Smith banyo kapısını açtı ve içerisinden çıktı. O sırada Kongo Elith'in balkonunda dışarıyı seyrediyordu. Smith, Kongo'nun yanına geldi.
Smith: Dışarıyı mı izliyorsun Kongo?
Kongo kafasını onaylarcasına iki yana salladı.
Smith: Neden konuşmuyorsun?
Kongo: Söylenecek söz mü bıraktınız?
Smith: Niye ki?
Kongo derin bir iç çekti ve balkondan içeri girdi. Çıkmadan önce kafasını azıcık Smith'e döndürüp konuşmaya başladı.
Kongo: Elith'i taşımana yardım ederim.
Smith: Tamam...
Smith Kongo'nun gözleri okuyordu. Sanki içini okumuş gibi hissetti. Smith'te derin bir iç çekti ve Elith'in olduğu odaya gitti.
Elith uyanıktı, ama ağızı bantlı olduğu için konuşamıyordu. Smith kapıyı kapattı ve kilitledi. Elith'in gözleri Smith kapıyı kilitleyince kocaman açıldı.
Daniel'la birlikte:
Daniel nefes nefese kalmış ve titriyordu. Uzun zamandır böyle bir zevk yaşamadığı için çok rahatlamıştı. Kendini topladı ve banyodan çıktı. Tabii yüzündeki kızarıklığı hâlâ aynıydı.
Kongo: Daniel..? Hadi sen arabaya git, ben Smith'e yardım edicem.
Daniel: Pekala.
Daniel bile Kongo'nun yüzündeki boş bakışı ve o her zamanki neşesi yerine hiç yapmadığı somurtkanlığının var olduğunu anlamıştı. Daniel ona, sonra yanlızken sormaya karar verdi ve evden çıktı. Evet Daniel için bir kabus bitmişti... Ama ya bu yeni bir kabus olursa?..
Daniel arabada beklemeye başladı. Bir anda Smith ve Kongo'nun geldiğini gördü ve tabii... İkisinin eşya gibi taşıdığı Elith'i de.
Elith'i, Kongo bagaja bir eşyamış gibi fırlattı ve arka koltuğa geçti. Smith'te şoför koltuğunun yanında olan koltuğa oturdu. Kongo Daniel'a eskiden ne kadar yakın davransada şimdi buz kesilmişti... Cam kenarında kimseyle konuşmuyor sadece camın dışarısını izliyordu.
Daniel: Smith, iyiki arabanı çağırdın yoksa gitmemiz bir eziyet olurdu.
Smith: Bencede.
Daniel Kongo'nun neden böyle davrandığını anlamadı. Her şey güzeldi oysaki?.. Belkide Daniel bu çiçek bahçesinden çıkıp gerçekliğe dönmeliydi...
Yol boyunca normalde hep konuşan Kongo adeta sessizlik yemini etmiş gibi susuyordu.
Yol bitti. Elith'i, Smith'in bodrumuna taşıdılar ve oraya kilitlediler. Smith Daniel'a sıkıca sarıldı. Kongo onlara sadece bakıyordu.
Smith: Seni kaybetmekten çok korktum...
Daniel: Sakin ol Smith.
Daniel kıkırdadı, sonra Smith'in yanağına bir öpücük kondurdu ve Smith'in evini gezmeye başladı. Aman tanrım... Smith tam bir milyonerdi!.. Tabii Daniel'ın pekte umrunda değildi. Banyolar... Yatak odaları... Mutfaklar... Oyun odaları... Kütüphane... Sinema odası ve daha fazlası!..
Kongo evin bir köşesinde oturmuş yere boş boş bakıyordu. Kongo, Smith'in milyoner olduğunu umursamıyordu, kendi kalbinin milyonlarca parçalara bölündüğünü umursuyordu...
Daniel evi gezerken Smith Kongo'yu fark etti. Kongo'nun oturduğu yere yürüdü ve Kongo'nun yanına oturdu.
Smith: İyi misin Kongo?
Kongo başını onaylarcasına iki yana salladı.
Smith: Kongo... Ne olduğunu söyler misin?..
Kongo: Hiç, benim eve gitmem lazım...
Kongo oturduğu yerden kalktı. Smith'te oturduğu yerden kalktı ve Kongo'yu kapıya kadar takip etti.
Kongo tam çıkacakken Smith onu bileğinden tuttu.
Smith: Bir gün benim evime gelmeni isterim, itiraz yok, yoksa ben gelirim.
Kongo Smith'ten uzağa baktı ve kafasını onaylarcasına iki yana salladı.
Kongo evden çıktı. Daniel ile Smith şimdi tek başınalardı...
BÖLÜM SONU...
YOU ARE READING
İnternetin Kölesi
Romance"Sönmüş bir balon gibiydim, patlatılsam o kadar üzülmezdim."~Kongo