Sanırım düşünmemeye o zaman başladım. Ne kadar yorucu olsa da, ne kadar üzülmemde ağlamak istesem de, bunların ardından eskisi kadar düşünmüyordum.Bir şeyleri sadece yapmak istiyordum. Çünkü bu bana doğru geliyordu. Yeni bir hayat kurmak bu zamanda daha da kolay olacaktı, ben doğru yeri seçersem.
Bir yandan onlarla uğraşırken, bir yandan da birilerini bulma umudumla savaşıyordum, fakat bazılarını değil.
Böyle geçen birkaç dakikanın sonunda Chris arkasında birisiyle geldi.
''Jeff.'' Evet, bu o 'istediğim kişilerden biriydi. Koşarak ona doğru gidip sarıldım.
Onu feda etmemiştim ve feda etmeye de niyetim yoktu.
''Neler oluyor?'' diye sordu.
Bizim de bilememize dayanan bu konuşma fazla uzun sürmedi.
''Depremler,'' diye ekledi Chris. ''Evet, depremler, inanırsan.''
Jefferson bakmaktan başka bir şey yapmadı ya da o sözüne kadar ilgim onda değildi.
''Maria'yı gördünüz mü?''
Bir insanı anlamak için ismini bilmenize gerek yoktu, o an sadece soyadını bildiğim o kadını tak diye anlamıştım.
''Laboratuvar tamamen boştu.'' Cevabını beklemeden tekrar söyledim.
''Gizli alan da boştu.''
...
Onun yüz ifadelerini izlememi engelleyen şey silah sesleri oldu.
''JEFFERSON.''
Aralarından bu sesi sadece ben duymuşum gibi kaçmaya başladılar. Ses tanıdık değildi. Bizi görmüş gibilerdi. Herkes bir evin arkasına saklandığında Emily konuşmaya başladı. ''Bizi onlardan sanmış olamazlar mı?''
''Yere sıkıyorlardı. Birini arıyorlar,'' diye cevapladı Jeff. Duyduğum şeyi duymamış gibi yapmalıydım sonuçta ne olursa olsun bizi yaralayamazlardı.
''Ne istiyorlar? Hala mermileri nasıl var?''
''Depremden etkilenmiş olamazlar mı? Bence zararsız değiller, bizim gibiler,'' diyip ayağa kalkmaya çalışan Emily'i Jefferson aşağı doğru çekerek durdurdu.
''Bunu anlamamız için birinin ölmesi gerekmiyor. Eğer bu kadar kişiysek, sayımızı aptalca şeylere harcamayın.''
O andan itibaren yaşayanlar arasında ilk defa fikirlerim 'doğru' olarak adlandırılmıştı.
İlk defa çoğunluk benden yanaydı, düşüncelerimiz aynıydı. ''Gerçekten umarım sayımız çok düşmez,'' diye içimden geçirdim.
Silahlar eşliğinde bile gülümseyebiliyordum çünkü garip bir şeyin ortasında bile hala hayattaydım.
İşte gerçek şükür bu olmalıydı. Sonunda, şükür ki hayattayım diyebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONLAR GERİ DÖNMÜYORLAR
Ciencia FicciónOnlardan önce başladığımız, doğduğumuz yeri seçemiyorduk ve buna kader diyorduk. Artık elimizde bir şans varken de 'eskiyi tekrar inşa edelim' mi diyorsunuz? ''Hayatta kalmaya bak. Böyle bir salgından sonra nefes alıyor olduğun her saniye için mutl...