10

8 2 11
                                    


Daniel sabah kalktığında Elith'ten bir sürü mesaj olduğunu fark etti ve hemen mesaj kutusunu açtı.

Elith

:Daniel bugün buluşalım mı?

:Dün çok eğlendik :D.

Şey Kongo hastaymış o yüzden sadece ben gelebilirim. Olur mu?:

:Hm, sıkıntı yok ya zaten daha yeni başlıyoruz...
*Mesaj silindi*

:Ah üzüldüm ama tabii ki birliktede olur.

Tamamdır, görüşürüz!:

:Görüşürüz!

Offline

Daniel silinen mesajı okuyamadığı için biraz meraklandı ama sonra boşvermeye karar verdi. Daniel yatağından kalkıp mutfağına gitti ve yine güzel bir kahvaltı pişirmeye başladı.

Daniel'ın aslında kafası Smith'te idi. O Daniel'ı bırakmış mıydı?..

Daniel kahvaltısını masaya yerleştirdi ve yemeye başladı.

Daniel: Onu hiç bu kadar özliyeceğimi sanmamıştım...

Daniel'ın aklına bir anda bir fikir geldi, kahvaltısını hızla bitirip odasına, bilgisyarı açmaya çıktı.

Ama şaşırmak gerekki bilgisayar gayet normal, sanki hiç virüslenmemiş gibi çalışıyordu. Daniel'ın dünyası başına yıkıldı.

Daniel: Hayır lütfen...

Daniel'ın gözyaşları istemsizce aynı ilk günkü gibi akmaya başladı. Bir süre sonra daniel kendini topladı ve kombinini yapıp biraz da göz altını kapatıp evinden çıktı.

Buluştuklarında bile hala aklında Smith olan Daniel, Smith hakkında sessizliğini korudu ve güler yüzle konuşmaya başladı.

Elith: Sana bir şey göstermeliyim.

Daniel: Oh, tamam.

Elith, Daniel'ı kimsenin olmadığı bir köşeye götürdü.

Elith: Şu köşeye bak!

Daniel: Ne varki?

Daniel oraya döndüğü gibi Elith, Daniel'ın kafasına tahta sopa yapıştırdı ve Daniel yere düştü.

Daniel tam bayılmak üzere iken Smith'in geldiğini ve nasıl Elith'i dövdüğünü gördü ve sonra gözleri karardığı gibi bayıldı.

Kalktığında odasında yataktaydı. Smith yatağın ucunda oturuyor ve telefondan birisiyle mesajlaşıyordu. Smith, Daniel'ın uyandığını görünce kalktı.

Smith: Ben gidiyorum.

Daniel: Ah, D-Dur!

Daniel yelpeleyen adımlarla Smith'e sarıldı. Smith geri sarılmadı ama gözleri kocaman açıldı.

Daniel: Nolur beni bırakma... Yalvarırım...

Smith: Daniel?..

Smith boğazını temizledi ve normal yüz ifadesine döndü.

Smith: Gitmem gerek.

Daniel: Nolursun! Yalvarırım! Senin için her şeyi yaparım, lütfen...

Daniel göz yaşlarına hakim olamıyıp ağlamaya başladı. Smith şok üstüne şok yaşamış gibi hissetti.

Smith: Sakin olur musun...?

Daniel: Hayır! Lütfen geri dön, bırakma beni!

Birden bire Daniel Smith'in kollarına bayıldı.

Smith: Daniel! Daniel!

Daniel korku hissi baskın olduğu zaman genellikle bayıldığı için şimdide bayılmıştı.

Smith: Ah, lanet olsun seni bırakmak niye bu kadar zor... Kalbimin dörte bölündüğünü hissediyorum... Neden bu kadar zorsun...

Smith derin bir iç çekti ve Daniel'ı yatağına geri yatırdı.

Yaklaşık 5-10 dakika sonra Daniel uyandı ama arkasını döndü. Kendini çok utandırmıştı ama umrunda o değil, üzüntü vardı. Smith fark edince ona döndü ve sarıldı.

Smith: İyi misin...?

Daniel: Korkuyorum Smith... Sensiz olmaktan korkuyorum...

Smith: Ben hiç bir yere gitmiyorum, Daniel.

Smith yumuşakça Daniel'ın kafasındaki saçları okşadı ve gülümsedi.

Daniel'ın gözleri son cümleden sonra kocaman açıldı ve hemen Smith'e dönüp sarıldı.

BÖLÜM SONU...

İnternetin Kölesi Where stories live. Discover now