Andromeda Galaksisinde bulundukları sistemdeki gezegenlerin tek tek taramalarını yaptılar.Bir gezegende geniş bir yapılanma bulunuyordu.Burası onların merkez üssü olmalıydı veya görünüşünden bunu andırıyordu.
Diğer bir gezegene baktılar orda ise pek fazla hareketlilik yoktu Rigel ise o gezegeni işaret etmişti inmeleri için.
Gemiyi gezegene doğru yônlendirdiler.Atmosferine dalış gerçekleştirdiler.Bir müddet havada kuş misali süzüldükten sonra Orionda karşılaştıkları yapıya benzer bir yapıyla karşılaştılar.
Rigel:
-"Büyük silah." dedi.
Profesôr hemen aklında bir planı canlandırdı.Anlatmaya başladı.
Profesör:
-Rigel bizlere Orionda karşılaştığımız o dev silahtan bahsediyorsa plan basit.Bence içeriye girelim Silahı ele geçirelim Rigel bunu kullanmayı biliyor gibiydi.Bu silahla yıldızın çevresindeki küreyi vurmalıyız.Enerji kesilince hepsi ana üslerinden havalanarak bu tarafa doğru gelecekler.Elimizi çabuk tutmalıyız.Bizde hızlıca gezegenin etrafından dolanarak öbür yüzünden dalış gerçekleştirecegiz.Üsse sızmaya çalışacağız.
Rüya:
-Bu biraz riskli değilmi?Boşlukta süzülen yüzlerce gemi ve biz görünmeden nasıl geçeceğiz.
Profesör:
-Uzaylilarin gemisini işaret ederek Ayla'yı uzayda asılı birakacagiz ve biz bu gemiyle gideceğiz.Farkedilmemiz zor olacaktır.
Plan güzeldi hepsinin aklı bu fikre yatmıştı şimdi onlerindeki tek problem bu yapıdaki grimsilerdi.
Silahlar alındı ve harekete geçildi.Yapıya yürüyerek yaklaştılar.Ayni oriondaki gibiydi.İçeriye girdiler.Rigel önden ilerlemeye başladı.Duvardaki semboller işaretler profesörün ilgisini çekiyordu.Sanki birşeyler anlatılan yazıtlar gibiydi.Cantasini karıştırmaya başladı.O sırada rüya profesorun elini tuttu.Bir fotoğraf makinesi uzatarak.
Rüya:
-Bunu deneyin profesör daha kolay olur bence. dedi ve gülümsedi.
Profesör:
-Bunun icadından haberim yoktu. dedi.
Ufak bı sakalasmanin ve tebessümün ardından profesör fotoğrafları çekti.
Devam ettiler.Önlerinde grimsiler belirmişti.
Rigel hiçbirinin çenesini açmasına dahi müsade etmeden grimsilerin üzerine atılmıştı.Silah patlama sesleri yükselmişti.
Hepsi sırt sırta vererek mücadele etmeye başladılar.Tıpkı bir aile gibi.
Bir grimsi Rüyanın arkasından yaklaştı tam atilacakti ki Rigelin gözleri bir yandanda Rüyanin üzerindeydi direk Rüyayi kendine çekerek arkasından sıçrayan grimsiye simşeği andirircasina ölümcül bir darbe indirmişti.
Grimsiler güç yetirememisler ve daha fazla saldırıyı devam ettirmemislerdi.Kalan bir kaç tanesi de Rigelin bakışları altında korkmuş ve uzaklasmislardi.
Daha fazla ilerlediler.Rigelin söylediği gibi bir odada tekrar o büyük silahtan vardı.Rigel yaklaştı ve kodlamaya başladı.
Diğerleri ise çevreyi kolaçan ediyorlardı.
Büyük bir ses ve yer sansintilari geldi.Ruya ve diğerleri kulaklarını kapattılar.Silah hareket ediyor ve ateş edeceği kısma doğru hizasini ayarliyordu.
Bir süre sonra ses giderek şiddetlendi artık hepsi yere yatmış ve kafalarını ellerinin arasına almışlardı.Buyuk bir patlama oldu silah ateşlenmisti.
Rigel az ileriden biraz yüksek bir sesle
-"Koşun!!!" dedi
Hepsi çınlayan kulaklarla birlikte hızlıca grimsilerin gemisine doğru kosmaya başladılar.Gemiye ulaştılar ve içeri hızlıca girdiler.Rigel kumanda edecekti gemiyi ve sürüş ünitesinin önüne geçerek gemiyi derhal havalandırdı.
Gezegenden süratle ayrılarak gidecekleri gezegene doğru yöneldiler.Tahmin ettikleri gibiydi.Gemide bulunan radara benzer bir cihazda bir sürü ışık yanıp sönmeye başlamıştı geliyorlardı belki yüzlercesi belki binlercesi uzay boşluğuna yükselmiş silahın bulunduğu yere ilerliyorlardı.Rigel direk geminin rotasını değiştirdi gezegenin çevresinden dolaşmak istedi fakat gemi bir anda durdu güç ünitesi kapandı hareketsiz kaldı.
Profesör:
-"Neler oluyor burda duramayız şimdi olmaz." dedi endişeli bir sesle.
Rüya ve Selin Rigel'e sürekli gitmeliyiz diye tekrar ederek soyleniyorlardı.
Mehmet ile Alper ise geminin küçük camından dışarı bakarak bir yandanda radar ekranını gozluyorlardı.
Birden çok korkutucu sanki bir çığlık gibi bir ses bu titanyum kaplı geminin içerisinde yankılandı üstlerinden ahtapotu andıran bir sürü kolları olan bir nesne gelmişti çok yakındı ve önlerine geçmişti.
Hepsi korkudan saklanmaya çalıştılar geminin içinde fakat nafile bu gemiden ışıklar yükselip sönüyor ve çok tiz yüksek bir ses yayılıyordu.Geminin sistemleri bir bir çökmüştü.Teknolojide son nokta zannettikleri bu gemi artık bir teneke parçasından başka birşey değildi bu ahtapota benzeyen gemi karşısında kollarıyla gemiyi yakaladı ve kendine doğru çekmeye başladı.
Rüya:
-"Rigeeeell birşeyler yapmalısın" diye bagiriyordu
Selin aglamaya başlamıştı.Alper ise seline sarılmıştı.
Mehmet korku dolu gözlerle etrafı gözlüyordu sürekli ve
-Rüya saklanmalısin yere yat.. diye fisildiyordu.
Profesör ise umutsuz gözlerle içine doğru çekildikleri gemiye kitlenmisti.
Rigelde ise hiçbir hareketlilik yoktu.Belkide onun bütün elektriksel bağlantılarında devre dışı kalmıştı.Calismiyordu.Sonucta bir robottu.
Profesör:
-"Bu yaratikta ne böyle" dedi.
Artık gemi içeriye çekilmişti.Diger geminin içindeydiler.Çıt çıkmıyordu işitilen tek ses ise Selin'in ağlama hıçkırıklarıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN İZİNDE
Science FictionHikayemiz bir arkadaş grubunun uzayda geçen insan dışı canlılarla temasını ve onları arama macerasını konu almaktadır. Tamamen hayal ürüdür. Yorumlarda bu konu hakkındaki fikir ve görüşlerinizi belirtmekten çekinmeyin. Bu ve bunun benzeri hikayeler...