Hakikat

6 3 0
                                    

Sonunda gerçek bir rüzgar esintisiyle tanışmak. Yapmayı istediğim şeylerin sadece boş bir umuttan ibaret olmadığını anlamak. Her şeyin başlangıcı gibi hissettirdi. Annemin beni dışarı göndermemek için çabalaması. Artık her şeyi kanıtlamış gibiydim. Hikayemin sonuna kadar daha kaç kill alacağımı hesaplayacak olmak beni düşündürdü.

Fakat artık bana güvenenlerin yanındaydım. İnsanların fikrini eylemlerimle değiştirmem daha olanaklıydı. Ve şu anki planım buydu.

Jefferson aynı zamanda saçmalamamam için beni kolluyordu. En yakın eczaneye kadar onlardan birkaç tane halletmiştik. Jefferson konuşmaya başlayana kadar sadece yüz ifadelerimiz ile anlaştık.

''Her şeye alışık gibisin. Alan'da kalan kimsenin bu kadar hazırlıklı olduğunu düşünmem.''

''Baştan sona hazırlıklı olmak gerekmez mi? En çokta düşününce yolunda.''

Jefferson kafasıyla doğruladı ve koşar adımlarla eczaneye doğru girdi. Arkamı kontrol edip kılıcı kemerime geri koydum.

Eczanede tek tük ilaç kalmıştı. ''Diğer insanlar ne yapıyorlardır? Tek biz kalmış olamayız, değil mi?'' diye sordum.

Jefferson ilaçlara bakarken aniden arkasını döndü. ''İstediğin bu sanıyordum.''

İsteğim neden tüm dünyanın yok olması olsun ki?

''Beni daha tanıyamamışsınız bayım.''

İşlerin daha hızlı bitmesini sağlamak için diğer bir bölüme geçtim ve bende aramaya başladım. Bu salakların bilmediği bir adda bir ilaç olması gerekiyordu ki hiçbir şey anlamasınlar.

Hala bir yandan diğer insanları düşünüyordum. Yeni bir başlangıç yapmak istiyorum fakat yanındakilerle değil. Hayır. Ben yeni bir başlangıca dahil olmak istiyorum.

Üsteki rafa ulaşmaya çalışırken ayağım kaydı. Rafa tutulduğumda yerdeki sallantı geçmemişti. Jefferson bana doğru seslendi.

''Burdan çıkmalıyız.''

Hala yer sallanırken ona doğru gitmeye çalıştım fakat aniden sallantı çoğaldı tüm rafları yere devirdi. Yanıma doğru düşen rafları kaldırıp tekrardan ayağa kalkmayı başarmıştım fakat Jefferson'a doğru baktığımda onu göremedim. Tozlar ve raflar onu görmeme izin vermiyorlardı.

Ona doğru bağırdım fakat yine de bir sonuç alamadım.

Sonunda hareket eden bir raf görünce oraya doğru gittim. Rafı kaldırmaya çalıştım ve o an fark ettim. ''Bacağın kanıyor.''

Jefferson'u kaldırmaya çalışırken bir yandan da çantamdaki sargı bezini çıkarttım. Ayağa kalktığında onu saracaktım ki Jefferson kemerimden kılıcımı aldı. Ne yaptığını anlamak isterken arkamda onlardan olduğunu fark ettim. Kafamı aşağıya eğdim ve onun kılıcını aradım. Rafları, kılıcı almak için sarstığımda onlardan birinin kafası tam önüme düştü. Bir yandan iyi bir yandan da kötüydü. Kılıcı bulduğumda tek amacım oradan çıkmak olmuştu.

Eczanenin kapısına geldiğimizde sonunda rahat olduğumuzu düşünerek sargı bezini ona uzattım çünkü gerçekten çok kan vardı.

''Arkamızda.''

Jefferson tekrardan yürümeye başladığında sargı bezini cebime koydum.

Tamam Lily. Hadi kızım.

Olaylar olması gerektiği gibi gidiyordu. 4 yol ağzında artık ortada kalmıştık. Jefferson tam arkama geçti. Boşta kalan elimi tuttu ve pratikte yaptığımız o haraketleri tekrarladı.

Onlar çok değillerdi fakat bu sayı sadece şu anlıktı.

Çok geçmeden birkaç tanesini haklamıştık fakat Jefferson'un kanayan bacağı yüzünden daha da çoğalıyorlardı.

Son anda tüm planlarımın yönünü değiştiren o şey gerçekleşti. Araba sesi onların da dikkatini çekmişti. Ve artık onlar da arabanın peşinen gitmeye başlamışlardı.

Benimde dikkatim arabaya doğru kaymışken Jefferson elimden tutup beni Alana doğru çekti.

Sonunda onları arkamızda bırakmışken konuşmaya başladım.
''Deprem miydi?'' ''Büyük bir ihtimalle. Doğa bile artık insanlığın kalmadığını düşünüyor olabilir.''
Jefferson haklıydı, doğal afetler bundan sonra daha çok olacaktı. Belki de düzen sonunda yerine gelecekti. Bunu düşündüğümde yüzüm gülmeye başladı. Jefferson'un bana baktığını fark ettim.

''Bazen sosyopat mısın, yoksa en kötü şeyde iyiliği mi görüyorsun? Anlamıyorum.''

ONLAR GERİ DÖNMÜYORLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin