Jisung, babaannesine geldiği günün ertesi sabahı oradaki odasında gülerek uyanırken direkt telefonunu eline almıştı günaydın mesajı atmak için ama o atmadan çoktan Minho'dan mesaj gelmişti.
Direkt kıkırdayıp kendi kendine yüzünü yastığa bastırarak mutlu mutlu gülmüş, kocaman harflerle günaydın yazarak yatağından kalkıp banyoya gitmişti. Yüzünü yıkayıp mutfaktaki babaannesinin yanına gitti. "Günaydın! Yardım edeyim mi?"
"Günaydınn, çok enerjiksin bugün?"
"Çok çok mutluyum."
Hızla öpücük atıp odasına koşmuş, yatağını toplayıp dün dağıttığı çantasına da eşyalarını koymuştu. Sweatini değiştirip dolabına asmış, kahvaltı etmek için mutfağa ilerlemişti. Babaannesi ile sohbet ede ede geçirdiği bir kahvaltıdan sonra ikisi salonda otururken ondan hırka örmeyi öğrenmiş, görüntülü aradığında açmasını öğretmiş, birazcık da örgü örüp akşamüzeri sıkıca sarılıp ayrılmışlardı.
Otobüse atlayıp evine giderken yolda da Minho ile mesajlaşıp duruyordu, sırıtışını bastırmak neredeyse imkansızdı bu yüzden yanaklarının ağrıdığını söyleyebilirdi. Eve geçip üstünü değiştirerek önce duş almış hemen ardından da pijamalarını giyerek tabletinden biraz ders çalışmıştı.
Gece yarısına kadar çalışır sanıyordu ama onu dersten koparan çalan telefonuydu. Felix aramıştır diyerek hızla odasına ilerlediğinde ekranda Minho💗 ismini görmesi ile heyecanla iç çekti.
Telefonu kulağına götürdü.
"Hım," dedi Minho mutfaktan salona geçerken. "Birileri evine gelince beni unutmuş sanırım."
Jisung kıkırdadı. "Yoo, o nereden çıktı ki? Ben mi unutacağım?"
Minho da gülüşünü bastırmaya çalışmış, şakayı boş verip sormuştu. "Ne yapıyorsun? Eve geldin mi?"
"Geldimm." dedi Jisung uzatarak. "Ders çalışıyordum şey, dalmışım. Telefonum odamdaydı. Sen ne yapıyorsun?"
"Seungmin'i alışverişe gönderdim, film izliyordum ama aklım sendeydi. Ben de kapatıp seni aradım."
Tabletini kapatıp salona geçti Jisung. "Güzel yapmışsın," diye mırıldandı çekingen bir şekilde. Minho iç çekti. "Seni özledim."
Nefesinin kesildiğini hissetti Jisung, şort giydiği için açık olan diz kapağını tırnakları ile çizdi. "Ben de seni özledim. Acaba... Yarın buluşabilir miyiz?"
"Bence ruh eşi olmalıyız çünkü ben de bunu diyecektim." diyen Minho yüzünden ikisi de kıkırdamış, büyük olan devam etmişti. "Yarın diyorum, sana da uygunsa... Tamamen derssiz bir gün geçirelim. Randevuya çıkalım mı?"
"N-ne? Ay!"
Telefon Jisung'un elinden düştüğünde Minho kahkaha atmış, bu sırada eve giren Seungmin "Başladı yine deli," diyerek mutfağa ilerlemişti. Hyunjin de hemen elinde poşetlerle girerken Minho ona göz kırparak selam vermiş ve rahat konuşmak istediği için odasına ilerlemişti.
Jisung hızla telefonunu eline aldı. "Çıkalım. Olur tabii ki. Nereye gideceğiz?"
"Bilmem. Google pek iyi yerler önerdi diyemem."
Minho'nun bu hali yüzünden Jisung anında kıkırdarken heyecanla yerinde kıpırdanmıştı. "Çok merak ettiğim bir yer var aslında..."
"Neresiymiş?"
"Eski... Batı Bölge Mahkemesi. Hani, müze olarak sergileniyor ya? Oraya gidelim mi?"
"Bir dahakine bir şey merak ettiğimde Google'a sormak yerine kesinlikle sana soracağım." diyen Minho ile kabul edildiğini anlarken gülmüş, "Öyle yapalım," demişti Minho. "Sonra da güzel bir yerde yemek yiyelim."