Sabah birlikte okula geldiğimizde kapıdan girmeden elimi elinden ayırdım, aramızdaki şeyi kimsenin anlamaması için. Fakat zaten beraber gelmiştik, bu da fazlasıyla dikkat çekerdi. Belki de bu yüzden bahçedeki öğrencilerin neredeyse hepsinin gözü ikimizin üstündeydi.
Başım eğik bir şekilde yanından ayrılıp hızlıca binaya girdim. Ve hala insanların bakışları bendeydi. Ne vardı bu kadar bakılacak bilmiyorum ki? Acaba tişörtü ters falan mı giymiştim? Baktım ama hayır, gayet normaldi. Belki de yüzümde bir şey vardı. Bir lavaboya gidip baksam iyi olabilirdi.
Koridoru hızlı adımlarla geçtim, lavabonun kapısını açmak üzereyken içeriden gelen sesler beni durdurdu. "Seungmin'in kimseye yüz vermeyip Jooyeon'la çıkması sana da inandırıcı geliyor mu?" Nasıl yani? Benim onunla çıktığımı nereden biliyor bunlar?
"Yok lan. Seungmin bakmaz ona. Jiseok'u kendinden nasıl bıktırdıysa iki gün sonra onu da bıktırır." Kim olduklarını bilmiyordum ama herhangi biri oldukları belliydi ve onlar öğrendiyse demek ki herkes öğrenmişti. Ama nasıl?
Ahh tabi ya, ifşa sayfasından. Orada paylaşılmış olmalıydı. Maya'yı o kadar tembihlememe rağmen yine yapmıştı yapacağını.
Konuşulan şeyleri çok da kafama takmamaya çalışarak açtım lavabonun kapısını. Tanımadığım iki üç kişi kendi aralarında sohbet ediyorlardı, daha doğrusu beni çekiştiriyorlardı. Onları görmezden gelip aynanın karşısına geçtim. Ellerimi yıkarken arkamdaki çocukların gözü hala üstümdeydi.
Döndüm ve kalçamı lavaboya yaslayıp konuşmaya başladım. "Ne var, niye bakıp duruyorsunuz?" Sebebi belliydi ama suratıma aynı şeyleri söyleyebilecekler miydi merak ediyorum.
"Seungmin'i nasıl ayarttığını düşünüyorduk." Yok, bunlar gerçekten sabır sınıyorlar.
Omzuma asılı çantamı geri savurup üstlerine yürümeye başladım. "Size ne lan bundan. Nasıl ayarttıysam ayarttım. Sizi alakadar eder mi?"
Biri göz devirip beni umursamazken diğeri konuşmaya başladı. "İdareye bunu söylesek ikiniz de atılırsınız." Bunun olması imkansızdı tabi ki. Tek amacı gözümü korkutmaktı şu an.
Biraz daha yaklaştım çocuğa. "Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokmazsan iyi edersin." Bir cevap vermelerini beklemeden çıktım tuvaletten.
Şikayet falan umurumda değildi. Etseler ne olurdu ki, rektör zaten babası değil miydi? Sadece bir öğrenciyle ilişkisi olduğu için onu okuldan atamazdı. İlkokul değildi ya burası.
Aklıma takılan tek bir şey vardı. O da, Seungmin'in beni bırakacak olması. O çocukların konuştuklarını düşündüm. Haklılardı aslında. Benim gibi birine nasıl katlanırdı ki insan? Bir gün o da terk edip gidecekti değil mi? Yine tek başıma kalacaktım. Neden bu kadar kolay bağlanan biriydim ki? Hep üzülen taraf neden ben olmak zorundaydım?
Duvara yaslanıp düşünceler içinde boğulurken koluma değen parmaklarla irkildim bir an. O gelmişti, sonsuza kadar beni kendine bağlayan kişi. "İyi misin güzelim?"
Değilim, saçma sapan şeyler düşünüyorum. Beni terkedeceğin günü hayal edip kendimi üzüyorum diyemedim. "İyiyim."
"Öyleyse neden sınıfa geçmiyorsun? Ders başlamak üzere." Bir cevap verme ihtiyacı duymadım. Birlikte sınıfa girerken yine herkesin bakışları bizdeydi ama önemsemek istemedim, tabi ne kadar mümkün olursa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚙𝚊𝚛𝚊𝚗𝚘𝚒𝚍 ▪︎ 𝚓𝚘𝚘𝚍𝚎
Fanfiction~tamamlandı~ biyocu: kaçmayı bırakıp bir gün kendin geleceksin ayaklarıma merak etme ✔️✔️ Yeni atanan Seungmin üniversitedeki öğrencilerden birini gözüne kestirmişti fakat Jooyeon'un tek yaptığı Seungmin'i gördüğü yerde ondan kaçmaktı. Fakat hisleri...