Öndeki araçlar sanki bu trafiğin açılmasına yardımcı olacakmış gibi küfür edercesine kornaya basmaya devam ediyorlardı. Tahammülsüzce derin bir nefes verip konuştum.
"Bu daha ne kadar sürecek?"
Mantıklı olarak başını hafifçe yana çevirdi bilmiyorum dermiş gibi. Bir saattir bu aşırı yavaş şekilde ilerleyen trafikte sıkışıp kalmıştık.
Pencereyi indiren düğmeye basıp elimi cebime daldırıp sigara paketini ve çakmağı çıkardım. Dalı dudaklarımın arasında tutup çakmağı çakarken bana baktığını hissetmemle kafamı Metin Hocaya çevirdim.
"Ah, arabanızda içilmesini sevmiyorsanız kaldırabilirim."
Alt dudağını ıslatıp öndeki arabanını ilerlemesiyle hafifçe gaza bastı.
"Ondan değil. Sence de biraz fazla içmiyor musun?"
"Belki." diye mırıldandım.
"Korkmuyor musun hiç?"
"Neyden korkayım ki?"
"Kanser?"
"Ha, her neyse işte."
Sözümü bitirir bitirmez önümüzdeki aracın yirmi santimetre daha ilerlemesiyle arkamızdakinin deli gibi kornaya basması bir oldu. Herhangi biri böylesine usandırıcı bir durumda küfürler mırıldanmaya başlamış olurdu bile ama o sakince nefes alıp ilerledi sadece. Gülerek konuştum,
"Oldukça sabırlısınız sanırım."
O da gülümsedi.
"Evet öyleyim. Ama benimde sabırsız olduğum birkaç konu var. Biliyor muydun bunu?"
Ben ne olduğu sormaya kalmadan kucağımdaki elimi yakalayıp kendi bacağına koydu. Kalp atışımın ritmi kulaklarımı doldurmaya başladı. Elimi yavaşça hareket ettirip iç bacağına doğru götürüyordu. Sonunda cesaretimi toplayıp bakışlarımı kucağına çevirdiğimde pantolonunda oluşmuş çadırı gördüm. İlk defa onu ihtiyaç içinde görüyordum, ve bu haliyle bile o kadar ağırbaşlıydı ki. Hissettiğim sıcaklıkla dudaklarımdan bir iniltinin kaçmasına engel olamadım. Bu onu gülümsetti. Açık olan pencereden yanımıza yaklaşan aile arabasını fark edince solundaki tuşlardan birine bastı. Filmli pencereler bizi ardında gizledi. Arkamızdaki sabırsız sürücünün bir kez daha kornaya basmasıyla arabayı yol kenarına çekti. Kalbim boğazımda atıyordu resmen. El frenini çekip tekrar bana baktı ve gülümsedi.
"Trafiğin açılmasını burada beklemeye ne dersin?"
Buraya gelmemizin sebebinin trafiği beklemek olmadığını çok iyi biliyordum.
"Neden olmasın."
Kucağındaki elimi sıkıca tutmaya devam ediyordu. Bana yaklaşıp konuştu.
"Aslında sigarayı bırakmana yardımcı olacak bir fikrim var."
"Neymiş o?"
Kulağıma yaklaştı ve fısıldadı. "Belki de ağzına koyacak başka bir şeye ihtiyacın vardır. Hm?"
Siktirsiktirsiktirsiktirsiktir.
Direksiyondaki elini boynuma götürdü ve beni kendine çekerek öpmeye başladı. Bir yandan sıkıca tuttuğu elimi bıkarmıyordu da. Sağ elimde tuttuğum sigarayı pantolonuma bastırarak söndürdüm ve bir kenara attım. Yanağımı okşayan elini tuttum. Beni nazikçe öpmeye devam etti. Yavaşça benden uzaklaşıp şöför koltuğunda arkasına yaslanıp kravatını gevşetti ve gömleğinin üstten iki düğmesini açtı. Eğilip koltuğun yanındaki kolu indirdi ve koltuk arkaya doğru kaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist Sahibim +18
JugendliteraturYüzümün alev aldığını hissettim. Bdsm ve bunun gibi şeyler hakkında hiçbir deneyimim ya da bilgim yoktu. Acı çekmek bir insana nasıl zevk verebilirdi aklım almıyordu. Ama eğer ihtiyacım olan parayı iki ay içerisinde elde edebileceksem öğrenmekten çe...