Fırtına

252 15 2
                                    

15.BÖLÜM
Serkan'ın beni asla anlamayıp alaycı tavırlar sergilemesi çok zoruma gidiyordu.Evet bilmiyordu o saatin babamın olduğunu fakat yine de anlayışlı bir insan kimin diye sorardı.Yarım saat sonra ben hala yere çökmüş bir şekilde sakin sakin ağlıyordum.Odaya annem girdiğinde yanıma gelip bana sıkıca sarıldı fakat ben karşılık bile vermedim

"Alize'm,anneciğim bugün babanın ölüm yıldönümüydü,unutmamışsın"
Ağlamaktan kısılmış sesim ile cevap verdim
"Nasıl unutayım ki anne"
"Güzel kızım benim,şu an Serkan'a çok kızgın olduğunu biliyorum fakat o da şu an çok pişman,evin için neredeyse dört dönüyor"

Aşağılayıcı bir şekilde gülerek konuştum
"Ya tabii,kesin öyledir bak.Anne ben çok huzursuzum,sanki o saat yere düşüp kırıldığı an babama da birşeyler olmuş gibi hissettim,sanki ona da bir zarar gelmiş gibi hissettim"
"Annem benim,çok hasar almış tamir edelim desem olmaz"
"Evet öyle anne,şimdi çıkar mısın odamdan"
"Anneciğim,beni de mi istemiyorsun"
"Of ne alaka ya,sadece yalnız kalmak istiyorum lütfen"

Annem ayağa kalkarak kapıya doğru gittiğinde konuştu
"Ne olur üzme kendini güzelim,canın sıkılırsa hemen bana haber veriyorsun bende senin yanına koşuyorum tamam mı birtanem"
Anneme hafifçe kafamı salladığında odamdan çıktı ve çıktığı an yeniden ağlama krizlerim tuttu.Akşam olduğunda odamın kapısı birkaç kez tıklatıldı fakat ses bile çıkarmadım

"E giriyorum ben o zaman"
Kapı açıldığında Serkan'ı karşımda gördüm ve hızlı bir şekilde oturduğum yerden kalktım
"Çık odamdan"
Onun yüzünü dahi görmek istemiyordum,çünkü gördükçe bana bu güne kadar yaşattığı olaylar aklıma geliyordu
"Yemek hazır geliyor musun"
"Gelmiyorum çıkabilirsin"

Serkan yüzünü asarak yanıma geldi
"Alize,lütfen bir beni dinle.Bak sana yemin ederim ki benim çok acil evden çıkmam gerekiyordu,senin de orada olabileceğini düşünemedim benim hatam kabul ediyorum"
"Zahmet olacak"

Dedim yüzüne bakmayarak.Eli ile çenemden tutup yüzümü kendi yüzüne doğru çevirdi
"Tamam affetme,ama ne olursun böyle de davranma bana,çünkü sen böyle yaptıkça ben kendimi deli gibi huzursuz hissediyorum"
Gözlerinin içine bakarak konuştum
"Gördüğüm en doğru hissi yaşıyorsun.Kendi hatalarını görmen güzelmiş,aynen böyle devam"

Serkan'ı kolundan hafifçe tutarak birazı aralanmış kapıya doğru götürüp kapıyı yüzüne sertçe kapatıp yatağıma geri oturdum.Yani acaba ben mi yanlış düşünüyordum,o kadar abartılacak bir şey yapmadı diye ama hayır,yapmıştı.Benim en kıymetlim olan bir şeye zarar vermişti ve o küçücük saate zarar geldiğinde onunla beraber bende parçalanmış gibi hissettim,duruldum.

Kendini bir kere bile benim yerime koymayı denemiyordu,bir kere bile bana yaptığı şeyleri sorgulamıyordu,ya acaba ben ileri mi gittim diye.O gece Ege bana birşey yapmadı doğru,fakat içimde ki korku hala gitmedi,o gün bana bir şey yapmasını beklediğim anların stresi hala içimde bir yerlerde,geçmedi geçmeyecek de.

İşte Serkan'ın yaptığı olay da artık bardağı taşıran son damlaydı.Sabaha kadar açlıktan kıvrandım fakat içim de el vermedi yemek yemeye,sanki babama bir şey olmuştu...sanki babam yeniden ölmüştü ve ben yeniden aynı acıları çekiyordum.Aynı boyutta olmasa da o fırtına başka bir şekilde başka bir acı ile kopmuştu.Sabaha kadar uyumayıp şarkı dinledim.Şarkılar diğerleri gibi değildi,onlar bana sürekli anlatıyordu,ben ise sürekli onları dinleyerek cevap veriyordum,bizim görünmez bir diyaloğumuz vardı sanki.

İnsanlar öyle değil ama,evet onlar da şarkılar gibi sürekli anlatır,sürekli konuşurlar fakat konu benim cevaplarıma,benim fikirlerime gelince asla izin vermezler,hep üste çıkmaya çalışırlar.Kapım bir anda açıldığında annem kapının önünde elindeki tepsi ile gülümsedi

"Açlıktan yerinde duramadığını biliyorum ufaklık,o yüzden sana harika bir kahvaltı getirdim"
Annemin yüzüne mahçup bir şekilde gülümsedim
"Ne yalan söyleyeyim ben çok açım"
Annem yanıma doğru gelip yanağıma ıslak bir öpücük kondurdu
"İyi değil mi aramız?bir problem yok"
"Aramız hiç bozuk olmadı ki anne,eskisinden de iyiyiz merak etme"
Diyerek hafifçe sarıldım ve tepsiye baktım
"En sevdiğim,sucuklu yumurta"
"Nasıl da biliyorum kızımı.E tabi bilmemem hata olur,neredeyse her gün evde muhabbetti geçiyor"

Annem ile sohbet ederek kahvaltımı ettim.Okul üniformamı giyip saçımı yaptım ve Serkan'ı beklemeden evden çıktım.Ne yapacaktım,ne ile gidecektim bilmiyordum çünkü ev ile okulun arası araba ile yarım saatti,yanımda ise sıfır para vardı.Yolda bir çare yürürken arkadan gelen bir arabanın korna sesi ile irkilip arkamı döndüğümde Serkan'ın parlayan kırmızı arabasını gördüm

"Yürüyerek gidersen son derse anca gelirsin,atla hadi"
"İstemez,gerekirse son ders gelirim ama senin arabana binmem"
Biz konuşurken ben yürüyordum,Serkan ise arabayı yavaş bir hızda benim arkamda sürüyordu
"Alize tamam anladık kızgınsın bana ama şu an hiç sırası değil,hocalar geç gelenlere tutanak imzalatıyor"
Kafamı camdan bana doğru bakan Serkan'a doğru çevirdim

"Nasıl yani"
"İşte bildiğin tutanak,eğer onu iki defa imzalarsan okuldan atılırsın.Şimdi senin kararın,istersen gel arabaya benim için hay hay,istemezsen de hem yol yürü,hem de derse geç kalıp azar ye"
Serkan'a uzun bir süre öfke ile baktıktan sonra yavaş adımlarda arabanın kapısını açıp yan koltuğa oturdum,Serkan ise sırıtarak bana baktı.

Üvey Ve ZorbaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin