Kendimi Ondan Uzak Tutamıyorum!

328 25 42
                                    

"Berna, iyisin değil mi?" İçeri girip ayağa kalkmış ve oldukça iyi görünen Berna'ya sarıldım. O da bana sarıldı gülerken, yaşadığı o korkunç şeye rağmen gülebiliyordu. Hep böyleydi.

"Ne sandın! Tabiki iyiyim." Ondan ayrıldım, "İyi olduğunda herşeyi anlatmak ister misin?" Olumlu anlamda başını salladığı sırada Bill girmişti içeri. Berna onu görünce iyi olduğunu göstermek ister gibi gülümsedi.

"Daha iyi misin?" Berna başını salladı.

~

Eve geldiğimizde Berna bize herşeyi anlatmıştı. Bir adamın onu alıp havuza götürdüğünü, ve karşı çıktığında da onu havuza attığını söylemişti. Ve Berna da yüzme bilmediği için çıkamamıştı. Yardım sesini oradan koşarken Laura ve Amie duymuştu. Bu yüzden geç olmadan kurtulabilmişti.

Laura ve Amie, Bill, Gustav ve George ile işleri halletmeye giderken ben ve Berna evde kalmıştık. Tom'un orada işi olmadığı için o da evdeydi. Berna ile biraz odasında konuşmuştuk. Onunla konuşmak, dertleşmek bana her zaman iyi geliyordu.

Daha sonra dinlenmesi için onu odasında yanlız bırakmış ve kendi odama gitmiştim. Normal bir hayatın içindeymiş gibi, sanki mafyalarla birlikte değilmişim gibi kitap okudum, televizyon izledim, müzik dinledim, balkona çıkıp hafiften yağan karı izledim çayımı içerken.

Kış gelmiş demekti kar yağıyorsa. Çok sağmasa da bir kaç güne artardı şiddeti. Karı çok severdim, severdik Berna ile. Her zaman güzel bir şekilde ve en önemlisi birlikte girerdik yeni yıla. Bu yıl da birlikte girecektik çünkü hâlâ yan yanaydık ama artık gelecek hakkında iyi düşüncelerim yoktu. Olamazdı da.

Hatta yeni yıla girebileceğimden bile emin değildim. Sonuçta her an öldürülebilirdim değil mi? O zaman yıl başına kadar yaşayacağımın bir garantisi yoktu. Umuyordum sadece.

Odamda uzun süre vakit geçirdikten sonra aşağı indim. Berna uyumuştu. Aşağı indiğimde Tom'u koridordan aşağı inerken gördüm. Buraya genelde gittiklerini görmemiştim ve bende gitmemiştim. Açıkçası merak ediyordum.

"Bende gelebilir miyim?" arkamda sesimi duyunca bana döndü, ilkte anlamada da ileriyi gösterdim, "Her nereye gidiyorsan yani, sıkıldım." Her zaman yaptığı gibi terslemesini bekliyordum ama başını salladı sadece, "Olur, gel." demesi şaşırtmıştı. Kabul etmesine sevinerek peşinden ilerledim.

Uzun koridoru geçtikten sonra merdivenlerden aşağı indi, bende peşinden indim. Bir kapıya ulaşmıştık. Oldukça yüksek olan kapının tepesindeki anahtarı aldı ve kilide geçirdi. Bir klik sesinden sonra kapı açılmıştı. Yüzüne kısaca bakarak içeri yürüdüm. Işıklar açılınca sonunda etrafı görebilmiştim. Üzeri beyaz çarşafla örtülmüş bir sürü eşya vardı. Ayrıca büyük bir masa ve üzerinde de bir bilgisayar vardı.

Tom arkamdan kapıyı kapattıktan sonra ilerleyerek beni geçti ve köşedeki lambanın üzerindeki örtüyü indirdi. Lambanın loş ışığı odayı biraz daha aydınlanmıştı. Üzeri kapanmamış eşyalar da vardı ayrıca. Bunlar da modern gibiydi ama üst kattaki eşyalara karşı daha eskiydi.

Masanın üzerinde de bir küçük ışık vardı, lamba yani. Bilgisayarın yanında bir sürü fotokopi ve daha fazla kağıt vardı. Tomlar burada da çalışıyor olmalılardı. O an ilerideki bir duvarı fark ettim. Odanın bir tarafındaki duvar, bir sürü silahla çevrilmişti. Çok fazla, ve farklı çeşitli silahlar asılıydı duvarda. Ayrıca o duvarın karşısındaki duvar sert bir şeyle kaplanmıştı ve üzerindeki mermi izleri vardı. Orada çalışma yapıyorlardı anlaşılan.

Burası onların çalışma odalarıydı.

Tom'a baktığımda silahlarla dolu olan duvara ilerliyordu. Parmaklarımı birbirine geçirdim gergince. "Seni bu evdeki sen sevdiğim odaya getirdim. Alıştırma yaparsın herhalde." Denemeyi isterdim ama önceden silah mı kullanmıştım sanki? Nereden bilecektim nasıl kullanıldığını? Kesin başka yerleri vururdum ben. "Çok iyi bir fikir değil."

İTAAT ET, HAYATTA KAL / TOM KAULITZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin