Minho ve Jisung, sonuçların açıklanacağı gün koltukta oturmuş karşılarındaki bilgisayara bakarlarken Jisung hâlâ açılmayan ekranla iç çekip kafasını sevgilisinin omuzuna yaslamış ve koluna sarılmıştı.
"Bir daha deneyelim." dedi Minho ve boştaki elini uzatıp sayfaya giriş işlemini yeniledi. Birkaç tıkanmadan sonra sonuç ekranı açıldığında Jisung gözlerini ekranın alt köşesine kilitledi.
Minho gördüğü sonuçla ona baktı, tepkisini ölçmek için gözlerini dahi kırpmazken Jisung omuz silkti kendini bir aydır bu fikre alıştırdığı için. "Olmayacağını biliyordum zaten."
"Önce bir tebrik ve moral sarılması," deyip kollarını açtı Minho. "Yaa," diye mırıldanan Jisung kıkırdayarak onun kolları arasına girmiş, Minho sıkıca sarılıp belini okşamıştı. "Emin ol, bu puanın bile çok çok iyi güzelim. Tebrik ederim."
"Teşekkür ederim," deyip yanağını öptü Jisung. Ayrıldıklarında tekrar ekrana bakmışlar "Aslında tahminimden iyi," diyen Jisung ile Minho kolunu omuzuna attı. "Hâlâ diyorum, bu puanınla bizim üniversitede işletme tutar."
Bunu Jisung da biliyordu ama gerçekten istemiyordu. Kafa salladı. "Hukuk dedim, gelirse okuyacaktım ama gelmedi. Bu yüzden sevdiğim bir şeyi yapacağım, arkadaşım ile kurslara gidip bir sürü bir sürü yemek ve tatlı yapmayı öğreneceğim. Mutluyum cidden."
"Yalancının?"
Minho'nun dudağına patlattı. "Seungmin hyung ile takılmayı azıcık azaltır mısın? Mutluyum, çok mutluyum, hadi, Felix'i arayalım."
Telefonunu alıp Felix'i aramış, birkaç saniye sonra da Felix "Ji!" diyerek telefonu açmıştı. "Aşkito, kafe açıyoruz değil mi!?"
Jisung bu cümleyle kahkaha attı. "Evet aşkım!" dedi. "Mahvettiğimiz sınavın intikamını alıyoruz!"
"Yerim seni, anne! Ben Jisung'a gidiyorum!"
"Brownie götür!"
Felix'in annesinin sesini duyarken Jisung gülmüş, telefon kapandıktan sonra Minho da bilgisayar ekranını kapatmıştı. "O zaman artık bununla bir işimiz yok?"
"Yok." dedi Jisung. "Artık güzel, kaliteli bir kurs arama vakti. Çok dinlendim bu ayda zaten, hem sen de işe başlıyorsun ben de kursa giderim. Babaannem ona tatlı yapmam şartı ile kurs paramı verecekmiş. Ya babaanne, annemlerin parasından veririm diyorum, diyor ki sana fikrini soran mı oldu, of neden ailem Seungmin hyunga benziyor?"
Minho kahkaha attığında Jisung gülüp bilgisayarı yatak odasına götürerek Minho'nun çalışma masasına bırakmış, Felix ve Changbin gelecek diye Minho markete giderken de Jisung evde kalıp limonata yapmıştı yaz günü için.
O limonatayı dolaba attığı vakit çalan kapı ile hızla ilerleyip açtı. Gülümsedi. "Hoş geldin Changbin hyung, gel."
Changbin göz kırptı. "Felix geldi mi?"
"Gelmedi, yoldadır. Her gördüğü bujiteriye oturduğu için yarım saatlik yolu iki saatte geliyor kendisi."
Felix'in bu huyunu bilen Changbin güldüğünde Jisung tam kapıyı kapatacaktı ki merdivenlerdeki sevgilisini görmüştü. Koşarak inip torbaları elinden almış, "Ne aldın bu kadar?" demişti. Minho omuz silkti. "Almışken tüm alışverişi yaptım. Uğraşmayız işte uzun süre, Changbin mi geldi? Gel lan yardım et."
Changbin de yardım ettiğinde onlar aldıklarını dizmişler, Changbin da mutfakta onlara beraber kalıp sohbet etmişti. Çalan kapıya ilerledi Jisung, Felix kucağında tuttuğu saklama kabını bırakmadan ona sarıldı. "Artık sana ortak diyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
depresyon güzelim, minsung ✓
Fanfiction"küçücük kalbin var... dünyaları sığdırıyorsun."