14

169 8 2
                                    

Herkesin içinde tuttuğu, dışa vurmadığı bir acısı vardır.. Gülümsemenin verdiği iç sızı, 'ben iyiyim' bakışları ve bakışların ötesi... Şuan ben nasıl görünüyorum bilmiyordum ama içimde bir yerlerde öyle bir sızı vardı ki hiç tereddüt etmeden canıma kıyabilirdim. 

Kalbim, bağışlanmayacak birşey yap

Katlanma kendine ve bu dünyaya...


Sabah okula giderken Esra'nın annesi aradı ve ben daha kendimi hazırlayamadan, kızının intihar ettiğini söyledi. Telefonda cevap vermediğim kadın yüzüme kapatınca kendimi bir takside buldum ve şimdi hastanedeydim. Haberini duyduktan beridir düşünüyorum, neden ? Neden bu kadar ileriye gitti, bunu kendine neden yaptı ? Enes miydi sebebi..muhtemel. Asansör durunca yüzümü bir iki kere ovuşturup indim asansörden. Gözüme ilk çarpan boş koridorda oturan annesi oldu. Babası Esra küçük yaştayken terk etmiş ailesini, iki sene sonrada ölüm haberi gelmiş. Esra herşeye rağmen çok üzülmüştü babası için..

Gözleri ağlamaktan kızaran kadın beni görünce yine ağlamaya başladı, o an o iki cümle yeniden belirdi aklımda.. Kalbim bağışlanmayacak birşey yap, katlanma kendine ve bu dünyaya.

"Bora.. benim yavrum, güzel kızım canına kıymış Bora"

Çaresizce ağlayan kadının yanına kuruldum, sadece sarıldım ve omzumda ağlamasına müsade ettim. Başka bir tesellim yoktu, henüz kendimi teselli edememişken omzumda ağlayan kadına ne diyebilirdim ki... 

Yarım saat sonra Enes belirdi koridorun başında, arkasında Erkut abi...

Enes koşarak yanımıza gelip yanımdaki kadının önünde diz çöktü, gözleri dolu doluydu. "Nasıl ? İyi mi ?" Başından beridir sormayı akıl edemediğim soruyu sormuştu. Yutkunarak yanımdaki kadına döndüm, mimiklerini izledim, kafasını sallayınca tuttuğum nefesimi dışarıya verdim. Enes de benim gibi rahatlamıştı. 

Omzuma dokunan Erkut abi kulağıma "gel seninle biraz hava alalım" diye fısıldayınca ayaklandım. Gariptir ki Erkut abi her zaman ruh halimi anlardı, her zaman yanımda olmaya çalışırdı. 

"Cenk'i arayayım mı seni alsın ?" 

Cenk... Bir türlü kendime itiraf edemediğim, cehennemin içinde nefes aldırıyormuş gibi hissettiren, en büyük sırrım.. En ağır aynı zamanda en hafif yüküm. 

Kafamı olumsuz anlamda salladım, "Esra'yı bırakamam.." diye söylendim kendi kendime. 

Erkut abi omzumu sıvazladı, "Enes var, annesi var gerekirse ben de kalırım. Ama sen hiç iyi görünmüyorsun oğlum" Bir kez daha kafamı iki  yana salladım, gidemezdim. Erkut abi ısrar etmeyi bırakıp kafasını salladı. Hastanenin terasına çıktık, esen rüzgar bedenimi ürpertti. Erkut abi ceketini çıkartıp omuzlarıma koydu, "sağol abi" diye mırıldandım. Sadece gökyüzünü izliyordum, hava yağmurluydu. 

"Annesi birşey dedi mi, niye yapmış böyle birşeyi ?"

Kafamı iki yana salladım, sormamıştım. 

Erkut abi nefesini sıkıntılı bir şekilde dışarıya verdi, "Enes çok endişelendi, benim suçum falan diyor anlamadım. Bir an o da kendine zarar verecek diye çok korktum" 

Çok korktum... 

Erkut abi, abime değer veriyordu. Eskiden kalma birşey miydi yoksa sadece dostluk muydu bilmiyordum fakat sesindeki o korkuyu çok net anlamıştım... Erkut abi telefonu çalınca cebinden hızlı bir şekilde arayan kişiye baktı, Cenk arıyordu. Kalbimin göğsümü rahatsız etmesini es geçip önüme döndüm. 

meyus (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin