İnanılmaz bir ağrı ile gözlerimi mavi bir odada açmıştım sağ tarafa doğru baktığımda koltukta uyuyan arkadaşım Emma' yı görmüştüm, sesim çıkmıyordu. Sadece hareket edebiliyor göz kırpabiliyordum. Kapının açılmasıyla içeri uzun boylu kumral saçlı biri girmişti, Üstünde siyah kısa kollu tişört, altında siyah eşofman tarzı bir şey vardı. Ona doğru yarım gözlerle bakıyordum. İçeri giren adam Emma'ya doğru döndü ve elini garip bir şekilde sallayıp Emma'yı yok etmişti.
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı ona baktığımı anlamıştı ki bana doğru gelip yüzüme eğildi, elini saçıma dolayıp, bana bakarak konuştu;
"Bunu hissedebiliyor musun? Beni görebiliyor musun ? Söyle bana"
Kendinden emin bir şekilde kaşlarını çattı ve konuşmaya devam etti.
"Yalan söyleme, ben anlarım."
Ağzıma takılan nefes aleti yüzünden konuşmakta zorlanıyordum.
Sadece gözlerimi evet şeklinde iki kere kırpıştırdım.
"Denilenler doğruymuş, senin için yarın bir daha geleceğim"
Bu lafı duymaktan o kadar çok sıkılmıştım ki, ona doğru bakarak kaşlarımı sinirle çattım.
"Baya sinirliyiz galiba ha ne dersin ?"Konuşmadığımı anlamadı galiba,
onunla nasıl anlaşılabilirim diye düşünürken geriye doğru çekildiğini gördüm. Emma'ya yaptığı gibi elini bana doğru sallayıp göz kırpmıştı.
" Yarın görüşürüz"
Deyip odadan çıktı, kendimi daha az yorgun, daha az halsiz hissediyordum. Koltuğa doğru baktığımda Emma bir anda orda belirtmişti, bunlar bir hayal miydi ?
Kafam allak bulak olmuştu bir güçle
Emma'ya doğru dönüp seslendim.
"Hey Emma uyan artık."
Emma irkilerek kalktı. Bana doğru gülümseyen yüzle geldi.
"Sonunda uyandın, ağrın var mı ?"
"Hayır iyiyim, bir şeyim yok."
Deyip kendimi yukarı doğru çekip duvara yaslandım.Emma yüzü asık bir şekilde söze girdi;
"Annen ve baban için üzgünüm, cenaze işlemleri için bir aile ferdi gerekiyor. Başka büyüğün var mı ?"
"Evet var, hastaneden çıkınca ararım."
"Çıkma demişken... Bir süre gözetim altında burada kalacaksın."
Şaşkın bir ifade ile yüzümü ekşittim.
"Ne sebeple burada gözetim altında kalacakmışım ?"
"Kötü yaralandın ama sen bunu farkında değilsin."
"Hayır, gayet iyiyim". deyip kaşlarımı çattım.
"Ben daha fazla burada durmak istemiyorum doktor çağır beni çıkarsınlar!"
"Tamam, peki bekle burada bir yere gitme sakın !"Emma odadan çıktıktan sonra ayağa kalkıp koltuğun yanında duran siyah elbiseyi elime aldım kapıyı kilitleyip, üstümdeki hastane kıyafetini çıkartıp elimde tuttuğum siyah elbiseyi önce kafamdan sonra kollarımdan geçirdim, hızlı bir şekilde belimden aşağıya doğru elbiseyi indirdim. Çantamı alıp kapının kilidini açtım.
Önce sağ tarafa baktım doktor ve hastalar vardı sola bakmak için kafamı çevirdiğimde bana saldıran adam tam oradaydı, onu görünce istemsizce kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ona görünmeden sağ taraftan hızlı adımlarla uzaklaştım.
Asansör kısmına geldiğimde asansör çoktan aşağıya iniyordu, yangın merdivenlerine doğru koşarak ilerledim, arkama bakıp duruyordum. O manyak adam şuan beni takip ediyor olabilirdi. Merdivenlerden arkama bakarak dikkatli adımlarla iniyordum, aşağıya indiğimde duvarda yazan yazıya doğru gözüm kaymıştı,
"-3 Morg" yazıyordu sanırım yanlış bir yere inmiştim, "s!kt!ir ya" yukarı doğru çıkarken önüme beni nerdeyse öldürecek olan adam çıkmıştı, Tam karşımda bana bakıyordu."Sen şaka yapıyor olmalısın, beni nasıl buldun ?"
"Sana söylemiştim, Valeria seni istediğim zaman bulurum, bulabilirim."
"Canın cehenneme"
Çantamdaki biber gazını ona doğru sıkıp Morga doğru koştum, gözlerini bir süre açamayacağını bildiğim için saklanacak güzel bir yer arıyordum.
Tam önümdeki kapıda cesetlerin konulduğu dolaplar vardı, sağ tarafta duran dolabın içine girip bekledim, delikten titreyen gözlerle boş olan odaya doğru bakıyordum.
Aniden içeri girip adımı mırıldanarak söylemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria İlk Kan +18
Vampire"Mezarlığın eski taşları, ay ışığının altında hüzünlü bir melodi gibi parıldarken, şehirin sessiz sokaklarında bir gizem hüküm sürüyordu. Geceye gömülen bu şehir, sırlarla dolu bir geçmişi saklıyordu; derin karanlıkta, vampirlerin gölgesi yavaşça uz...