Depremler

1 1 0
                                    


O gün.

O gün bedenimi yataktan kaldıracak bir sebep bulamamıştım. Sadece uzanmak için bile sebebim yoktu fakat isteklerim bu yöndeydi.

Sanırım o içimdeki 'kötülük' olarak adlandırdığım şey bedenimin tamamını ele geçirmek üzereydi. Eski dünyada buna tembellik veya bencillik deseler de, sanırım asıl bencillik şu an yaşamak için hiç çabalamayanlara denmesi gereken bir söz olmalı.

Kendi kendime konuşmalarım beni ne kadar gaza getirse de odamdan sadece annemin o sözleri çıkartıyor beni.

"Kızım, bugün laboratuvara gitmeyecek misin?"

Evet, bugün ya yeni bir hayata başlayanları izleyeceğim, ya da eskiye hep birlikte dönüşümüzü.

Korkar adımlarımı laboratuvar koridorlarına doğru attım. Orası hiç olmadığı kadar soğuk, hiç olmadığı kadar sessizdi.

Sessizce kapıya doğru eğilmişken Mara aniden kapıyı açtı.

"Sen de mi buradaydın? Hemen içeri geç de garip bir durum sezmesin."

Kim diye soramadan beni içeri çekip kapıyı arkamdan kapattı. İçeride kimse yoktu. Bazı raporlara baktığımda son deneyin bugün yapılacağını okudum.

Ben yazılara kendimi kaptırmışken içeriden bir ses yükseldi.

Gizli odada Bayan Smith vardı.

Kendimi farkettirip bende içeriye girdim. Bayan Smith mutlu mutlu işini yapıyordu.

"Tedaviyi bulmaya çok yakınız Lily."

Evet ne sevindirici bir haber ama. "Bugün okulun olmaması iyi bir denk geliş gibi, değil mi?"

O anda o günü okula gitmediğini hatırladım. "Neden tatil edildi ki?"

Sizin şu sarışın çocuk yüzünden. "Sarışın?"

"Silahları kaçıranın o olduğu öne sürülüyor. Eğer doğruysa..."

Christen mi bahsediyor bu? "Eğer doğruysa ne?"

"Bu ciddi bir suç Lily. Büyük ihtimalle onu artık burada tutamayız. Zaten onun da bunu istediğini sanmıyorum."

Bu zamana kadar kimse sürgün edilmedi. Bu o kadar kolay bir şey değil.

"İnsan hayatından çok kolay bir şey gibi bahsediyorsunuz."

Bayan Smith bana doğru baktı.

"O çocuk içimizden birinin canını yakabilir. Böyle insanları burada tutmamalıyız. Yoksa her şey yok olur. Bir daha eskisi gibi yaşayamayız."

O an karşındakinin kim olduğunu kavrayamadım. Sinir kat sayım yükselmişti, ona doğru düzgün basamıyordum bile.

"Eskisi gibi mi?"

"Evet Lily, kim bu dünyada yaşamak ister ki?"

Bedenim tekrardan bilinçsiz hareket ediyordu. Masanın üstünde duran bıçağı aldım. Sadece yürümeye başladım.

"Bazı insanlar, özellikle de buranın mucizesine inanan insanlar. Onlar bu dünyayı hak etmiyorlar. Bu alanda anladığım tek şey, kim tarafından yönetiliyorsan sadece onun için yaşaman gerekiyor. Onun dediklerini yapman, onun dediği gibi yaşaman gerekiyor. Küçük de olsa elimde bir koz var ve bunu elimden alamayacaksınız. İllaki sonu gelecek ama şu an değil."

Bayan Smith beni sakinleştirmeye çalışıyordu fakat bunu başaramadığını anladığında elimdeki bıçağı almaya çalıştı. İkimizi de yere düşürdüğünde gözlerindeki yaşama duygusunu gördüm. Evet belki şu andaki gibi olsaydı hep benim bir numaram olurdu fakat şu içinde olduğumuz durum barışla sonlanacak bir durum değildi. Tek hamlede bıçağı onun karnına geçirdim. Üstümden atıp ayağa geri kalktım. Dışarı çıkıp gizli alanı onun yüzüne doğru kitledim. O ana kadar kafamda en ufak ses yokken Mara'nın sesi kulağıma geldi.

Ona doğru baktığımda, bana bakıyordu. Elindeki şişeyi yere düşürüşü sesleri geri getirmişti.

Bayan Smith'i yerde yatarken görünce ona yardım etmek için birkaç adım attı ve elimdeki bıçağı gördü.

"Sen."

Ben, fikirlerimi belirtirken bile pişman olan ben elimdeki bıçaktan ve kandan hiç pişmanlık duymamıştım.

Hayatımın geri kalanını nasıl düzenleyeceğimi bilmiyordum fakat izlediğim diziler sayesinde bir şeyler öğrenmiştim.

"Tanık olmamalı."

Elimdeki bıçakla Mara'ya doğru giderken hiç beklemediğim o şey oldu. Bulunduğumuz yer birden değişti. İlk aklıma gelen şey depremdi. Fakat bir yere tutunamıyordum. Kafamı çarptığımda tek gördüğüm şey Bayan Smith'di. Bina yan yatmıştı ve ben gizli alanın kapısında yatıyordum.

Artık etrafı tozdan göremeyince gözlerim tamamen kapandı.

ONLAR GERİ DÖNMÜYORLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin