1. Bölüm:Sırlar Açığa Çıkıyor

77 37 16
                                    

    Hayatımızın renklerinin bir bir söndüğünde henüz on dört yaşındaydık. Bir yurtta yaşıyor daha doğrusu yaşama ayak uydurmaya çalışıyorduk. Belki bir gün bir aile gelir diye umut edip duruyorduk ve her geçen gün umudumuz git gide azalıyordu. Birbirinden berbat günler birbirini kovalarken hayat birden bire başka bir hal almıştı,hayatın renkleri gitmişti.
   Sanki gökkuşağının O capcanlı renkleri "ben gidiyorum siz eski diziler gibi devam edersiniz." Deyip gitmişti.
  Hayat anlamını yitirmişti. Şiirler... Kimi aşk acısından kimisi de ölümden bahseden şiirler anlamsızlaşmıştı. Şarkılar,bazen kafalarına estiğinde okulun radyosunda açtıkları,bazen dilini bile anlamadığımız şarkılar sadece bir uğultu gibi geliyordu. Okulun kalabalık koridorları bile çok yalnız hissettiriyordu.
  Hepimizin içine depresiflik çökmüştü. Eğlence nedir diye sorsalar yüzlerine bakacak ve "eğlence ne yeniyor mu?" diyecektik adeta. Güldüğümüz tek yer kavga ettiğimiz için bizi çağıran müdürün odasının önüydü. Kavga ettiğimiz demeyeyim genelde benim yüzümden olur o tarz şeyler. Bize bulaşırlar Anya ortamı yumuşatmaya çalışır,Krone laf söyler,Logard bizi durdurmaya çalışır,Draven da durur. Öylece durur ve izler. Eğer birbirimize saldırırsak o zaman gelir ayırır ve müdürün odasına gideriz beraberce.
   Ah! Size kendimden bahsetmeyi unutmuşum. Ben Lyra, soyadım... Soyadım ise bir gizem. Kimse ne söyledi nede ağzından kaçırdı. Bense hiç merak etmedim çünkü burada soyad önemli değildi. Wanrencross Yurdu'nda kimsenin soyadı önemli değildi. Kendinizi zorbalara karşı korumanız gerekirdi ve kimse bunu yapmazdı. Boş verin siz zorbaları ben gördükçe yardım ediyorum onlara.
Arkadaşlarım Anya,Krone, Logard ve Draven hepimiz aynı yaştayız ve bir ortak özelliğimiz de camdan kalplerimizin olması. Koşmak bizi 4 kat daha çok yorar, kalbimize darbe almak ölümcül olabilir (bunun için genellikle kalın ve korunaklı birşeyler giyeriz nedenini şimdi daha iyi anlıyorum).
   Tam olarak 10 yıldır burada hayatımı sürdürüyorum. 15 yaşında ve hayatının asıl gizemlerini tam 15 yıl sonra öğrenmiş bir kız.
 
10 Ay 24 Gün Önce
  Gerçeği öğrendiğimiz gün 5 arkadaş müdürün odasına gitmiştik. Odasına girdiğimizde müdürün masası çok dağınıktı ve masanın üzerine bir çok sayıda evraklar vardı. Anya masadaki evrakları karıştırmaya başladı (Anya aramızdaki en meraklı kişidir) hemen yanına gittim ve kolunu hafifçe tuttum "Anya müdür gelirse çok kızar." Dedim hemen.  Kolunu hızlıca çekti ve bir dosyayı eline alıp dikkatleokumaya başladı.
  "Lyra,bak" dedi ve elime bir kağıt tutuşturdu. "Oku" dedi stresli bir sesle. Sonra ekledi "sesli oku Lyra". Okumaya başladım.
   " Çocuklar bakın buraya." Dedim diğerlerinin ilgisini kağıda çekmeye çalışırken. Nihayet bana döndüklerinde kağıdı gösterdim. "Anya'nın evrakı."
   Anya sabırsızlıkla bir nefes verdi. "Lyra müdür gelmeden okuman gerek çabuk ol." Dedi aynı ses tonuyla.
   Toparlanıp okumaya başladım. "İsim Anya soyad bilinmiyor." Kaşlarımı çattım ve okumaya devam ettim . "Ailesi .... Krallığı anne ve baba adı yok. Devamlı hastalığı yok vücudunda kalıcı yara yada uzuv eksikliğinin karşısında camdan kalp bulunması yazıyordu.
   "Nasıl olabilir " dedim Anya o sırada bizim evraklarımızı hızlıca çıkartıp hepimize kendi evraklarımızı dağıttı.
  Kendi evrakımda ismim dışında yazan her şey aynıydı. Teyit etmek icjn hepimizin evrakınıa baktım. Evet. Hepimizin belgesinde aile .... Krallığı ve vücudunda kalıcı yara yada uzuv eksikliğinin karşısında camdan kalp bulunması yazıyordu.
   Hepimiz birbirimize döndüğümüzde ve ağzımızdan çıkan şey sadece "nasıl olabilir" oldu.
  "Belki bir yanlışlıktır." Dedim lafı geveleyerek.
  "Böyle bir yanlışlık yapılması imkansız." Dedi Draven hepimizin evraklarını işaret etti. "Birinde yapılsa tamam ama beş kişinin evrakında aynı hatanın yapılması biraz garip değil mi sence de?"
  Draven böyle anlatınca kafama daha çok yatmıştı. Başımı salladım. "Daha fazla oyalanmayalım. Bizim geleceğimizden haberi yoktu zaten hemen tüyelim buradan." Diye konuştu Krone.
  "Ama katalog hakkı için bir şey soracaktım." Diye mırıldandı Anya masumca.
  "Şu an bunun sırası mı? Belli ki öğrenmememiz gereken şeylerdi bunlar Anya. Gitmeliyiz, çünkü müdür Hwes'e yakalanırsak hiç hoş şeyler olmayacak." Diye çıkıştığımda yüzü sadece benim yüzüme döndü.
  "Ama-" diyecek olduğunda işaret parmağımı dudağına hafifçe bastırdım.
  "Buraları bulduğumuz gibi bırakıp buradan tüyüyoruz." Dedim tek nefeste.
  "Konuşacağınıza çabucak toplayın şuraları." Diye hormudandı Krone. Masaya doğru döndüğümüzde üçü masadaki evrakları eski haline getirmeye çalışıyorlardı. Hızlıca masaya doğru yürüdüm.
   İşimiz bittiğinde bir an bile beklemeden hemen odadan çıktık ve yetimhanenin bahçesine doğru adeta kendimizi attık. Boş olan bir banka oturduk.
   Ve ilk konuşmaya başlayan Logard oldu "bence müdürün odasına bir kez daha gitmeliyiz" dedi. Diğerlerine baktım ve "olabilir " dedim.
    Sonra Krone konuştu "o zaman,bence siz ikiniz müdürü oyalayın ben ve Lyra müdürün odasına bakarız" dedi ve bize baktı olur anlamında başımı salladım. Mola bitti ve bizde görevimiz için harekete geçtik. Ben ve Krone arkadan Anya, Draven ve Logard önden yürüyorlardı. Müdürü gördüğümüzde,üçü müdürü oyalamak için müdürün yanına koştular ve bizde müdürün odasına koştuk.
   Müdürün odasına girdiğimizde odaya ve etrafa bakıp kağıtları tekrardan karıştırmaya başladık. Beşimizin belgesini bulduk ve incelemeye başladık. Krone elindekini masaya bırakıp "umutsuz vaka " dedi.
   Kağıtlara daha dikkatli bakmaya başladım. Tam kağıtları bırakırken kağıtın arkasındaki numara gözüme ilişti "Krone bak" dedim ve kolunu dürttüm. "Arkasında bir numara var" , "arayalım mı?" . "Ya müdür olmadığımızı anlarsa ?" Dedim tereddütle. Hızlıca konuştu ve "Telefonu kapatırız" dedi Krone bazen kolay ama olmayacak fikirler öne sürüyordu mecburen kabul ettim.
   Krone çevirmeli telefonun olduğu köşeye gitt ve numarayı tuşladı. "Merhaba , Cerrahi Labaratuvar" dedi tanımadık bir ses.
  "Merhaba Kraliyet ailesinden olan çocuklar için aramıştım" dedi Krone sesini kalınlaştırarak. Karşıdaki adam biraz bekledi,kağıt ve klavye sesine benzer sesler geliyordu sonra bir ses geldi "kalpler iyi durumda, biraz daha gelişmelerini bekliyoruz." Diye yanıtladı karşıdaki ses.
  "Bir şey sorabilir miyim acaba?" Dedi Krone.
  "Tabii efendim." Dedi hemen,yüksek ihtimalle otuzlarının sonlarında olan telefonun diğer ucundaki adam. Sesi hırıltılı geliyordu.
  "Kalplerin iyice olgunlaşması ne kadar sürer ve-" dediğinde karşısındaki adam konuştu.
  "Tam bilemiyoruz malesef ama en az bir buçuk yıl sonra tam olarak olgunlaşmış olacaklardır efendim." Sonra müdür Hwes olduğunu düşündüğü Krone'un sözünü kestiğini fark etti.
  "Sözünüzü kestim kusuruma bakmayım efendim. Başka bir sorunuz varsa sorun lütfen." Dedi gerginlikle. Bu kadar önemli miydi bu? Sadece yanlışlıkla sözünü kesmişti.
  "Bu kalplerin fiyatları ne kadar olur,yani değerleri en fazla ne kadar olacak." Sonra inandırıcı olmak için ekledi. "Anlarsınız ya,size de pay düşüyor bu konuda."
  "Söyle efendim," diye söze başladı. "Kalplerin olgunlaşma süresi arttıkça fiyatı bir o kadar artıyor. Ama içlerinden biri varki efendim değerli her yıl yaklaşık üç milyon dolar artarken o kalp her yıl on milyon dolar artıyor bu bile tek başına sizin için yeterli olur." Sonra ekledi. "Eğer başka bir sorunuz veya istediğiniz varsa-"
  "Gerek yok. Çalışmaya devam edin" dedi Krone ve telefonu kapattı. Şok içindeydik. Etrafı toplayıp hızlıca  dışarı çıktık diğerleri müdürle konuşuyorlardı. Elimle işimizin bittiğini işaret ettim. Lafı kısa kesip yanımıza geldiler.
    "Ne oldu?" Dedi Anya. Bişey diyemedik.
  Birbirimize baktığımızda Logard sabırsızlıkla konuştu. "Ne olduğunu söyler misiniz artık."
    "Kalplerimizi bir laboratuvar da saklıyorlarmış " dedim.
Birbirlerine döndüler çok şaşırmışlardı"nasıl olabilir ki " dedi Draven'a "bilmiyorum, sormadık" dedim. "Yetimhaneden gitmemiz gerekiyor" dedi Krone. Hepimiz söylediğini  başımızla onayladık
Buradan gitmemiz gerektiğini hepimiz biliyorduk fakat nasıl yapacağımız hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Tek bildiğimiz şey buradan kurtulmamız gerektiğiydi.

Kırılgan KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin