on altı ~ ağlama hissi

83 8 38
                                    

Yazardan

Hyeongjun okula geldiğinde karşı koridorda sarılan ikiliyi gördü ve gülümsemeye başladı. Gunil okula gelmiş, onu gören Jiseok direkt koşup sımsıkı sarılmıştı. Kendisi çağırdığı için gelmiş olma ihtimalini düşündü Hyeongjun. Eğer öyleyse ona gerçekten minnettardı. Jiseok ne kadar da mutlu görünüyordu öyle.

Onları rahatsız etmeden sınıfa geçmeyi planlıyordu ki Gunil'in seslenmesiyle o tarafa dönmek zorunda kaldı. "Hey, Hyeongjun gelsene."

Yanlarına geçti ve minik bir tebessümle baktı ikisine. Gunil elini Hyeongjun'un omzuna atıp Jiseok'a döndü. "Buraya gelmemi o istedi." Hyeongjun başını eğdi, bunun söylenmesini istemiyormuş gibiydi ama Gunil onu umursamadan devam etti. "Senden bahsetti, ne kadar üzgün olduğundan."

Jiseok bakışlarını Hyeongjun'a odakladı fakat o yüzüne bakmıyordu. Neden Gunil'den bunu istediğini merak etti. Moralinin düşük olması belli ki onu da etkilemiş, onu öyle görmeye dayanamamıştı. Ya da başka bir açıklaması vardı.

Gunil ikisini yalnız bırakıp sınıfa gideceğini söyledi. Jiseok Hyeongjun'un karşısına geçtiğinde o da başını kaldırıp baktı. "Onu getirdiğin için teşekkür ederim."

Jiseok mutluysa Hyeongjun da mutlu olurdu.   Tatlı tebessümünü sunarken Jiseok da istemsizce gülümsemeye başlamıştı. Binaya giren Jooyeon ikisinin bakışmaları ve gülüşmeleriyle yine sinirle dişlerini sıktı. Öfkesi adeta gözlerinden okunuyordu.

İkili onu farketmemiş, birbirlerine bakmaya devam ediyorlardı. Jiseok, Hyeongjun'un kulağına taktığı minik küpesini yeni farketmişti, bakmak için ona yaklaştı. O sırada Jooyeon yumruğunu öyle bir sıkıyordu ki, eklem bölgeleri beyazlaşmıştı.

Aralarındaki yakınlaşma ikisini de harekete geçirip bakışlarını dudaklarına kaydırdı. Jiseok elini Hyeongjun'un kulağından boynuna kaydırırken aralarındaki mesafe neredeyse sıfıra inmişti. Jooyeon kapının önünden fırladığı gibi atladı Hyeongjun'un üstüne. "Ne yapmaya çalışıyorsun be sen?"

Hyeongjun saçlarını sertçe kavrayan ellerden kurtulmaya çalışırken Jiseok onu ittiriyor, ikisini ayırmaya çalışıyordu. Jooyeon'un öfkesi daha da artmaya başlamıştı. Hyeongjun'un birkaç saç teli ellerine geldi. Hyeongjun acıyla bağırmaya başladığında Jiseok Jooyeon'u ondan ayıramayacağını anlamış, yumruk yaptığı elini sevgilisinin yanağına geçirmişti.

Jooyeon aldığı darbeyle yan tarafa doğru savruldu, Hyeongjun ise sonunda onun ellerinden kurtulmuştu. Hayret dolu bakışlarla olanları kavramaya çalışırken yaşananları görenler etraflarında toplanmaya başladı.

Jiseok 'Jooyeon böyle bir şeyi nasıl yapar?' diye düşünürken hem şaşkın hem öfkeli görünüyordu. Kıskançlığının onu böylesi birine dönüştürebileceğini asla tahmin etmezdi. Kısa bir an Hyeongjun'a göz attı, iyi olduğunu görünce sızlayan yanağını tutan Jooyeon'a döndü. "Ne yaptığını sanıyorsun? Delirdin mi sen?"

Jooyeon adeta burnundan solurken Jiseok'u önemsemeden tekrar Hyeongjun'un üzerine yürümeye başladı ama o geri çekilmişti. Hemen Jiseok araya girip Jooyeon'un durmasını sağladı. "Kendine gel, sana diyorum."

Jooyeon, omuzlarını kavrayan Jiseok'tan hızlı bir hareketle kurtulup bir adım geri çekildi. "Biz hala seninle birlikteyiz Jiseok. Nasıl yaparsın bunu?" Eliyle Hyeongjun'u işaret edip devam etti. "Hadi o orospu yaptı, sen nasıl izin verirsin?"

𝚙𝚊𝚛𝚊𝚗𝚘𝚒𝚍 ▪︎ 𝚓𝚘𝚘𝚍𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin