1. Yemek

1.6K 164 172
                                    

"Öhöm öhöm..."

"Merhaba ben Felix!"
Yok bu olmadı.

"İçeri gelebilir miyim?"
Bu hiç olmadı.

Kapıyı çalmalı mıyım? Yoksa artık ben de bu odada yaşayacağıma göre çalmamalı mıyım?

Bir süre ağrı çektiğim için hastanelerde sürünmem gerekti. Aileme Seul'de tek başıma da hastane işlerini halledebileceğimi söyleyince direkt reddettiler.

-Olmaz sen şimdi iyi bakmazsın kendine.

-Anne 21 yaşındayım?

-21 yaşında olsan ne olur, hâlâ bir baltaya sap olamamışsın. Hasta kaydı nasıl yapılır, bunu bile biliyor musun?

-Evet anne, 2 yıldır siz olmadan Seul'de gayet güzel yaşadım. Hastane de dahil her yere tek başıma gittim. Neden bana hiç güvenmiyorsun?

-Neyse ne, bu hafta burada kal. Bütün kontrollerin tamamlanınca başlarsın okuluna.

İşte bu yüzden üniversiteye vaktinde gelememiştim. Yurda giriş yapınca oda numaramın değiştiği söylendi.

Eski oda arkadaşlarımı özledim...
Chan Hyung ve Bin Hyung.

(Ve evet, bir dönem saçlarım sarıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ve evet, bir dönem saçlarım sarıydı.)

Büyüklerimin yanında her zaman daha güvende hissediyordum. Şimdi ise tanımadığım iki çocukla kalacaktım.

"Olan oldu Felix, şimdi gir artık içeri." deyip tıklayacaktım ki kapı açıldı, elim havada kaldı.

-Merhaba!

-Merhaba?

-Beni bu odaya transfer ettiler, ben yeni oda arkadaşınızım.

Yeni uyanmış gibiydi. "Ah öyle mi... Daehyun da uyanınca size bir şey sorsak olur mu? Siz odaya yerleşmeden konuşmalıyız bence."

"Tamam!" deyip heyecanla eşyalarımı odaya bıraktım. Açlıktan ölüyordum, bir şeyler yemek için aşağıya indim.


🌊🌊🌊


Yemekhanede sıra vardı, etraf kalabalıktı. Yabancı insanlarla oturmaktan çekiniyordum ama sınıftan kimseyi görememiştim.

Tepsiyi alıp ilerlerken arka sıramdaki kişinin omzumu dürttüğünü hissettim.
"Bakar mısınız?"

Benden uzun, siyah saçlı, güler yüzlü bir çocuktu. "Çubuk almayı unuttunuz."

Meraklı ifadem gitti ve hemen eğilip teşekkür ettim. Çubukları aldıktan sonra gülümseyip önüme döndüm.

Suyumu da alıp boş masalardan birine oturunca biraz rahatladım. "Oh be, şimdi huzurla yemeğimi yiyeceğim-"

Az önceki çocuk masaya gelip karşıma oturdu. Başını eğip selam verdikten sonra önüne döndü.

Muhabbet etmeye çalışmamasını sevmiştim. Birkaç dakika sonra ben de rahatlayıp yemeğime döndüm.


🌊🌊🌊


Yukarı çıktığımda 3 yatak da doluydu. Yanlış yere mi geldim diye kontrol ettikten sonra tekrar içeri girdim.

"Merhaba! Daehyun ile Seojun da uyandı. Şimdi izninle konuşabiliriz."

Daha oturmamı beklemeden direkt konuya daldılar. "Şey, biz üçümüz bu odada kalmak istiyoruz da. Sen yokken Seojun senin yerinde kaldı. Birbirimizle yakınlaşmaya başladık. Acaba rica etsek sen Seojun'un odasında kalır mısın? Müdürün yanına gidip yer değişimi için dilekçe verebiliriz."

İlk günden kovulmuş gibi hissettim. Yapacak bir şey yoktu.
"Peki öyleyse." ^^

"Teşekkür ederiz! Çok eşyan varmış, taşınmana da yardım ederiz." deyip yemekhaneye indiler.

Tek kalmıştım. Önce elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Yolculuktan sonra direkt uyumayı planlıyordum ama şimdi tekrar taşınmakla uğraşmam gerekecekti.


🌊🌊🌊


Onlar yemekten bir türlü dönemeyince ben yavaş yavaş eşyaları taşımaya karar verdim. Birkaç tur sonra tekrar asansöre bindim. "Oh be, son bir posta kaldı."

Odaya indiğimde çocuklar kahkaha atıp sohbet ediyordu. İki çantayı alıp tam çıkacaktım ki "Kusura bakma yemek sandığımızdan uzun sürdü, yardım edemedik!" dediklerini duydum.

Başımı eğip geri çıktım. Üstünde durmaya gerek bir konu değildi.

Eşyalarımı yeni odamdaki masaya yığdığım gibi yatak odasına gittim ve yüzüstü atladım. "Oh..."

Gözlerim kapanmaya başlamıştı, aniden gelen şampuan kokusuyla yeni oda arkadaşımın duştan çıktığını fark ettim.

Yüzümü görmüyordu, uyuma taklidine devam ettim. Şu an kimseyle tanışacak halim yoktu.

Uyanmamam için sessiz sessiz hazırlanıyordu. Sanırım iyi bir insana denk gelmiştim. Tebessümle tekrar uykuya daldım.

Yarım saat sonra kapının kapanmasıyla oda tamamen sessizleşti. Dışarı çıktığını anlayınca yerimden doğrulup iyice gerindim.

Öğlen dersim vardı, yorgunluktan ölsem bile gitmeliydim. Gri ceketimi giyip okulun yolunu tuttum.

Sınıfa vardığımda cam kenarında oturduğum sıra boştu. Sevinçle her zamanki yerime geçtim. O kadar yorgundum ki başımı sıraya koyup tekrar uyudum. En azından hoca gelene kadar dinlenmek istiyordum.

"GÜNAYDIN HYUNJIN!"
Birkaç kişinin sesiyle rüyam bölündü.

Hyunjin? Sınıfa yeni biri geçiş yapmış sanırım. Çok umursamadan gözlerimi tekrar kapattım.


🌊🌊🌊

River | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin