Dear international readers, you can read our story translated to your language from the "translate" option of Google Chrome. Please don't forget to login to wattpad and add comments about our story.<3
Hikayeyi okumaya başladığınız tarihi yorum olarak yazabilirseniz çok mutlu oluruz.🥰
We'd be very happy if you could write down the date you started to read the story as a comment.❤️Herkese merhabalar! Seneler sonra bizi wattpad camiasına döndürecek kadar heyecanlandıran hikayemizi sonunda sizlerle paylaşmaya başladığımız için çok mutluyuz.
Hepinizi bizim LeyKen'imizin dünyasına davet ediyoruz, güzel yorumlarınızın bize ilham vereceğine eminiz. İyi okumalar! <3
Bölümün şarkısı: Taylor Swift - Blank Space
-satürn & rana :)
***
Motorsikletimle boş gözüken depoya drift atarak girip kaskımı çıkardım, gözlerimi kısarak sağa sola bakarken varillerin arkasından gelen sesle motorsikletin arkasına doğru eğildim ve belimdeki tabancaya davrandım.
Sesle kendini belli eden adamlardan biri "Kaçış yok artık polis hanım!" diye bağırdı arkadan. Yüzümde oluşan meydan okuyucu gülümseme birazdan işlerinin biteceğine delaletti.
"Bence de!" diye bağırdım başımı hafifçe yukarı kaldırıp görüş açımı genişletirken.
Onların görüş açısı benimkinden geniş değildi, dolayısıyla bu bana kaçış alanı sağlıyordu. Motorsikletin arkasından fırlayıp yan taraftaki varillerin arkasında gözden kayboldum. Şimdi sıra ses gelen tarafa yönelip onları bulmaktaydı. Duvar ve varillerin arasındaki dar boşlukta, iki elimle sarıldığım silahla ilerlerken çıt çıkarmamaya özen gösteriyordum.
Aralığın genişlediği bir noktadan başımı uzattım, işte oradalardı! Zafer gülümsemesi eşliğinde hızla kendimi adamların durduğu alana attım ve az önce ayak bileğimden çektiğim ikinci silahımı da diğer elime aldım. İkisinin başına da silah dayayana kadar varlığımı hissetmemiş gibilerdi.
"Bu işi kolay yoldan mı halledelim, zor yoldan mı?" derken sırıtıyordum.
Adamların biri "Hassiktir..." diye fısıldadı. Diğeri ise homurdanıp arkasına dönmeye çalıştı ve eliyle bileğimi yakaladı. Diğer elimdeki silah hala daha beceriksiz olan adamın kafasına dayalıyken bileğime davranan adamın karnına sol tekmemi geçirdim ve kendimden uzaklaştırdım.
"Belli ki zor yoldan halledeceğiz." dedim bağırarak. Yüzümdeki gülümseme silinmişti. Geri çekilerek aramızdaki mesafeyi açarken aynı oranda kollarımı da açıp namluların hedeflerine bakmasını sağladım.
Tekmem yüzünden yere serilen adama dönüp "Silahını yerden bana doğru at. Hemen." diye bağırdım. Çatık kaşlarla dediğimi yaptı.
Hala arkası dönük olan diğer adamla aramızdaki mesafeyi kapadım ve kolumu boynuna dolayarak hareket kabiliyetini engelledim. Diğerine doğrulttuğum silahı indirdim ve belime koydum. Ardından neredeyse boğacak kadar sıkı tuttuğum adamın belindeki silahı da çıkarıp kenara attım. Adamı dizinin arkasından dizimle dürtüp yere çöktürdüm. Sonra sırtını dizimle ittirip yüz üstü yere indirdim. Dizimle sırtına baskı yapmaya devam derken bir elimle cebimden çıkardığım plastik kelepçeyi bileklerine geçirdim. Kelepçeyi sıkmakla uğraşırken diğer elimdeki silah hala yerdeki adama doğrultulmuş vaziyetteydi.
"Kımıldarsan seni vururum." diyerek tehditkar bir bakış gönderdim o tarafa.
Kelepçenin kilidini tam oturtamadan önce bir araba sesiyle irkildim. Gözlerimi kısıp varillerin arasındaki boşluktan deponun kapısına doğru baktım. Kapıya yanaşan araç polis aracı değildi ancak plakasını hemen tanımıştım. Bulut'un isminin sessiz harflerinden oluşan plakadan gözümü ayırıp sessizce küfrettim. Ellerimdeki silahları adamlara doğrultmaya devam ederken onlar ne yapmaya çalıştığımı anlamadan deponun daha açık alandaki ucuna ilerledim. Oradaki merdivenden koşarak deponun asma katına çıktım, yere serdiğim adamların beni göremediğinden emin olduğumda yangın merdivenine tırmanıp iki elimdeki silahları çok da yüksekte kalmayan çatıya fırlattım. Elimdeki eldivenleri de bir çırpıda çıkarıp altımda akan dereye attığımda polis olduğuma dair tek bir kanıt kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Yabancı
Romance"Leyla..." diye mırıldandığında onu daha iyi duyabilmek için yatakta kayıp yanına yaklaştım ve elimi yanağımın altına koyarak uzanır pozisyona geçtim. "Efendim?" dediğimde gözleri yine beni mekandan soyutlamak istercesine derinleşmişti. "Her yerde s...