İzin isteyen kim? Doğru, bu adamın birinden izin alacak bir işte olabileceğini bile düşünemiyordum.
22-4, 22-9, 22-2 sırayla banyo kabinlerine girdiğinde Fyodor diğer mahkumlara döndü. Mahkumlar başlarını başka yere çevirdiğinde gardiyan da onlara katılmıştı. Açık açık biz beraber bir halt yiyeceğiz görmeyin demeye getiriyordu. Bu beni ürkütmüyordu da aksine zevk alıyordum.
Herkesin karşısında it gibi titrediği adamın altımda inleyip titremek için an kollaması egomu tatmin ediyordu.
"Gel hadi."
Fyodor elimi çekiştirip en soldaki banyoya beni sürüklediğinde diğerleriyle aramızda bir kabin olması beni biraz rahatlatmıştı. En azından her ses duyulmayacaktı.
Kabine girdiğimde perdeyi iyice kapattım. Açık bir yer kalmadığından emin olup arkamı döndüğümdeyse Fyodor'un bembeyaz çıplak üst bedeni karşıladı beni. Teninde tek bir iz bile yoktu. Gözlerimi teninden alamadım, ona doğru adımlayıp üstümdeki tişörtün eteklerinden tuttuğumda Fyodor benden önce davranıp üstümdekini kendi uzun kollusuyla aynı yere atmıştı.
Fyodor'un eli göğsümde gezmeye başlarken göğüs kaslarıma özellikle dokunuyordu. Şekilli bir vücut hoşuna gidiyordu, anlamak zor değildi. Tırnak uçlarını ve parmağını adonislerimden karın kaslarıma sürüklediğinde kesik bir nefes verdiğine şahit oldum. Deli gibi zevk alıyordu bundan. Adamın üstüne ağırlığımı verip bir elimi yanağına yasladım. Diğer elimle çeşmeyi açtığımda başımızdan aşağı soğuk su akmaya başladı.
Fyodor ıslanmış kirpiklerinin ardından bana bakmaya başladığında gözlerim dudaklarına kaydı. Su damlaları çenesinden süzülüyordu. Beyaz teni iz bırakmam için yaratılmış gibiydi. Göz göze geldiğimizde ikimiz de bunu bekliyormuşuz gibi dudaklarımızı birleştirdik. Suyun soğukluğu emdiğim dudakların arasından kayarken sanki su aramızda kaynıyor öyle geçiyordu. Fyodor bir elini omzuma atıp beni kendine çektiğinde beklemeden kasıklarımı kasıklarıyla birleştirdim.
Dudaklarımız inlememizi engellerken kollarımı Fyodor'un ince beline sardım. Kendimi ona yavaş bir tempoyla itmeye başladığımda dudaklarımız yer yer ayrılıyor sonra şiddetle birleşiyordu. Suyun soğukluğuna alışmış vücudum beni bu yangından koruyamıyordu. Fyodor'un inlemeleri taşan öpücüklerimiz arasından duyuluyordu. Elimi karşımdaki adamın pantolonuna götürdüğümde Rus beni teşvik eder gibi kendini elime itti. Belindeki tutuşumu sıkılaştırıp hareket etmesini engellediğimde dudaklarımızı ayırıp aralıklı dudaklarıyla beni süzdü. Düğmeyi açıp fermuarı aceleyle indirdiğimde sertleşmiş uzunluğunu hissetmek dudaklarımın kıvrılmasına neden oldu.
"Ne kadar yaramazsın." dedim.
Bana cevap olarak dudaklarını yalayıp kafasını seramik duvara yasladı. Pantolonu gibi iç çamaşırını da yerle buluşturduğumda zerre utanç duymadan gözlerime bakıyordu. Gözlerindeki arsızlık öyle hoşuma gidiyordu ki bu yanını sadece benim görüyor oluşum tapındığı Tanrı gibi hissettiriyordu.
Boştaki elimle adamın kasıklarını okşadım yavaşça. Gözlerimi gözlerinden çekmeden yapıyordum hepsini. Mor gözleri her dokunuşumda sanki daha çok koyulaşıyordu. Avuç içimi penisine sarıp birkaç kez yavaşça çektiğimde "Chuuya-san." diyerek inledi. Kafası omzumu bulurken bunca zaman biriyle sevişmemesi bir yana kendine de mi dokunmadı diye sorguladım.
"Kendine en son ne zaman dokundun?" dedim. Sesim oluşatından daha da derin çıkmıştı. "On ay önce." dedi. Adamın belini daha sıkı sardım. Uzun süredir yapmadığı ancak hasretini çektiği o şeyi ona verecektim. Elimi penisinin ucunda gezdirip tüm uzunluğunu kavradığımda elleri saçlarımı buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Ordinary Life
FanficChuuya Nakahara, hapishanede geçirdiği her günü sıradanlaştırmaya çalışırdı. Ancak sadece çalışmakla yetinirdi. Not: Uyarıyı okumadan başlamayın. 28.09.23