meyus (bxb)

Ben Gidiyorum

Öhm, öncelikle sizlerden bol bol yorum bekliyorum hayır cidden baya baya oturmuş beklyiyorum yani. Siz yorum attıkça ben daha sık yazacağım gaza gelip bu yüzden lütfen varlığınızı gösterin, sizi seviyorum iyi okumalar

Başımı ovuşturarak Esila'ya cevap yazdım, beni görmek istediğini yazmıştı. Hangi bahane ile reddeceğimi düşünürken başımın ağrısı daha da çoğaldı. Bugün Cenk'in evinde ikinci günümdü, garip olan şey ise o gün, aynı yatakta yattığımız gece ona 'bakma' dedikten sonra ki gün bana soğuk davranmasıydı. Yemeğe çağırırken ağzının ucundan konuşuyor daha da bıçak açmıyordu dudaklarını. Bugün daha iyiydim, gidecektim. Yeterince zahmet vermiştim, daha fazla kalamazdım. Aklım sürekli Enes'deydi, nasıldı acaba ? Sıkıntılı bir nefes verdim, Esila'ya meşgul olduğumu yazıp okulda görüşelim demiştim. Boş olan salonda gezdirdim gözlerimi, Cenk henüz evde yokken toporlanıp gitmem en iyisiydi. Oturduğum yerden kalkarken sızlayan yerlerimi görmezden geldim, alışmıştım. Üstümde Cenk'in tişörtü vardı hala, kapıya kısa bir bakış atıp bir çırpıda çıkardım üstümü. Cenk nasıl olsa yoktu, burada çıkartmamın sorun olacağını düşünmüyordum. Gözlerim kendi tişörtümü arıyordu,  diğer koltukta olduğunu görünce 'sonunda' der gibi bir mimik yapıp oraya yöneldim lakin açılan kapı sesiyle birlikte bana bakan Cenk'i görünce yarı yolda durakladım. Cenk'in arsızca üstümde gezinen bakışlarına kaşlarımı çatıp bir çırpıda tişörtümü alıp üstüme geçirdim. "Kusura bakma" diye mırıldandım ağzımın içinde. Boğazını temizleyip gözlerini çekti, kapıyı kapatıp cebinden arabasının anahtarını çıkarttı ve rastgele sehpaya fırlattı. Son kez bakındım etrafıma, birşey unuttum mu diye. 

"Hayırdır, nereye ?" 

Arkam ona dönükken alayla güldüm, sonunda benimle konuşmaya karar vermişti anlaşılan. 

"Sonsuza kadar burada kalacak halim yok ya, eyvallah yardımın için. Bir gün veririm karşılığını" diye cevapladım onu telefonumu cebime atarken. Sanırım unuttuğum birşey yoktu. Arkamı dönünce bana bakan çatılı kaşları görünce afalladım, neydi bu siniri ? Birkaç adımla yanında bittim, yüz yüzeydik. "Eyvallah bana yardım ettin, kapını açtın ama bu sokuk sinirin ne için amına koyayım ?" Dilimi tutamamıştım, kaşları iyice çatıldı. Dudaklarını araladı, merakla ne diyeceğini beklerken başıma giren ani ağrı ile yüzümü buruşturdum. Ellerimle şakaklarımı ovuşturdum, "hay sikeyim" diye mırıldandım. 

"Gidicem gidicem diye sikik sikik konuşuyorsun. Ayağa kalktığın an yüzün gözün buruşuyor ağrıdan amına koyayım. Otur oturduğun yerde." öfkeli çıkan sesi başımın daha çok ağırmasına sebep olmuştu. Birkaç adımla uzaklaştım ondan, "senin ben sesini sikeyim" duymuş muydu bilmiyordu çünkü sesim içime kaçmış gibiydi. Sanki ondan uzaklaştığım için daha çok sinirlenmişti, anında dibime girdi. Şakaklarımda olan ellerimi tutup aşağıya indirdi, ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi aralayıp ona baktım. Gözlerindeki sinir buhar olup gitmişti, anlam yükleyemediğim endişeli bakışları vardı şimdi. Bir adım daha attı, burnu burnuma değiyordu. Güçlükle yutkundum, birisine bu kadar yaklaşmak ne kadar doğruydu ? Gözleri sanki beni hapsetmiş gibiydi, tepki vermemeye yemin etmiş gibiydim. Anında oluşan o garip hava ikimizi de etkisiz hale getirmişti. "Bırak, başım ağrıyor" diye fısıldadım, sinirim dağılmış gibiydi. Çıkardığım ses hiçbir etki bırakmamış gibiydi, öylece durmaya devam ediyordu. Geriye çekileceğim an hissetmiş gibi eliyle belimi kavradı, "şşh, sadece masaj yapacağım." fısıldadı gözleri gözlerimdeyken. Hassiktir , o ses tonu neydi öyle..

Gözlerini gözlerimden çekmiyor, izin istiyormuş gibi bakıyordu. O an kaçışımın olmadığını hissettim. Belli belirsiz kafamı salladım, onay vermiştim. Gözlerinden bir parıltı gelip geçti, kolumdan tutarak koltuğa sürükledi. Sesim çıkmıyor sadece ona ayak uyduruyordum. Sanki istesem de sesimi çıkaramayacak gibiydim, kabullenmiş gibiydim. 

Eveet bir bölümün daha sonuna geldik. Bu bölümü kısa yazdım çünkü geçiş bölümüydü. 

Cenk de birşey fark ettiniz mi ?