✬
Kan basıncının etkisiyle kendimi dışarıdan izliyor gibiydim, kulaklarımda bas bir uğultu, gözlerime ise paslı bir sis indi. Nefes aldım, verdim... aldım... verdim.
Kader'in koluna sıkı sıkı tutunmuş, aldığım nefesleri düzene sokmaya çalışıyordum ki aralarından biri üstümüze doğru gelmeye başladı. Dişlerimi sıkarak titrememi göstermemek için daha dik durdum, Allahım en son böyle bir olay yaşadığımda Savaş gelip beni kurtarmıştı. Şimdi ise yoktu.
Kendimi ve Kader'i korumam lazım.
Üçü bize doğru gelirken Kader'le birbirimize biraz daha yapıştık, o sırada çabuk bir hareketle çantamdan biber gazını çıkarttım. Benim hemen ardımdan Kader de bunu hatırlamış ve çantasından biber gazını çıkartmıştı. Avucumda tuttuğum küçük şişeye daha çok güvenerek derin bir nefes aldım. Biz biber gazına güvenirken karşımızda ki serseriler alay edercesine güldüler.
"Bunların bizi durduracağını mı sanıyorsun?"
Bir kolumu sıkı sıkı tutan Kader elini benden fazla uzaklaştırmadan karşımızda duran üçlüye telefonunun ekranını onlara gösterdi ve bağırdı. Sesi kızgın ve korkmuş çıkıyordu, gerçekten korkuyordu.
"Polisler birazdan burada olur."
Kulağıma seslendi.
"KADES'ten yardım istedim."
Rahat bir nefes aldığımda benim gibi karşımda ki adamlarda rahat davranmaya devam etti.
"Onlar gelene kadar işimizi bitiririz, değil mi beyler?"
Dişlerimi sıktım, sıkmaktan sızlıyorlardı dişlerim.
"Yaklaşmayı dene?"
Ve beklediğim gibi aralarından biri yanıma doğru yaklaştı, "Bu benim." dedi. Sinirden ve korkudan ağlayacaktım ama yaptığım tek şey dişlerimi sıkmak oldu. Üstüme doğru hızlı adımlarla geldi, nefesimi tuttum ve biber gazını kaldırıp yüzüne sıktım çekinmeden.
Gözlerinin acısıyla bağırdığında elleriyle gözlerini kapattı, Kader'in kolunu tuttum ve açılan yola doğru koşmaya başladım. Kadar başta sendeledi, bana ayak uydurduğunda bacaklarım tir tir titriyordu. Öyleki koşamayacağımı, öylece kalacağımı sanmıştım. Nefes almadan koşarken peşi sıra arkamızdan koşuyorlardı, hiç kimse yoktu lanet sokaklarda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teslim Ol, ASKER!
Literatura Feminina"Ne yapmaya çalışıyorsun!?" diye bağırdım. O, "Bir şey yapmaya çalışmıyorum." diyerek yanıma yaklaştı ama bu sefer temasta bulunmadı. Gözlerime bakmayı bırakmadı. "Yarın göreve gideceğim, sana bunu gitmeden söylemem gerekiyordu." Aynı anda yutkun...