küçücük bir not, jisungun karanlık korkusu öyle flaşı açınca geçecek bir şey değil, aşırı büyük bir fobi ve koskoca karanlık evde tek bir flaşla geçmez öyle birinin korkusu
***
Jisung, Çirkin'i arkasında bırakmış, Minho'ya dönmüş onun göğsüne yaslanmış bir vaziyette gözlerini aralarken gerçekliği idrak ettiği gibi nefesini tuttu heyecanla. Biraz utanarak, biraz mutlu olarak alt dudağını ısırmış, yumruğunun içinde olan Minho'nun tişörtünü sıkmıştı.
Gözleri kapalı olan Minho ona daha sıkı sarılırken hızla gözleri büyüdü ve göğsüne tutundu, uyanmaması için direkt nefes almayı kesmiş, birkaç saniyelik panikten sonra kafasını kaldırıp uyuyan çocuğa bakmıştı.
Uyurken bile çok yakışıklı olması yüzünden iç çekti istemsizce. Minho'yu saatlerce seyredebilirdi, gece onu öptüğü an aklına gelirken kendi kendine heyecanla kıkırdayıp durmuş sonra da ledlerinin pilleri bitmesin diye yavaşça kolları arasından çıkmıştı.
Hızlı adımlarla ilerleyip sırayla odadaki ve evin diğer alanında bulunan tüm ledleri kapatırken yüzünü yıkayıp geri döndü, yatakta uyuyan Minho'nun görüntüsü bir an yanına dahi oturmasını engelleyecek şekilde utanmasın sağlarken istemsizce yatağın kenarına çökmüş, parmak ucunu yanağına koymuştu.
"Çok yakışıklı..." diye mırıldanıp elini çekecekti ki gözleri kapalı olan Minho yavaşça gözlerini aralayıp ona baktı. "Sen de çok güzelsin."
Jisung hızla gözlerini büyütüp yakalanma hissi ile dudaklarını birbirine bastırdığında Minho güldü. "Günaydın, gel bakalım."
Uzandığı yerden eğilip yere hafifçe çökmüş olan çocuğun belini tutmuş ve kaldırıp yanına oturtmuştu. Jisung hızla omuzlarına tutunduğu zaman kendisini hangi ara tekrar Minho'nun kolları arasında yatakta uzanır bir vaziyette bulduğunu bilmiyordu.
Tuttuğu nefesini yavaş yavaş verirken "Günaydın," diye mırıldandı üstten ona bakan Minho'ya doğru. Minho gözlerini kapatıp yüzünü Jisung'un yanağına bastırdı. "İyi misin?"
"İyiyim." Jisung gülümsedi. "Teşekkür ederim, dün için. İyi ki geldin."
Bu cümlesiyle Minho da gülmüş "Bence de," deyip başını yüzünden çekerek omuzuna bırakmıştı. "İyi ki de gelmişim, çok güzel uyudum."
"Şey yapayım, kahvaltı hazırlayayım ben."
"Şey yap, kahvaltı hazırla sen."
Kollarının arasından adeta mutfağa kaçan Jisung ile Minho gülümseyip iç çekmiş ve yavaşça doğrulmuştu. Mutfağa giren Jisung hızla ellerini yanaklarına bastırdı. "Huh, sakiniz, evet, sakiniz. Hadi kahvaltı hazırlayalım."
O işine dönerken Minho yatağı düzeltmiş, yüzünü ovuşturmuş ve merakla ilerleyip Jisung'un çalışma masasının karşısına geçmişti. Hafiften dağınık olan bir masaydı, Jisung bulduğu her yere not asmış olmalıydı.
Dikkatini notların arasından bir tanesi çekerken kaşlarını çatarak uzandı ve kalabalık not yığını arasından tekini çıkarıp eline aldı.
BİZ BUGÜN YAĞMURUN ALTINDA SARILDIK!!!
Kafeden ayrıldığı gün aklına gelirken notu geri yerine yapıştırdı ve başka bir tane daha var mı diye not yığınında gözlerini gezdirmeye başladı. Uzun aramalar sonucu bir tane fazla eski bulduğunda önünü kaplayan kağıtları kaldırdı.
Acaba bir gün biz olur muyuz?
LÜTFEN OLALIM, LÜTFEN.Minho kağıdı birkaç kez okuyup gözlerini gezdirdi masada, eline aldığı kalemle bir şeyler yazmış, kalemi geri yerine bırakıp odadan çıkmıştı. Mutfağa girip şaşkınlıkla ona dönen Jisung'un alnına notu yapıştırıp çıkmış, banyoya girip yüzünü yıkamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
depresyon güzelim, minsung ✓
Fanfiction"küçücük kalbin var... dünyaları sığdırıyorsun."