12. BÖLÜM
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin <33Melisa'nın bakış açısından
Bir saniye olsun durmak bilmeyen düşüncelerim yüzünden gözlerimi sıkıca kapatmıştım.
Sanki kendi zihnim bana karşı savaş açmıştı. Yaşanan bunca şeyden sonra kendimle yalnız kalmak tahmin ettiğimden daha kötü hissettirmişti. Ellerimi ıslak saçlarıma geçirdim. Boş gözlerle uzaklara dalıp gittim.
Duş başlığındaki su yavaş yavaş daha da ısınmaya başladığında durumu düzeltmek için hiçbir harekette bulunmadım. Sıcaklığı giderek arttığında yaptığım tek şey bir adım yana kayıp omzumu kaynar suyun altında tutmak oldu.
Rezef de tam buradan tutmuştu.
Su artık canımı yakacak kadar ısınmıştı. İçimden ne uzaklaşmak ne de sıcaklığı ayarlamak geliyordu. Bütün yaşam fonksiyonlarım körelmişti. Doğru düzgün acı hissettiğim bile söylenemezdi.
Bugünün geleceğini uzun zamandır biliyordum. Yine de bilmek ve yaşamak çok farklı şeylerdi. Onu tekrar karşımda görmeye hazır olacağımı düşünmüştüm. En az hasarla atlatabileceğime inanmıştım.
Hiç de öyle olmamıştı. Yalnız kaldığım ilk fırsatta sanki bütün duvarlar üzerime gelmişti. Koskoca odada kapana kısılmıştım.
Bütün bunların sebebi, Rezef'in olmadığı bir dünyaya alışmış olmamdı.
Kaçıncıya olduğunu hatırlayamadığım kez kendi düşüncelerime dalmıştım. Öyle ki omzumun kaynar su yüzünden yandığını fark etmemiştim bile. Kolumda hissettiğim keskin acı ile kendime geldim.
Yanık içindeki omzumu gördüğümde saniyeler içinde suyu kapattım. Kendimi yakmak istememiştim. Sadece biraz acı ile kendime gelmek istemiştim. Kontrolüm dışında olmuştu.
Duştan çıkıp kurulandım. Saçlarımı kurutmadan sadece suyunu aldım ve giyinip banyodan çıktım. Beste ve Bahar, yatakta oturmuş kart oyunu oynuyorlardı. Başta çıktığımı fark etmediler. Odanın içine yürüdüğümde Bahar, bana döndü.
Her şeyden habersiz neşesi ile "Sen de katılmak ister misin?" diye sordu.
Kendimi zor da olsa gülümsemek için zorladım. "Belki daha sonra." Diyerek kibarca reddettim.
Bir cevap beklemeden sırt çantamı masanın üzerinden aldım. Diğer omzum acıdığı için tek omzuma taktım.
Beste, bir şeylerden şüphelenmiş gibi bir süre bana baktı. Kartları kenara bırakıp "Seninle geleyim mi?" Diye sordu.
Rezef ile karşılaşan tek kişi ben değildim. Bu aptal bencilliği bırakmam gerekiyordu. Bu şekilde devam edemezdim. Bir de benimle uğraşmalarını istemiyordum.
Bu sefer öncekinin aksine daha samimi bir şekilde gülümsedim. En azından Beste'yi inandırabilecek kadar. "Hayır, abim ve Evren ile buluşacağım zaten." Dedim. "Gerçekten sorun yok."
Daha sonra Beste'nin bacağına baktım. Daha iyi gözüküyordu. En azından yürüyebiliyordu. Pek ikna olmayarak "Emin misin?" diye sordu.
"Eminim. Sen asıl bacağını zorlamamaya çalış." Diyerek karşılık verdim.
"Bacağımda bir sorun kalmadı ki?"
"Her neyse." Diye geçiştirdim.
Başıyla onayladı. Hâlâ ikna olmuş gözükmüyordu ama yine de önüne dönüp kart oynamaya devam etti. Bu gibi durumlarda baskıyı kaldıramadığımı en iyi bilen kişilerden birisi Besteydi. Ben de kapıdan çıkıp buluşacağımız yere ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beşler Kehaneti
Viễn tưởngİlk hayatlarında düşman olan ikiz kardeşlerin hikayesi. 2. Kitap. İhanet. Şu an içimdeki en yoğun duyguydu. Her gece kâbuslarla uyanmama sebep olan ve hayatımı mahveden adam karşımda duruyordu. Tam her şeyi düzelttiğimi düşünürken hiçbir şeyin kont...