3.3

7.1K 928 629
                                    

İçeride babaannesi ile sınav hakkında konuşan Jisung varken evin zilinin çalması ile beraber Minho mutfakta tırtıkladığı pastayı bırakıp kapıya ilerlemiş ve beklediği kişiler olduğu için hiç kontrol etmeden açmıştı. Changbin ve Felix'i görmesiyle gülümsedi. "Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk."

"Selam." dedi Felix de hafif somurtkan bir yüzle. Minho yanından geçen çocuğun saçlarını karıştırdı. "Geç bakalım."

"Minho ya," diye mırıldansa da Felix de pek söz etmemişti. Changbin ve Minho da kısa bir sarılma ile ayrılmışlar, onlar içeri girdiğinde Jisung'un telefonla konuştuklarını gördükleri için rahatsız etmemişlerdi.

Minho merakla kaşlarını kaldırdı. "Seungminler nerede?"

"Chan en son Jeongin ile konuşmak için çağırmıştı onları," dedi Changbin, güldü. "Seungmin, Jeongin'i öldürerek saklamayı düşünüyordu. Sanırım şu an polise durumu nasıl açıklayacaklarını tartışıyorlar."

Bu cümlesi yüzünden ortamda küçük bir gülüşme yaşanırken odadan çıkan Jisung ile beraber Felix ayağa kalktı ve kollarını uzattı. Jisung anında pıtı pıtı adımlarla kollarının arasına girdiğinde iki arkadaş birbirlerine sıkıca sarılmışlar, en son Felix "Görüyor musun Jisung," demişti. "Kaybedince bile beraber kaybediyoruz, bence biz gerçekten ruh eşiyiz."

Jisung kıkırdadı. "Sanırım öyleyiz Felix. Of dur, biraz, daha sıkı sarılayım çok ihtiyacım varmış."

Felix'i daha sıkı sardığında Felix kahkaha atarak arkadaşının boynuna sarılıp kafasını ısırmaya çalışmış, gülüşerek ayrılmışlardı. "Oh be," dedi Felix. "Şimdi iyiyim. Ay, koy göte gitsin, hep mi kazanacağız, aman. Buluruz biz bir şeyler."

"Bence de." dedi Jisung. "Buluruz biz bir çaresini."

"Aynen öyle. Sen varsan sınav mı korkutacak beni? Beraber düşer beraber kalkarız, ağlarız güleriz, buluruz biz ya çaresini! Oy, bir daha sarılacağım."

Changbin birbirlerine gülerek sarılan ikiliye bakarak kıkırdadı, arkadaşlıklarını çok seviyordu. Minho'ya baktı alayla. "Dışlandık mı biz?"

Minho kıkırdadı. "Bence de."

Felix güldü. "Sen ayrı, en yakın arkadaşım ayrı, kocacığım." Eğlenerek bağırdı. "Artık sınav yok! Sadece gezeceğiz, eğleneceğiz Ji!"

"Evet! Özgürüz!"

"Götünü yerim senin eşek!"

Felix şak diye arkadaşının yanağını öpmüş, Jisung gülmüştü. "Biz dün Minho ile pasta yaptık, Seungmin hyunglar gelirse hepimize yetmez. Şimdi onu yiyelim gizlice tamam mı?"

Hızla mutfağa gidip masanın üstünde Minho'nun bıraktığı pastaya bakıp gülmüş, o hepsine çatal çıkarırken Minho mutfağa girmişti. Uzanıp Jisung'un yanağını öptü. "Babaannen ne dedi?"

Jisung omuz silkti gülümseyerek. "Senin gibi. Sınav her şey değil, şu an çalışan herkes de üniversite mezunu değil dedi. Canımı sıkarsam beni dövmeye gelirmiş, dayak yememek için canımızı sıkmıyoruz!"

Geri dönüp pastayı aralarına koymuşlar, dördü de muhabbet ede ede yerken "İki haftaya bizim mezuniyet var," demişti Changbin. "Minho sizinki üç hafta sonra mı?"

"Evet," dedi Minho. "Senin iş hazır?"

Changbin eğlenerek göz kırptı. "Tabii oğlum. Staj yaptığım şirkette devam edeceğim, boşuna köpek gibi çalışmadık."

"Adam ya!"

Minho ile ikisi yumruk tokuşturmuşlar, Minho "Ben de ruhsatı aldıktan sonra başlayacağım," demişti. "Avukatlık sonra da savcılık için çalışacağım." Sevgilisine dönüp göz kırptı. "Hepsi Han Jisung'un gözünde daha havalı olmak için."

depresyon güzelim, minsung ✓   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin