❕Mini Hikaye (20dk) ❕
Hyunjin oda arkadaşı Felix'e şefkat duygusunun yanında daha fazlasını hissetmeye başlar. Felix ise geçmişte hiçbir erkeğe bir şey hissetmemiştir. Hyunjin'in minik adımlarına nasıl tepki verecektir?
Kış tatili yaklaşmıştı, havalar soğumuştu. Felix'in lunaparkta tanıdığım arkadaşı hâlâ bana yazıyordu. O kadar sık mesaj atıyordu ki kız olsaydı benden hoşlandığından şüphelenirdim.
Ama ben Felix dışında başka bir arkadaş istemiyordum. O bana yeter de artardı. Yanında çok rahattım, zorla gülümsemek ya da konuşmak zorunda kalmıyordum.
Hoca bütün sınıfı müzeye götürecekti. İçeri geçince herkes bir köşeye dağıldı. Felix'le aynı tabloya dikkat edince ikimizi yan yana buldum.
Müzenin devamını birlikte dolaştık. İlgimizi çeken şeyler genelde aynıydı. Yürürken ellerimiz birbirine çarpıp duruyordu. Teni soğuktu, üşümüştü.
Önce tepkisini görmek için parmağımı eline değdirdim. Bir şey yapmayıp vitrindeki mektuba bakmaya devam etti.
Yavaşça elini kavradım ve tuttum. Günün kalanında da el ele tutuştuk.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yurda dönünce yemeğe gittik. Felix yine gözlerini benden kaçırıyordu ama bu sefer ben de kaçırıyordum.
Changbin'in kapımızı çalmasıyla ikimiz de araya çıktık. "Oh! Doğru odaya gelmişiz. Merhaba çocuklar!"
Elinde içkilerle odaya geldi ve yere oturdu. Arkasından Bangchan ve bir çocuk daha geldi.
Selamlaştıktan sonra bizi tanıştırdılar. "Bu Seungmin. Senin önceki yerinde kalan kişi Felix. Tanışmanızı istedim."
Hep birlikte oturup içmeye başladık. Felix alkol sevmediğimi bildiği için benim bardaklarımı da içiyordu.
Bangchan ile Seungmin de "Oooo..." deyip bir şeyler söylüyordu. Felix sarhoş olmaya başlamıştı bile.
İçkiler tekrar doldurulunca Changbin bardağımı almaya çalıştı. Felix elini onun elinin üstüne getirip bardağı almasına engel oldu. "Ben içerim Hyung."
"Neden bana öyle dik dik bakıyorsun?!" diye yükselince gülmeye başladılar. Felix ise bardağı kaldırmaya çalıştı. Bu sefer elinden aldım ve kafama diktim.
"OOOO HYUNJIN SONUNDA İÇTİ."
Bardağı masaya bıraktım ve "Bu kadar yeter, dağılalım mı?" dedim. Üçü huysuz huysuz mırıldanırken toparlandı.
Onları geçirdikten sonra kapıyı kapatıp içeri döndüm. Odadan çıkmalarıyla Felix de sırtını yatağa yaslayarak oturdu.
"Hadi yatağa, sırtın yine ağrıyacak." deyip kolunu çekmeye çalıştım.
Mızmızlanıp kalkmamak için direndi. Onu tuttuğum elimden beni kendine çekti. Üstünde durup dengemi kurmaya çalıştım.
İçkiden dolayı yanaklarım ısınmaya başlamıştı. Şu an bu şekilde durduğumuz için heyecanlanıyordum.
"Buğün nıden ellermi tuttn..." dedi mırıldanarak.
"Öyle istedim, içimden geldi." dediğim sırada gözleri hâlâ kapalıydı.
Biraz düşündükten sonra huysuzlandı. "Her iseğini yapabilceni mi düşüüyosn? Sevilim msn?"
Omuzlarımı itmeye çalışıyordu ama aynı zamanda yakamı bırakmıyordu. "Rahatsız olduğunu düşünmemiştim Felix, özür dilerim."
"Raattız olmuyorm ki!" deyip yükseldi ve yakalarımı bıraktı. Dengemi kaybedecek gibi oldum. Elimle yatağından destek aldım ve durdum. Bu şekilde yüzlerimiz yakınlaşmıştı. Daha da sıcakladığımı hissettim.
Nefesimi hissetmeye başlayınca gözlerini açtı ve bana baktı. "Şimd sıni öpmek istiyoum. Sen istedğini yıpıyosn bn de yaparım!"
Ellerini boynuma getirdi ve beni kendine çevirdi. Dudaklarımı uzunca öptükten sonra geri çekildi. Bunu yaparken agresif bir ifadesi vardı.
Başım alkolün etkisiyle dönmeye başlamıştı. O benim dudaklarıma bakıyordu, ben onun dudaklarına. Yatağından destek aldığım eli ensesine getirdim ve Felix'i yere yatırdım.
Üstüne çıkınca az önceki gergin ifadesi gitti, rahatlamış gibiydi. Yavaşça eğildim ve dudaklarımızı buluşturdum.
Bir kez yumuşak bir şekilde öptükten sonra başımı kaldırdım. Birbirimizin gözlerine baktık. Felix elini enseme getirince tekrar eğildim ve birkaç kez daha öptüm.
Çok yumuşak ve sakin bir öpüşmeydi. Dudaklarımızı her buluşturduğumuzda geri çekilip tepkimizi kontrol ediyorduk. Birbirimize güvenerek tekrar öpücük bırakıyorduk.
Felix'in dudakları tatlı ve sıcaktı. Öptükçe öpesim geliyordu. Her seferinde odada hafif ses çıkıyordu.
Son öpücük biraz daha uzundu ve ayrıldığımızda ikimiz de gözlerimizi pek açamıyorduk. Yanına uzanıp başımı omzuna gömdüm. Bu şekilde uyuyakaldık.
