Bölüm 12

13.5K 158 10
                                    

Kendimi daha çok rezil edemezdim diye düşündüm. Koluna astığı beyaz havluyu sırtıma attıktan hemen sonra yüzümü ortaya çıkarmak için bileğimi yakaladı, ona engel olmayı denedim. Başarılı olamadım ve iki kolumu da yüzümün önünden çekti. Burnumu çektim ve bulanık bakışlarımı ona çevirdim. Çatık kaşlarla bana bakıyordu. Bana sinirlenmiş miydi?

"Özür dilerim." demeye çalıştım allak bullak. İki eliyle yanaklarımdan tutup yüzümü ona çevirdi.

"Ben...anlamıyorum. Ne oldu bir anda? Ne için özür diliyorsun?"

Sanki ona ne olduğunu anlatmam için yalvarıyormuş gibi bir ifade vardı ses tonunda.

"Ben çok geri zekalıyım. Rezilim." dedim hıçkırarak. Artık güçlü görünmek için çabalayacak enerjim kalmamıştı.

"Lütfen ne olduğunu söyle bana artık. Seni böyle görmeye dayanamıyorum." dedi sol elimi sıkarak.

Bir şey söyleyemedim. Her şey apaçık ortadaydı zaten. Boğazımdaki yumruğu yutmaya çalıştım.

"Sorun ne? Yanlış bir şey mi yaptım?"

Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken yavaşça hayır anlamında başımı iki yana salladım.

"Sorun benim. Siz değil. Bu kadar aptal olmam benim suçum."

Islak tenim odanın serin havasıyla ürperdi. Yaklaşıp beni omuzlarımdan tutup kendine çekti ve beni göğsüne bastırdı. O her zamanki, ev gibi hissettiren sıcaklığı beni sakinleştirir gibi oldu.

"Yapma bunu." diye fısıldadı.

Kendime karşı olan bütün saygımı kaybetmiştim artık. Bir kırıntı bile kalmamıştır geriye. Kendi aptal problemlerim ve ruh hallerim yüzünden onu endişelendirmeye hakkım yoktu. O benim bakıcım veya terapistim değildi. Benimle birlikte olup paramı verecekti ve bir daha girmemek üzere hayatımdan çıkacaktı. Kendi duygusal çöküşlerim yüzünden onu böyle uğraştırmaya hakkım yoktu. Yapacak daha önemli şeyleri vardı ve bu saçma hareketlerimle sürekli onun vaktini çalıyordum. Son kez burnumu çektim ve kendimi ondan uzaklaştırdım. Omuzlarımdaki havluyu kendime çektim.

"Ben giyineyim o zaman..." diye mırıldandım. Sesimi normal haline getirmeye çalıştım. Sanki iki dakika öncesinde hıçkıra hıçkıra ağlamamışım gibi. Bu sefer kısmen başarılı olduğumu söyleyebilirdim.

Endişeli gözlerle bana baktı.

"Siz benim bakıcım değilsiniz. Bunlarla uğraşmanıza gerek yok. Başımın çaresine bakabilirim." diye mırıldandım ayaklanırken. Sadece gözlerimin içine bakıyordu.

"Çıkar mısınız?" dedim. Odanın diğer köşesine bakarken.

"Giyinmeyi bitirdiğinde aşağıya gel. Konuşacağız."

Boğazımın düğümlendiğini hissettim. Kan kulaklarıma fışkırdı. Bu sefer gerçek manada batırmıştım. Düzeltmemin imkanı yoktu. Beni gönderecekti. Her cinsel bir şeyler yaşadıktan sonra zırlayıp duran birini istememesi normaldi. Benim yerime çok daha seksi ve aptal olmayan birini bulması zor olmayacaktı.

Arkasından kapıyı çektikten bir kaç saniye sonra önümdeki çalışma masasının sandalyesine bir tekme attım. Elimdeki havluyu odanın diğer ucuna fırlattım, parmaklarımı sertçe saç tellerimin arasına geçirdim ve çekiştirdim. Zayıflığım yüzünden her şeyin içine sıçmıştım ve... Babam. Ne kadar işe yaramaz ve hayal kırıklığı olduğumu bir kez daha kanıtlamıştım herkese. Yaşamım boyunca ilk bana ihtiyaçları olmuştu ve onu da bok etmiştim. Evrende yer kaplamaktan başka bir işe yaramıyordum. Kendime sert bir tokat attım. Hırs ve öfkeden derin derin nefes alıyordum. Bir kaç saniye öylece dikildikten sonra yavaşça yatağa ilerledim. Başımı ellerimin arasına aldım ve bir süre öylece oturdum.

...

Deri koltukta kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde oturuyordu. Ağır adımlarla merdivenlerden aşağı indim ve karşısındaki koltuğa oturdum. Her gerildiğimde yaptığım gibi kucağımda birleştirdiğim parmaklarımla oynamaya başladım. Değerli bir vazoyu kırmış küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Okuma gözlüklerini çıkarıp yanındaki sehpanın üzerindeki kitapların yanına bıraktı. Bakışlarını bana çevirdi. Ben de çekingence ona baktım.

"Sana değer verdiğimi biliyorsun, değil mi?"

Konuşma beklediğimden farklı bir gidişattaydı. Yavaşça başımı aşağı yukarı salladım.

"Hepimizin problemleri olabilir. Geçmişte yaşadığımız şeyler yüzünden sürekli kafamızı kurcalayan, bizi üzen düşünceler olabilir ki bu gayet normal ve bunda kötü hissedilecek veya utanılacak bir şey yok."

Kazağımın gevşemiş ipliğini çekiştirmeye devam ettim.

"Ama yapabileceğin en kötü şey kendine sürekli acı çektirmeye devam etmek ve yardım almamak." (Kamu spotu: psikolojik yardım almaktan çekinmeyin)

Ne demek istediğini anlamıştım. Bir yanım beni göndermediği için sevinirken diğer yanım hala şüpheyle neden bu kadar umursadığını sorguluyordu.

Beynim verecek bir cevap aramaya başladı. "Ben deli değilim." deyiverdim.

"Öyle olduğunu söylemedim Meriç."

Bir şey söylemeden gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

"En azından değerlendir, hemen hayır deme. Tamam mı?"

"Peki. Teşekkür ederim."

Bana nazik bir şekilde gülümseyip kollarını açtı.

"Gel."

Sanki bu teklifi bekliyormuş gibi ayaklanıp yüzüm ona dönük olacak şekilde onun bulunduğu kanepeye oturdum ve kendimi ona yasladım.

Aramızda boşluk kalmayana dek beni kendine çekti. Alnıma bir öpücük kondurdu.

Sıcak elini kazağımın içine soktu ve sırtımı sıvazlamaya başladı. Başımı göğsüne daha da bastırdım.

"Beni iyi hissettiriyorsunuz." diye fısıldadım.

"Hadi ya?"

Başımı kaldırdım ve ona baktım. Gözlerinde titreşen merhametin gerçek olup olmadığını seçemedim bu sefer. Hafifçe uzanıp dudaklarının kenarına küçük bir öpücük bıraktım. Bana gülümseyerek bakmaya devam etti. Sol eliyle saçlarımı okşamaya başladığında kendimi yine göğsüne bıraktım. Onu anlayamıyordum. Bazen kendimi bile anlayamıyordum.

Uzun süre sonra ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordum ki aklıma bir soru işareti yerleşti. Neden bir çift gibi davranıyorduk? Aramızda duygusal bir ilişki yoktu. Sadece paraya yatılı bir birliktelik vardı. Neden beni öpüyordu? Neden bana sarılıyordu? Neden benimle ilgileniyordu ki? Anlam veremiyordum. Bir anda her şey yanlış hissettirdi. Yavaşça uzaklaşıp biraz daha öteye oturdum. Beni durdurmak için yeltenmedi.

Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.

"Annemle konuştum. Bir daha ki hafta okula devam edebilirim."

Gözlerini kısarak gülümsedi.

"Çok güzel."

Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra tekrar dudaklarımı araladım.

"Ben yatağa gideyim o zaman."

"İyi geceler."

-

Sadist Sahibim +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin