Valeria, ter içinde uyanarak, rüyalarında bir kez daha annesinin ve babasının ölümünü yaşamıştı. Uykusundan sıçrayarak gözlerini açtığında, ter içinde kalmış yatağında titriyordu. Rüyasının karanlık anıları hala zihninde canlanıyordu.
Annesinin ve babasının trajik ölümünü tekrar tekrar yaşamak, Valeria'nın içini hüzünle dolduruyordu. Rüyalarındaki sahneler, gözlerinin önünde gerçek gibi canlanıyor ve kalbini sıkıştırıyordu. Her seferinde uyanışıyla birlikte, o korkunç anların etkisi hala üzerindeydi.
Valeria, titreyen elleriyle yataktan kalktı ve odasının sessizliğinde soluklanmaya çalıştı. Ancak, geçmişin izleri hala zihninde taze ve acı vericiydi. Annesinin ve babasının ölümüne dair rüyaları, onun içinde derin bir yara açıyordu ve bu yaranın izleri, her uyanışında daha da derinleşiyordu.
Klaus, hızlı adımlarla Valeria'nın yanına girdiğinde, onu hüzünlü bir halde ağlarken buldu. Hemen yanına giderek onu sakinleştirmeye çalıştı, ancak Valeria'nın durumu hızla kötüleşiyordu. Bir panik atak geçiriyordu ve Klaus, ne yapacağını bilemiyordu.
Endişeyle Valeria'nın yanına yaklaşarak onu kolları arasına aldı ve nazikçe sakinleştirmeye çalıştı. "Sakin ol, sevgilim," dedi yumuşak bir ses tonuyla. "Ben buradayım, yanındayım. Nefes al, sakin olmaya çalış."
Valeria'nın panik atak geçirdiğini gören Klaus, onu sıkıca sararak ve rahatlatıcı bir şekilde nefes almasına yardımcı olmaya çalıştı. Onun acısını paylaşmak ve yanında olmak için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdı.
Klaus, Valeria'nın sakinleşmesi ve yeniden uyumasıyla derin bir nefes aldı. Onu dikkatlice yatağına yerleştirdi ve başucuna oturarak sessizce gözlerini izledi. Valeria'nın huzur içinde uyumasını sağlamak için sessizce bekledi.
Zamanla Valeria'nın soluk alıp verişleri düzenli hale geldi ve yüzüne huzurlu bir ifade yayıldı. Klaus, sevgilisinin yanında olduğu için bir kez daha şükretti. Onun huzuru için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı.
Klaus, Valeria'nın yanında sessizce beklerken, onun içsel huzurunu koruması için dilek diledi. Sevgilisinin karanlık anılarla savaşırken yanında olduğunu ve ona destek olacağını söylemek için sabırsızlanıyordu.
Valeria uyuduktan sonra yanından kalkıp sessizce içeriye girdim. Endişe dolu bir kalple, malikanenin koridorlarında yürüdüm. Cadıların odasına doğru ilerledim, içimde Valeria'nın acısını hafifletebilecekleri umuduyla.
Cadılarla konuşmak için kapıyı tıklattım ve içeri girdim. "Valeria'nın yaşadığı panik atak hakkında yardıma ihtiyacım var," dedim hızlıca. "Onu rahatlatmak ve bu karanlık anılarından kurtarmak için ne yapabiliriz?"
Cadılar, ciddi bir ifadeyle bana döndüler ve derin düşüncelere daldılar. Sonunda, bir çözüm buldular ve bana uygun bir tılsım önerdiler. "Bu tılsımı kullanarak, Valeria'nın zihnindeki karanlık anıları hafifletebiliriz," dediler.
Hemen tılsımı alıp Valeria'nın yanına döndüm. Onun yanına oturdum ve tılsımı kullanarak karanlık anılarını hafifletmeye çalıştım. Umuyorum ki bu, sevgilimin içsel huzurunu geri kazanmasına yardımcı olur.
Valeria'nın huzurunu geri kazanmak için cadıların önerdiği çözüm işe yaramamıştı. Artık cadılara Valeria'nın yaşadığı acının sorumluları olarak hesap sormam gerekiyordu.
Hızla cadıların odasına doğru ilerledim ve kapıyı açarak içeri girdim. Gözlerimi sert bir ifadeyle cadılara dikerek konuştum. "Valeria'nın acısını hafifletebileceğinizi söylemiştiniz, ama önerdiğiniz çözüm işe yaramadı. Bu konuda neden başarısız oldunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria İlk Kan +18
Vampire"Mezarlığın eski taşları, ay ışığının altında hüzünlü bir melodi gibi parıldarken, şehirin sessiz sokaklarında bir gizem hüküm sürüyordu. Geceye gömülen bu şehir, sırlarla dolu bir geçmişi saklıyordu; derin karanlıkta, vampirlerin gölgesi yavaşça uz...