Kalkışma

9 3 0
                                    


3 gün sonra.

Gözlerimi büyük bir korkuyla açtım. Sanki o güzel uykuda bile etrafımda neler olduğunu görebilmiştim. Etraf tozdan geçiliyordu. Kulaklarım duyar hale geldiğinde ilk işittiği şey bağırmışlar olmuştu. Onlara ulaşmaya çalıştım fakat nereye gitsem ses başka bir yere çekilir haldeydi.

Sonunda net olarak görebildiğim tek şey o kırık cam oldu. ''O cam kırılamaz-dı.'' diye geçirdim içimden.

Kırığın sebebine bakmadan arkamdan gelen o garip seslere döndüm.

Onlar.

Onlar burada.

Kafamı toplayıp ne yapmam gerektiğini planladım. Etrafımı göremiyordum. 2 saniyeliğine gözümü kapattım, beynim kendi kendine hareket eder haldeydi camın yanına gittim, hırkamı çıkartıp bir cam çıkarttım ve onun bana doğru gelmesini bekledim. Sandığımdan yavaştı ya da ağırlığı fazlaydı ve bu onu yavaşlatıyordu. Diğerlerinden hatırladığım bilgilerle kırık camı onun kafasından geçirdim. Ya da amacım oydu fakat birden gözümü açınca karşımda onlar yerine bir insan duruyordu. İçimdeki nefret seviyesi aynıydı. Seni öldürtemeyen beter etmek isteyen onlara nasıl bir nefret duyarsam onu hissediyordum. Elimde cam yerine bir şişe vardı. Şişeyi hiddetle masadaki diğer tüplere attım. Bunun sonucunda kapalı alanda yangın çıktı fakat o bundan çok benimle ilgileniyordu. Camdan sadece bana bakıyordu. Kafamdaki plan bundan çok daha farklıydı fakat iç sesim yine bana bir çıkış yolu hazırlıyordu. ''Her şerde bir hayır vardır Lily. Her umut için bir feda gerekecektir.''

Günümüz.

Dünyamın en güzel uykusundan kalktığımda kendimi yeniden varolmuş hissettim. Revir yataklarında ilk günümdü. Ayağa kalktığımda kendimi denedim ve başım dönmedi. Yürümeye devam ettiğimde yanımdaki yatakta birinin yattığını fark ettim. Ayağı kırılmıştı. Bana bakıp. ''Kim bilir dışarıda olsaydım başıma neler gelirdi?'' dedi.

Bu ara herkes beni mi deniyor yoksa paranoya olmaya mı başladım? Kapıyı açmaya yeltenirken içeriye Emily girdi. Beni ayakta görünce koşarak yanıma gelip beni oturtmaya çalıştı.

''Ayakta ne işin var senin? Sanki acelen var.''

Acelem yok fakat olsa iyi olurdu. ''Ne oldu peki? Son anılarım bulur altında da.''

''Laboratuvarda yere yığılmışsın. Yaşlı adam öyle dedi, bende tam bilmiyorum. Şimdi iyi misin?''

Yaşlı adam? Ben laboratuvardan çıktım sanıyordum. O an Jefferson'u kimsenin tanımadığını anladım. Korkuyla ayağa sıçradım. ''Aklımı yedirmiyorum, değil mi? Ya o sadece benim öyle gördüğüm birisiyse. Yaşlı değil? Ya da öyle de ben mi öyle gördüm?''

Paranoyak bakışlarım Emily'e doğru döndü. O sadece gülüyordu. Aklımı kaçırmış olabilirdim ya o da burada değilse.

''Doğru kelimeydi bulamadım sadece merak etme. O adam işte 30-40 yaş aralığına ne denir ki?''

Kalbimi tutturarak yatağa geri oturdum. ''Şu sıralar kafam yerinde değil sanırım.''

''Şu sıralar?'' Diye sorup sırıtmaya başladı.

...

Kendimde neler olduğunu anlamaya çalışırken kafeteryada tanıdık simalar fark ettim.

Bayan Smith ve Jefferson bir şeyler konuşuyorlardı. Bir anda ayağa kalktım ve heyecanla onların yanına gittim. Beni yarı yolda durduran şey onların yakınlığı oldu. ''Belki de bu mutluluğu bozmamalıyım.'' Diye düşündüm. Sonuçta fikir bir nevi güvenlik açıklarıyla doluydu ve bunun için belki de zamanları yoktu.

Kendime kahve almak için sıraya girdim. Elimi cebime doğru götürdüğümde gözüm karardı. Şu sıra çokça olan o şey tekrar gerçekleşti. O aba benzer eski bir an. Genelde okul anıları. Ne denir bilmiyorum 'deja vu' nun bir farklı versiyonu gibi. Kaç kere böyle sıralardan param yeterli değil diye geri çıktım hatırlamıyorum.

Şu an yeterli param var fakat bu eskiyi değiştirmiyor. Bu hiçbir şeyi değiştirmiyor.

Elimdeki kahveyi masaya koyup hızla Bayan Smith'in yanına gittim

. ''Neden denek almıyoruz? Ben gidebilirim ki her yanımız onlarla kaplıyken kaybolma riskim de yok. Çok mu güçsüzüm eli silah tutanlar da gelir. Ha yok gizli kalıcak derseniz Jefferson da gelebilir.''

Bu çıkışıma Bayan Smith şaşırmış gözükmüyordu. Aksine gülümsüyordu.

''Sonunda sayımız ikiye mi çıktı yani?''

Bayan Smith de bunu isteyenlerdenmiş. Bunu duymak için o kadar beklediğime inanamıyorum.

Artık bende onlarla beraber oturuyor olduğumda konunun ciddiyetine gelmiştik. Jefferson 'gizlilik' olayında duruyordu.

''Yalnızca 2 sene önce stok durumu için dışarı çıkıldı. Aksi bir durumda dışarı çıkamayız.''

Aksi bir durum...

ONLAR GERİ DÖNMÜYORLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin