3. BÖLÜMHayalet okuyucu olmayın lütfen. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3
Melisa'nın Bakış Açısından
"Burası olmalı." Beste, karşımızdaki yan yatmış binayı işaret ediyordu. Depremden sonra hasarsız olarak belirlenmiş bir binanın aniden çökme tehlikesi oluşmuştu. Etrafta güvenliği sağlamak için bizi görevlendirmişlerdi.
Bölgeye gelmiştik. Üst katlarında sanki bir patlama olmuş gibi blok blok betonlar yayılmıştı.
Bu tuhaftı. Bu binaya nasıl hasarsız raporu verilmiş olabilirdi? İçime bir şüphe düşmüştü. Bunun sebebi deprem olmayabilirdi.
Arda, "Bölgede koordinasyonu orada." dedi. Parmağı ile işaret ettiği tarafa doğru baktım. Silüet giyip etrafındaki insanlara görev veren birisi vardı.
O kişi, aynı zamanda özel bir görevde olmalıydı. Silüet sadece özel görevlerde giyilirdi.
Biz ise şu an destek ve kontrole geldiğimiz için özel bir görevde değildik. Silüet giymemize gerek yoktu.
Evren, bizden önce ulaştı. "Neler oluyor burada?" diye sordu.
O kişi de başını kaldırıp binanın tepesini işaret etti. "Şu noktada ve zemindeki kolonlarda patlama oldu. Bina yana doğru çökecek." Dedi.
Beste, şaşkınlıkla "Patlama mı oldu?" diye sordu. "Deprem yüzünden bu halde değil mi?"
Silüetli kişi, bize döndü ve cevap vermeden sadece başını iki yana salladı.
Deprem yüzünden olmamıştı. Birisi bilerek tam da çadırların ve sahra hastanesinin üzerindeki binayı patlatmıştı. Bilerek bu binayı seçmişlerdi.
"Sahra hastanesini boşaltmaya çalışıyoruz ama yataktan kalkamayanlar var yeterli zaman var mı bilmiyorum." Dedi. Sesi biraz umutsuz geliyordu.
"Depremde hastanelerden birisi hasar aldı. Sahra hastanesi açmak zorunda kaldık."
Beste ise yanda hiçbir cevap vermeden binayı izliyordu. Sessizce "Bu o..." dedi. Hemen yanında olduğum için duyabilmiştim.
Ona döndüm. "Ne?" diye sordum.
"Kehanet kitabında söylemiştim ya bir bina gördüm yıkık dökük ve yana yatmış diye." Diye açıkladı. Hatırlamak için hafızamı zorlamıştım. Üzerinden biraz zaman geçmişti.
Hatırladığımda gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Ne?" Diyerek telaşla Evren'e döndüm.
O da benim kadar şaşkın gözüküyordu. Arda, bizden başka kimsenin duyamayacağı şekilde "Ne yapacağız?" Diye fısıldadı.
Beste, durdu durdu ve en sonunda "Bu bina çökecek." Dedi.
Bakınca da çökeceğini anlayabiliyorduk. Yana yatmıştı ve zaman zaman sallanıyordu. Yine de Beste'nin kehanet okur gibi bunları söylemesi ürkütücüydü.
Ama beni asıl korkutan üzerindeki beton taşlardı. Her harekette aşağı düşer gibi oluyorlardı. Onlar düşerse ciddi yaralanmalara sebep olabilirdi.
Evren, bize döndü. "Tamam önceliğimiz sahra hastanesini boşaltmak. Yatan hastalar için gerekli aletleri sağlamamız gerekiyor." Dedi.
Evren, durup kısa bir süre düşündü. "O zaman şöyle yapıyoruz. Beste ve Melisa tıbbi araçların yedeklerini çıkartsın." Dedi. Onayımızı almak için Beste ve bana döndü. Benim için hava hoştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beşler Kehaneti
Fantasiİlk hayatlarında düşman olan ikiz kardeşlerin hikayesi. 2. Kitap. İhanet. Şu an içimdeki en yoğun duyguydu. Her gece kâbuslarla uyanmama sebep olan ve hayatımı mahveden adam karşımda duruyordu. Tam her şeyi düzelttiğimi düşünürken hiçbir şeyin kont...