1.6

9.3K 1.2K 754
                                    

Okunmamış dokuz yeni mesaj!

seungmin
got herifin tekisin
ama bu yine de seni azicik sevdigim gercegini
degistirmiyor

seungmin
evimi temizlemen sarti ile
artik beraber yasayacagiz
kabul edenler?
✋🏻
ben ettim
senin fikrinin onemi yok sg

Minho okuduğu mesajlarla kaşlarını çatarken iç çekmiş, kafeye kısa bir bakış atıp tezgaha doğru yürümüştü. Ne diyeceğini bilemez bir şekilde tekrar tekrar okurken telefon tekrar titremiş, gözlerini ekrana çevirmişti.

seungmin
beste dersim bitiyor
sen de ayril artik o kafeden
senin evde gorusuruz
bay

Çevrimdışı olan arkadaşı ile beraber elini alnına atıp ovaladı. O kafasını toparlamaya çalışırken "Minho!" diyen sesle "Geliyorum," diye söylenmiş ve telefonu cebine atıp ilerlemeye başlamıştı. Kendi telefonunu bir sinir anında kırdığı için Changbin'in eski telefonuna takmıştı hattını.

Aslında çocuklar yüzünden değildi bu telefon acelesi hatta belki cidden bir süre telefonu olmasa rahatlayacağını düşünüyordu ama bu kararını değiştirmiş, Jisung'a bir söz verdiği için arkadaşından eski telefonunu rica etmişti.

O işine devam ederken bu sırada Jisung da telefonunu hoparlöre almış, tepsideki kurabiyeleri saklama kabına koyuyordu. "Gelmiyorsun yani?" diye son kez soran Felix ile güldü. "Evet, bugün gelmiyorum."

"Of, ağlayacağım resmen ya! Beni bunlarla aynı alanda bırakma Jisung, Jisung çok ağlarım bak. Tarih hocası gelene kadar geometri işleyeceğiz zaten, sen olmazsan ben geometri yapamam!"

Jisung, arkadaşının ısrarlarına gülmüş, kabın kapağını kapatıp kurabiyelerine kocaman gülümsemiş ve odasına geçmişti. Dışarıdaki yağmura kısa bir bakış atıp dolabını açtı. "Sen yapamadığın soruları beklet, akşam bana gel beraber çözelim tamam mı?"

"Söz ver."

"Söz." dediğinde Felix güldü. "Yes! Akşama ne istersin ballı çöreğim, ne yapıp getireyim sana?"

"Sosis al tteobeokki yapalım. Diğer malzemeler var."

"Tamamdır!"

Felix ile bir süre daha konuştuktan sonra kapatmışlar, Jisung telefonunu hızla yatağa bırakıp dolabını açmıştı. Mavi bir sweat ile aynı renk bol pantolonunu giydi. Paçalarını katlamış, lacivert montunu giymişti. Saçlarını da bere ile kapatırken sırt çantasından test kitaplarını çıkardı ve koşarak mutfaktan getirdiği saklama kabını yerleştirdi.

Çantasını almış, botlarını giymiş, mavi şemsiyesini de alırken evden çıkmıştı. Sonunda çantasında kitaplar yokken rahatça yağmurun altında yürüyebilmenin verdiği zevkle gülümsedi, şarkı dinleye dinleye yürümüş, metroya binmiş ve kafenin bulunduğu caddede inmişti.

Kafeye doğru attığı her bir adımda daha da heyecanlanırken içeri girdiği vakit bir anda çıkan kırılma sesi ile yerinde zıplamıştı. Gözleri hızla sesin kaynağını bulduğunda Minho'yu gördü.

Elinde boş bir tepsi vardı ve tüm bardaklar hemen ayağının önünde kırılmış bir vaziyette duruyordu. Minho'nun ise tek yaptığı sadece bardaklara bakmaktı.

Jisung endişeyle elindeki şemsiyeyi kapatırken müşterinin "Üstüm mahvoldu, böyle mi garson çalıştırıyorsunuz!" diye bağırdığını duydu. Minho dudaklarını birbirine bastırdı. "Özür dilerim efendim, hasarınızı karşılayacağım."

"Şaka gibisin cidden, sen önce garsonluk yapmayı öğren."

Adamı umursamadan onlara doğru hızla ilerledi Jisung ve Minho'nun titreyen elini tutarak ona baktı. "Minho, iyi misin?"

depresyon güzelim, minsung ✓   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin