4. Nehir

966 133 54
                                    

Otobüsten inip on dakika kadar yürüdükten sonra Han nehrinin tenha bir kıyısına geldik.

Etrafımız sessizdi, merkezden uzak olduğumuz için şehir sesleri uğultu gibi geliyordu.

Bir kayaya oturdum. Hyunjin de yere çömeldi. "Bak şimdi, önce güzel bir taş seçiyorum kendime. Düşüncelerimi ve duygu yoğunluğumu temsil edecek ağırlıkta bir taş."

Doğruldu ve elindeki taşı gösterdi. "Şimdi bütün enerjimi buna yollayıp nehrin en derinlerine atacağım."

Arkadan gücünü aldı ve ortalarda bir yere attı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Arkadan gücünü aldı ve ortalarda bir yere attı. "Oh be, hepsinden kurtuldum."

Şu ruh halinde bile gülmemi sağlamıştı. Ben gülünce o da güldü ve kolumdan tutup yere çömelmemi sağladı. "Taş seç bakalım."

"Bu çok saçma..." diye söylendikten sonra gözüme kestirdiğim en büyük taşı kaldırmaya çalıştım. "Felix, o biraz fazla ağır değil mi?" deyince ikimiz de gülmeye başladık.

Annemlere hâlâ sinirli olduğumdan mıdır bilmiyorum ama duygularımı en iyi tarif eden taş şu an buydu. Var gücümle kaldırıp en uzak yere atmaya çalıştım.

Taş bir metre kadar anca ilerlemişti, nehire düştüğü gibi bolca su üstümüze sıçradı. "Ah! Gözüme geldi."

İkimiz de tekrar gülüşünce beni kendisine çevirip gözlerimi kontrol etti. Kirpiklerimin üstünü parmağıyla biraz okşadıktan sonra elleri yanaklarımda durdu.

Yanması geçince gözlerimi açtım, Hyunjin bir süredir bana bakıyordu. "Teşekkür ederim, bu gerçekten iyi geldi..."

"Rica ederim. Ben kendimi hep böyle rahatlatırım." dedi ve bir süre daha gözlerime baktı.

İkimiz de durgunlaşınca sesimi temizleyip geri çekildim. "Yurda dönelim mi?"


🌊🌊🌊


Yolda eczane görünce ilaçlarımı almaya gittim. Reçeteyi gösterdiğimde sadece iki kutu çıkardığı için rahatlamıştım. Normalde daha fazlası olurdu.

"Bu kremi günde bir kez sırtınıza sürün. Hapı sadece çok ağrı olduğunda alırsınız. Geçmiş olsun."

Çıktığımız gibi Hyunjin merakla "Ne hastalığın var?" dedi.

"Bir süredir sırtım çok ağrıyor. Sonuçlara göre ciddi bir şey olmadığı için doktor okula dönebileceğimi söyledi."

Aslında sebebini gayet iyi biliyordum. En son evde kavga çıktığında annem beni dövüp bir gün boyunca o boş odaya kilitlemişti. Ben de gece yerde uyuduktan sonra bu ağrıları çekmeye başlamıştım.

Tabii ki Hyunjin'e bunu anlatıp modu düşürmek istemedim. Zaten alıştığım şeylerdi bunlar. Hiç bahsetmeden yürümeye devam ettim.

🌊🌊🌊

Gece uyumadan önce banyoya gittim. Kremi her akşam uygulamam gerektiği yazıyordu. Aynanın karşısında soyunduğum sırada Hyunjin de tuvaletten çıkmıştı. Beni bir an böyle görünce şaşırdı, sonra lavaboya döndü.

O elini yıkarken ben de ilacın paketini açıyordum. "Yardım lazım mı?"

"Hayır, teşekkür ederim." deyip elime aldığım kremi sırtımın ortasına sürmeye çalıştım.

Yapamadığımı fark edince gülerek iç çekti. Arkama geçip elini uzatınca kremi ona verdim, sürmesini bekledim.

Bir süre hiçbir şey demeden sırtıma baktı. Ben de meraklanıp ona dönmeye çalıştım. "Hm? Bir sorun mu var?"

Sessizce "Hayır, bir şey yok." dedi ve kremi sırtıma yedirmeye başladı. Hyunjin ovdukça rahatlıyordum, gözlerim kapanmıştı.

"Sana borcumu nasıl ödeyeceğim? Yemek ısmarlayayım."

"Önemli değil Felix. Her arkadaş bunu yapardı zaten." deyip kremin kapağını kapattı. Üstümü de giydirdikten sonra yüzüme bakmadan odaya gitti.

İlacı çekmeceye koyup yatak odasına döndüğümde Hyunjin arkasını dönmüştü bile. Ne kadar hızlı uykuya daldığını sorgularken ben de yatağıma girdim.

O iyi bir arkadaştı, gün boyu benimle ilgilendi. İyi ki bu odaya gelmiştim... Sadece sınıfta takılarak bu kadar yakınlaşanileceğimizi düşünmüyordum.

Ona içki ısmarlamaya karar verdim. Yarın dersten sonra söyleyecektim.

🌊🌊🌊

River | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin