Jooyeon'dan
"Gece burada kal. Yarın okul yok ne de olsa." Sandalyesine tekrar yaslandı ve cevabımı bekledi. Ne demem gerekiyordu ki? Kabul etmeli, ona istediğini vermeli miydim?
"Rahatsızlık vermek istemiyorum."
Komik bir şey söylemişim gibi güldü hafifçe. "Bahane üretme Jooyeon." Nasıl anlayabiliyordu ki düşüncelerimi? Sadece direkt kabul edersem aptal gibi görünürüm diye düşünüp söylediğim bir cümleden beni nasıl anlamıştı?
"Sen yatak odasında kalırsın. Ben salonda yatarım." İnkar edip burada yatabileceğimi söyleyecektim ama kalkıp gitti. Şimdi bütün geceyi onun kokusuyla geçirmek zorunda kalacaktım.
Elindeki battaniye ve yastıkla birlikte içeri geldi, ben de kalkıp odaya doğru ilerledim. "Giymen için bir şeyler ayarlayalım sana." Peşimden geldi ve birlikte odaya girdik. İçerisi fazlasıyla büyüktü, tıpkı yatak gibi. Geçen gün de görmüştüm ama bu kadar dikkat etmemiştim.
Giysi odasını açtı ve içeri geçti. Biraz sonra elinde bir pijama takımıyla geri döndü. "Bunlar tam olur gibi. Bir dene istersen, beğenmezsen değiştiririz." Tekrar o kibar kişiliğine geri dönmüştü sanki.
"Teşekkürler, bunlar yeterli." Beni onayladı ve odadan çıktı. Kapıyı kapatmamış, hafif aralık bırakmıştı. Bunun sebebini anlayamadım. Acaba korkacağımı düşünüp o yüzden mi yapmıştı? Eğer öyleyse doğru düşünüyordu. Çünkü asla başkasının evinde rahat edemiyordum. Umarım bu gece farklı olurdu.
Deliksiz uyuduğum bir gecenin ardından içeriden gelen kahve kokularıyla uyandım. Kahvaltı hazırlıyor olabilir miydi? Aralık kapıdan kafamı çıkardım hafifçe, dışarıya göz attığımda kokunun mutfaktan geldiğini anladım ve birkaç sesin. Sanırım gerçekten kahvaltı hazırlıyordu. Neden bu kadar şaşırdın Jooyeon, aç duracak hali yok ya?
Tekrar içeri girdim ve hızlıca üzerimi değiştirdim. Saçlarımın darmadağın olduğuna emindim ama odada lavabo yoktu. Ne şanssızlık. Dışarı çıkıp sessiz adımlarla ilerlemeye çalıştım. Sabah kepazeliğimle karşısına çıkmak istemiyordum.
"Ben de seni uyandırmaya geliyordum." Ahh, hadi ama. Şu an bunun olması gerekiyor muydu gerçekten? Arkamı dönüp gülümsedim. Bir yandan da parmaklarımı arasından geçirdiğim perçemlerimi düzeltmeye çalışıyordum.
Yine o yandan gülüşünü yerleştirdi yüzüne. Rezilliğime gülmüyordur değil mi?
"İşini hallet, mutfağa gel. Kahvaltı hazır." Başımla onaylayıp lavaboya girdim. Aynanın karşısına geçtiğimde bir gün önceki sahneler hafızama düştü. O izler neydi öyle? Neyse ki geçmişti de utanç duyacağım bir şey kalmamıştı.☆
Gunil'den
Çıplak vücudum yorganın açılmasıyla üşümeye başlarken gözlerimi zorlukla açmaya çalıştım, başım kazan gibiydi. Bir saniye, çıplak mı? Yorganı kaldırıp baktım, gerçekten de çırılçıplaktım. Etrafıma bakındım ama bildiğim bir yer değildi burası. Yanımda yatan bedene düştü bakışlarım. Sırtı bana dönüktü ama saçlarından olsa onun kim olduğunu anlardım. Hatırladığım son şey akşam pavyona gidişimiz ve teker teker biten şişelerdi. Lan... Ne yani Jungsu ayısına mı verdim ben şimdi?
Benden tarafa dönerken uyanır gibi oldu. Ben ise hayretler içinde olanları düşünmeye çalıştım ama geceye dair hiçbir şey hatırlayamadım. O kadar çok içmiştim ki kendimi bile unutmuştum resmen. Omuzlarından tutup sarsmaya başladım. Uyanıp bir şeyleri açıklaması gerekiyordu değil mi? "Uyan lan uyan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚙𝚊𝚛𝚊𝚗𝚘𝚒𝚍 ▪︎ 𝚓𝚘𝚘𝚍𝚎
Fanfiction~tamamlandı~ biyocu: kaçmayı bırakıp bir gün kendin geleceksin ayaklarıma merak etme ✔️✔️ Yeni atanan Seungmin üniversitedeki öğrencilerden birini gözüne kestirmişti fakat Jooyeon'un tek yaptığı Seungmin'i gördüğü yerde ondan kaçmaktı. Fakat hisleri...