Evime Gel

318 12 0
                                    

"Esra'ya evlenme teklifi edeceğim." 

Enes'in ağzından duyduğum cümleyle kafama diktiğim şişeyi indirdim, birkaç su damlaları üzerimi ıslatmıştı. "Kız önce okulunu bitirseydi, ne bu acelen ?" dedim elimin tersiyle dudağımı silerken. Sırtı bana dönük abim bulaşıkları yıkıyordu, kurulama işi de bendeydi. "Esra ile de konuşmuştuk birkaç kere, olumlu bakıyor o da." ıslak tabağı bana uzattı, tabağı alıp kurulamaya başladım. Sıkıntıyla nefes verdim, "ya babam ?" diye sordum. Duraksadı, sinirle soluyup işini yapmaya devam etti. "Hiç bir sikim yapamaz, alkolden kafasını kaldıramıyor gücü anca sana yetiyor." tekrar duraksadı, "amına koduğum." Babam büyük olmasada yine de hep bir sorun çıkarırdı ve bu da huzurumuzun bozulmasına yeter de artardı bile. 

"Neyse boşver şu piçi de sen bana Esila'yı anlat bakayım." 

"Esila'yı nerden biliyorsun sen ?"

Bakışlarını bana çevirip otuz iki diş pişkin pişkin sırıtınca anladım Esra'nın anlattığını. "Benim sevgilim benden birşey saklamaz" sesindeki memnun tavrına kafamı sallayarak güldüm. "Aranızdan su sızmıyor diyorsun yani.. ne ara tutuldun bu kadar onu da anlamadım ya neyse." Tekrar gülümsedi, daha anlamlı bir gülüştü bu. "Bizim eve getirdiğin ilk gün.." deyip sessizliğe büründü. Gözlerimi büyüttüm "Yuh amına koyayım ben daha o gün tanışmıştım  zaten." Omuz silkti, "ne fark eder ki ?" 

Belli ki ilk görüşte aşık olmuştu, asla anlamadığım birşeydi. Şimdiye kadar beni heyecanlandıran hiç bir kız olmamıştı fakat bunu hiçbir zaman sorgulamamıştım çünkü buna vaktim yoktu. Hayat felsefem yaşamaktı, bu şartlarda sadece yaşamak. 

"Noldu daldın ? Esilaya dalıp gittin herhalde" abimin imalı konuşmasıyla ona döndüm, kurulama işlemi bitmişti. "Aramızda birşey yok, boşuna imalar yapma." Küfür eder gibi suratıma baktı, umursamadım. Abim hayatımda birisi olsun, azıcık benim de suratım gülsün istiyordu fakat herşey aşkla iyileşmiyordu. Aşk bütün yaraları kapatmıyordu, kapatamazdı. 

"Sen Esra'ya aşık olduğunu nasıl anladın ?" yine de merakımdan sordum, neydi bu göklere sığdırılamayan aşk ?

Düşündü, uzun uzun düşündü daha sonra omuz silkti "her gördüğümde gözüme hoş geliyor, bilmem ki-"

"Selamın Aleykum " 

Kulağa tanıdık gelen sesle gözlerimi etrafta gezdirdim, boş dükkanın ortasında duran, kulaklarına kadar sırıtan Erkut'un ta kendisiydi. Erkut bizim mahallede doğup büyümüş daha sonrada okumak için Ankara'ya gitmişti. Abimle aynı yaştalardı, küçükken aralarından su geçtiğini hatırlamazdım fakat Ankara'ya gidince araya soğukluk girmişti. Şimdi ise sırıtarak karşımızda dikiliyordu. 

"Erkut abi ?" dedim ona doğru yürürken. 

Kollarını açtı sırıtarak, "ne abisi oğlum Erkut diyeceksin" Birbirimize gülerek sarıldık, "ne zaman döndün sen ?" diye sordum kollarından çıkarken. Yorgunca geriye doğru esnedi, "valla iki üç saat oluyor, hayvan gibi de acıktım dedim şunların mekana gideyim hem beni özlemişsinizdir." diyerek gözlerini arkamda duran abime dikti. "Hayırdır sen sarılmayacak mısın kardeşim ?" Kafamı arkaya çevirip abime baktım, az ilerimizde durmuş donuk bakışlarıyla Erkut abiye bakıyordu. 

"Bu bakış hayra alamet değil birazdan ana avrat küfür yiyeceğim" 

"Lan şerefsiz sen hangi hakla buraya gelirsin ! Hangi yüzle ?!" Abimin birden bağırarak Erkut abiye doğru yürümesine kaşlarım çatıldı. Abim yumruğunu sıkmış bize doğru gelirken Erkut abi kolunun tersiyle beni ittirdi, ben bir iki adım gerilerken abim Erkut abinin dibinde bitip yumruğunu kaldırdığı an Erkut abi kolunu tutup abimi kendisine çekti ve sarıldı. "Hoşbulduk kardeşim." Abim sinirli nefes alışverişlerini devam ettirirken Erkut abi onu kolları arasında sıkmaya devam ediyordu. 

meyus (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin