kırk sekiz ~ ıslak rüyalar

58 7 11
                                    

Gunil'den

Kapının tıklanma sesini duyduğumda hemen Pooh'un mamasını boşaltıp kapıya ilerledim. Yine Jungsu gelmişti. Ondan başka kim olacaktı ki zaten? Neden deliğe bakmadan açtım ki sanki?

Elini kenara dayamış piç sırıtışıyla bakıyordu suratıma. "Beyin geldi. Yana kay da geçeyim yavrum." Salak bu çocuk yemin ederim.

"Affettiğimi söylemedim amına koyayım, ne diye geldin yine?" Tam kapıyı suratına kapatacaktım ki bir anda Pooh koşarak geldi ve Jungsu'nun paçalarına yapıştı. Jungsu aniden ortaya çıkan köpek yüzünden şaşkındı. Paçasını silkeleyip Pooh'u uzaklaştırmaya çalışırken ben kahkalar içinde boğuluyordum.

Pooh bir türlü onu bırakmıyor, hala hırıldamaya devam ediyordu ki artık ben de eğilip onu almaya çalıştım. Çektim ama bir türlü bırakmıyordu. Sakinleştirmeye çalıştım ama yok. "Lan siktir git amına koyduğum!" Jungsu'nun haykırışları tekrar beni güldürürken artık pes ettim. Onu ayırmanın yolu yoktu.

Jungsu sonunda bacağını kaldırdığında Pooh da onunla birlikte havaya kalktı ama bu çok uzun sürmemişti. Kumaşın yırtılma sesiyle birlikte Pooh da yeri boyladı. "Hay siktimin köpeği." Pantolonun bilek kısmında büyük bir yırtık oluştu ki ben yine gülmemek için zor duruyordum.

Pooh'u kucağıma alıp kapıyı kapatmak üzereyken merdivenlerden çıkan iki kişi dikkatimi çekti. Maya ve Hinata... Ne işleri vardı ki burada? Hinata hemen el sallayıp selam verdiğinde Jungsu da onlara döndü.

"Oo çifte kumrulara da bak." Ya tabi ne kumru ama. Hala ayılığı bırakamadı beyefendi.

Maya Jungsu'nun paçasını farkettiğinde biraz daha odaklanıp doğru görüp görmediğini anlamaya çalıştı. "Noldu lan senin paçana?"

Elimdeki Pooh'u havaya kaldırıp suçlunun o olduğunu göstermeye çalışırken Hinata yaklaştı ve onu sevmeye başladı. "Ayy bu ne böyle, pamuk yumağı mı? Çok tatlı."

Ben hala onların neden burada olduğunu merak ederken Maya cebinden anahtar çıkarıp karşı dairenin kapısını açtı. "Buraya mı taşındınız?"

Hinata köpeği sevmeyi bırakıp cevapladı. "Evet ama eşyaları yarın getireceğiz. Şimdi sadece bakmaya geldik."

Onu başımla onaylarken Jungsu bana çaktırmadan içeri girmeye çalıştı ama Pooh kucağımda ona doğru uzanıp tekrar hırlamaya başlamıştı. "Ne var lan, sevgilimizin evine de giremeyecek miyiz?"

"Uzaklaş Jungsu. Sana dediğim şeyleri unuttun galiba. Artık sevgili değiliz biz." Hinata hemen arkasını dönüp bize bakmaya başladı. "Ne, nasıl? Ayrıldınız mı yoksa? Hayır olmaz. Siz benim best çiftimsiniz."

"Hayır ayrılmadık, Gunil naz yapıyor sadece." Göz devirip hızlıca kapattım kapıyı. Belli bunun akıllanacağı yoktu. Ayılığa devam edecekse kapılar da böyle kapanırdı işte.

Birlikte aldığımız güzel bir duşun ardından tekrar odaya geçtik. Aramızda bir şey geçmemişti ama bol öpüşmeli sıcak bir duştu ve bu çok daha zevkliydi. Önümde havlusuyla yürürken ıslak saçlarından süzülen sular geniş omuzlarına damlıyordu.

Kollarımı arkasından karnına dolayıp bedenimi ona yasladım, başımı da sırtına. Ellerini ellerimin üzerine sarıp yan tarafa döndü. Su dolma sesi gibi bir ses duyduğumda kadehleri şarapla doldurduğunu anladım. Sarılışımı daha da sıkılaştırdım, başımı kaldırıp çenemi omzuna yasladım.

Kadehlerden birini kaldırıp dudaklarına götürürken göz alıcı koyu kırmızı renk iştahımı kabartıyordu. Fakat şu an şaraptan daha ilgi çekici bir şey vardı. Onun mükemmel ötesi teni...

Dudaklarımı omzuna bastırıp yavaşça sırtına indirirken o, içkisini içmeye devam etti. Aynı şeyi diğer omzuna uygulayıp kürek kemiklerinin arasına geçtim. Nedenini bilmediğim bir şekilde kendimi ondan çekmek çok zor geliyordu. Dudaklarımı yavaşça tenine sürtmeye devam ederken derin sesi kulaklarıma ulaştı. "Nasıl yaptın bunu?"

Neyden bahsettiğini bilmediğimden merakla başımı kaldırıp ona baktım yandan. O da biraz daha benden tarafa dönüp bakışlarını birleştirmeye çalıştı. Benim anlamadığımı farkettiğinde devam etti. "Suçsuz olduğumu nasıl kanıtladın?"

Kollarımı belinden ayırırken bana doğru döndü. Yatağın kenarına oturduğumda o da yandaki koltuğa geçti. "Her şeyi sana inandığım için yaptım ve seni sevdiğim için."

"Bana hep bu konu hakkında bir şeyler sorma nedenin bu muydu?"

"Evet, o kadınla ilgili herhangi bir şey öğrenmem gerekiyordu. Aslında itiraf ettirmek çok da zor olmadı."

Yandan bir sırıtışla beni izlerken yaptığım şeyin ne kadar hoşuna gittiği de anlaşılıyordu. "Senden beklemeyeceğim şeyler yapıyorsun güzelim." Bu kelimeyi ondan duymak neden bu kadar iyi hissettiriyor?

"Gerçek beni kimse bilmiyor. Ama sevdiğim kişiler için neler yapabileceğimi az çok anlamışsındır." Bacak bacak üstüne atıp ben de aynı şekilde gülmeye başladığımda bakışlarını benden ayırmadan elindeki kadehi tekrar dudaklarına götürdü.

Üzerimdeki bornoz pozisyonum yüzünden bacaklarımı açığa çıkarırken o kadının bacaklarını açıp Seungmin'in karşısına oturduğu aklıma geldi. Tekrar sinirlenmeye başlıyordum ama neyse ki her şey son bulmuştu.

"Aa bu arada, avukatın... Onu da o kadının tuttuğundan haberin yoktu sanırım." Kaşlarını çatıp anlamaya çalışırken devam ettim. "Rüşvet alıyordu, o kadından." Kadehi anında yan taraftaki sehpaya bırakıp derin bir nefes aldı. Ona gerçekten inanmıştı belli ki.

"Hakkında gerekli soruşturmayı açarım. Böyle kolay kurtulamaz." Elini alnına götürüp ovmaya başladığında başının ağrıdığını anladım. Oturduğum yerden kalkıp çekmeceleri kontrol ettim, belki bir ilaç bulurum ümidiyle.

O sırada o da koltuktan kalkıp yatağa geçmişti. "Kaç gündür adam gibi uyuyamadım. Başım çatlıyor." Yorganı üzerine çekerken ben de tüm çekmecelere baktım ama yoktu. Yanına gittim ve hafif nemli saçlarını okşamaya başladım. Belki daha rahat uyurdu. Kısık çıkmasına dikkat ettiğim ses tonuyla konuştum. "Aşağıdan senin için ilaç isteyebilirim."

Başını hafifçe iki yana sallarken gözlerini yumdu ve uyumaya çalıştı. Belki ben de birazdan uyurdum, daha akşam üzeri saatleriydi ama yol yorgunluğum vardı üstümde.

Düzenli nefes seslerini duymamla uyuduğunu anlayıp bornozumu çıkardım ve yanına uzandım. Ona sarılmaya çalıştığımda belindeki havlunun düştüğünü farkettim. Upss... Hemen geri çekilip biraz mesafeyle uzandım yanına. Uyuyordu ve onu rahatsız etmek istemiyordum.

Ama asıl rahatsız olacak kişinin kim olduğu belliydi. Uyumayı bırak kafamı toparlayıp nasıl sabah edecektim acaba? Islak rüyalarımda bana eşlik edeceğine şimdiden o kadar emindim ki... Uyuyabilmek zor olacaktı hem de çok zor.

*18.10.23*

with Gunilslover

𝚙𝚊𝚛𝚊𝚗𝚘𝚒𝚍 ▪︎ 𝚓𝚘𝚘𝚍𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin