok sevinmişti. Çünkü Linda orada oturup onunla ettiği birkaç dakikalık sohbette tamamen yalnız dul bir adam olduğunu öğrenmişti ve bu onu derinden etkilemişti. Oradan ayrıldığında Usta Gillot’a en yakın zamanda tekrardan ziyaret edeceğinin sözünü vererek ayrılmıştı.

Bu hafta boyunca Githa, bir defa evlerine gelmişti. O da tabiki davetten hemen sonraki gündü. Geldiğinde ise tüm gece David ile neler konuştuğunu, onun neler anlattığını ve tüm hareketine kadar David’ten bahsetmişti. Birkaç saatin sonunda ise zahmet edip Linda’nın nasıl olduğunu, Nick ile ne konuştuklarını sormuş ve Bayan Jane hakkında birkaç dedikodu yapmışlardı.

Nick ile de sadece bir defa görüşmüşlerdi. Bu görüşmede oldukça soğuk ve donuktu. Tavır alması gereken kişi Linda iken Nick, Linda’ya soğuk davranıyordu. Yine de nezaketen bir defa ziyaretine gelmişti ve Linda’dan buna şükretmesini ister gibi bir daha ortada görünmemişti.

Linda, bahçede oturmuş geçirdiği bir haftayı düşünürken arkasından gelen ayak sesleriyle düşüncelerine ara vermek zorunda kalmıştı. Arkasını döndüğünde gelenin Bay Brian olduğunu gördü ve ayağa kalkıp onu selamladı. Bay Brian, Linda’yı doğru dürüst kutlayamadığı için mahcup hissettiğini bunun için kendisine bir hediye aldığını söyledi. Elindeki kutuyu Linda’ya doğru uzattığında Linda hediyeyi kabul etmek zorunda kalmıştı.

“Açsana!” Linda, Bay Brian’ın teşviğinden sonra kutuyu açtı. İçinde üç tane sivri uçlu ok vardı. Linda oklardan birini dikkatlice eline aldı. Bu sırada Bay Brian konuşarak “Bu oklar Kral II. George döneminden bir okçunun okları. Bundan neredeyse yüz yıl öncesine aitler. Benim büyük dedem o dönemlerde subay olduğu için bir arkadaşı kendi oklarını hediye etmiş kendisine. Aile yadigarı gibiydi. Ben de senin en az kılıca verdiğin değer kadar okçuluğa da değer verdiğini bildiğim için hediye etmek istedim. Eminim emin ellerde olacak.”

Linda elinde zarar gelmesinden korkarak tuttuğu oku şaşkınlıkla incelerken Bay Brian’a dönerek              “Bay Brian, bu hediye için ne kadar minettar olduğumu bilemezsiniz ama ben bunu kabul edemem. Özellikle sizin aile yadigarınızı. Bunu sizden alamam.” Bay Brian geniş bir gülümsemeyle Linda’nın geri uzattığı kutuyu geri itti ve “Emin ol evimde dahası var. Zorunda olduğum için hediye etmiyorum Linda. Gerçekten senin olmasını istiyorum. Lütfen kabul et.” dedi. Linda buruk bir gülümsemeyle Bay Brian’ı onayladı ve ona sarıldı.

“Tamam bu kadar duygusallık yeter. Çalışmaya başlıyor muyuz?”

“Başlayalım.” Linda kutuya nazikçe geri yerleştirdiği oklara baktı. Okların ucu oldukça sivriydi ve uçlarında mavi tüyler bulunuyordu. Şaftı ise metal kadar sertti. Yine de Linda bu kadar değerli bir şeyin zarar gelmesinden korkar gibi yerleştirmişti kutuya. Seslenip çağırdığı Sofia’ya emanet edip Bay Brian’a geri döndü.

AŞKIN KILICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin