Gunil'den
Jiseok gişelere yaklaştığımızı gördüğünde hemen gelip kolumdan çekti. "Gunil yardım et, Hyeongjun'un yüzünden romantik filme gireceğiz." Bir anda gelen gülme isteğine karşı koyamamıştım. Jiseok romantik filmlerden nefret ederdi.
"Nasıl oldu o iş?"
"Benim beğendiğim filmler çok geç saatte. Mecbur ona aldık." Biletleri gösterince saatin gelmiş olduğunu farkettim. Jungsu'ya elimi uzatıp gelmesini isterken tuttu parmaklarımdan.
Hep birlikte salona girdik. Dördümüzün biletini de yan yana almışlardı fakat Jungsu beni bir anda bileğimden çekip arka koltuklara götürdü. "Biz buradayız." Çocuklar arkaya ilerlediğimizi görünce Jiseok dönüp baktı, bir şey söyleyecek gibi olmuştu ama Hyeongjun onu önüne döndürüp susmasını sağladı.
Film başlamak üzereyken Jungsu kolunu omzuma atıp beni kendine yaklaştırmaya çalıştı. Ona engel olmadım. İyice yaklaşıp omzuna yasladım omzumu. Jiseok'un arada bir dönüp bize bakmasıyla geçti dakikalar. Sonunda ateşli sahneler çıkmaya başlarken bacağımı kaldırıp Jungsu'nun bacağının üzerine attım. Jiseok da artık bakmayı bırakıp kafasını arkaya yaslamış, duruyordu.
Jungsu'nun bana doğru yaklaştığını hissederken o tarafa döndüm, tam da dibimde duran suratı yüzünden burnum burnuna çarptı. Bir anda dudaklarıma bastırdığı dudaklarına hızlıca karşılık verdim. Elimi boynuna sarıp onu kendime daha çok yaklaştırdım. Sweatimin altından göbeğime dokunan parmaklarıyla garip hisler sardı bedenimi.
Tamamen ondan tarafa dönüp bacaklarının üzerine çıktım. Beni belimden sarıp kollarını sırtıma çıkardı. Sertçe bastırdığı avuçları yüzünden iyice üzerine abanmak zorunda kalmıştım. Artık sızlamaya başlayan dudaklarım ayrılmamızı söylerken aniden omzumdan birinin beni çekmesiyle ikimiz de bıraktık öpüşmeyi.
Dönüp baktığımda bizi ayıranın Jiseok olduğunu gördüm. Bu çocuğun bana olan sevgisi şaka değildi cidden. Ya da kıskançlığı... Jooyeon'a laf ede ede ona dönmüştü sanki.
Oturduğum yerden inerken Jungsu da hemen kalkıp Jiseok'un önünde durdu. Yumruk yaptığı elini havaya kaldırıp sinirli bakışlarını sunuyor, korkmasını sağlamaya çalışıyordu ama Jiseok inadına onun üzerine yürümeye başladı. Aradaki boy farkı ise gülmeme neden oluyordu. Tamam Jiseok'la ben de yakın boylardayız ama onları böyleyken izlemek bayağı komik gelmişti. Sanırım Jungsu ve ben de böyle görünüyorduk.
Jungsu'yu bileğinden tutup elini aşağı indirmesini sağladım ama ikisi de hala çok sinirli görünüyordu. Hyeongjun ise gerçekten bıkmış durumdaydı, yüzüne baktığınız an anlayabilirdiniz.
☆
Yazardan
Hyeongjun elini tuttuğu sevgilisini koltuklara çekerken Jiseok'un gözü hala gunsudaydı. Gunil'i bu kadar göz önünde tutması, kıskanması ya da her neyse gerçekten sinir bozucuydu. Tamam yakın arkadaşlardı falan ama bazen cidden çok kıskanıyordu Hyeongjun o ikisini. Belki de Jiseok için Gunil, kendisinden daha önce geliyordu. Hatta öyle olduğuna emindi.
Jiseok arka koltuklara doğru dönüp 'buraya oturacaksınız' demek üzereyken Hyeongjun hemen onu önüne çevirip susturdu. Film boyunca ara ara arkaya dönüp bakıyor, bu Hyeongjun'u tamamen sinir ediyordu. Ama artık karışmayacaktı, ne isterse yapabilirdi. Her an ona odaklanmaktan filmi bile izleyememişti. Jiseok da sonunda pes edip kafasını koltuğun sırtına yasladı ve uyumaya çalıştı. Film şu an ilgisini çekebilecek en son şey bile değildi.
Hyeongjun onun halini görünce dudaklarının kıvrılmasına engel olamamış, yaklaşıp yanağını öpmüştü ki Jiseok bir anda dönüp sevgilisinin dudağını öptü. Uyumamıştı belli ki. Hyeongjun bir anda gelen bu öpücükle şaşırmıştı fakat sevgilisine karşılık verip kısa süren bir öpücük bahşetti.
Jiseok, film bitmeye yakın yerinden kalkıp arka koltuklara gitti. Gunsunun o hallerini görünce adeta küplere binmişti. Elini attı hemen Gunil'in omzuna. İkisini ayırırken oldukça mutluydu ama brosunu Jungsu gibi birine kaptırdığı için de içten içe deli oluyordu. Hyeongjun ise olan her şeyden sıkılmıştı. Artık tek yapacağı şey bu duruma alışabilmek olacaktı.
☆
Akşam olmak üzereyken üzerine örttüğüm battaniyeyi kaldırdı. Kırpıştırıp açmaya çalıştığı gözleriyle karşı koltukta oturup onu izleyen beni görünce dudaklarının kıvrılmasına engel olamamıştı. Sabahtan beri onu iyileştirmek için uğraşmıştım ki boynundan aşağı süzülen ter damlaları başardığımı gösteriyordu.
Kalkıp yanına ilerledim. Battaniyeyi tamamen kaldırıp kalkmasına yardımcı oldum. Yedirdiğim çorbayla verdiğim ilaç iyi gelmiş, hastalığı teriyle birlikte atmasını sağlamıştı. Tişörtünü çıkarıp eline aldı. "Duş alsam iyi olacak."
Banyoya doğru ilerlerken arkasından seslendim. "Yardımcı olmamı ister misin, tek başına yapabilecek misin?"
"Halledebilirim."
Birlikte yemek için bir şeyler hazırlamayı düşünürken hiçbir şeyi bilmediğim aklıma geldi. O çorbayı bile internetten bulduğum tarifle yapmıştım, zar zor. Benim elime düşerse zehirlenme ihtimali de vardı. Ama şükür ki çorbayı içince bir şey olmamıştı, hatta iyileşmişti bile. Yine de zorunda kalmadıkça bir şey yapmayı düşünmüyordum. Telefonumu aldım elime. Pizza ya da burger, bir şeyler sipariş etmek daha iyi bir seçenekti.
Banyo kapısının açıldığını duymamla o tarafa döndüm. Eline havlusunu almış saçlarını kuruturken sadece beline sarılı havlusuyla içeri adımladı. Yerimden kalkıp yanına ilerledim. "İyi misin?"
Havluyu boynuna asıp gülümsedi. "Senin sayende iyileştim." Ben de tebessümle karşılık verirken ona biraz daha yaklaştım. Her an dibinde durmak, onu izlemek istiyordum. Mis gibi kokardı şimdi. Elimi çıplak beline sarıp boynuna yaklaştım. Burnumu dayadım yumuşacık tenine, mayıştırıcı bir kokusu vardı. Dudaklarımı boynuna bastırıp öptüğüm sırada elleri kalçamda geziniyordu.
Beni kendine çekip vücudunu tamamen bedenime yasladı. Kalp ritmimle birlikte nefes alış verişim de hızlanmaya başlıyordu. Ona belli etmemeye çalıştığım heyecanım yüzünden ne yapacağımı bilmiyordum. Kalçalarımı yoğurmaya başlayan parmakları da hiç yardımcı olmuyordu. Boğazım kurumuş gibi yutkunmam zorlanırken dudaklarına yaklaştım. Bir anda kavradığı alt dudağımla ellerimi ensesine atıp daha çok bastırdım onu kendime.
Beni duvara doğru itmeye başladığında boynundaki havlu yere düştü. Şişmeye başlayan dudaklarımdan ayrılıp çeneme indirdi dilini. Başımı kaldırıp duvara dayadım ve ona yol açtım. Islak dili önce boyun hattımda gezindi, ardından köprücük kemiklerime geçirdi dişlerini. Ellerimi belindeki havlusunun kenarlarına geçirdiğimde art arda çalan lanet olası kapı zili yüzünden ayrılmak zorunda kalmıştık.
*10.10.23*
with Gunilslover 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚙𝚊𝚛𝚊𝚗𝚘𝚒𝚍 ▪︎ 𝚓𝚘𝚘𝚍𝚎
Fanfiction~tamamlandı~ biyocu: kaçmayı bırakıp bir gün kendin geleceksin ayaklarıma merak etme ✔️✔️ Yeni atanan Seungmin üniversitedeki öğrencilerden birini gözüne kestirmişti fakat Jooyeon'un tek yaptığı Seungmin'i gördüğü yerde ondan kaçmaktı. Fakat hisleri...