7. Bölüm - Mıknatıs

1.3K 45 296
                                    

Dear international readers, you can read our story translated to your language from the "translate" option of Google Chrome. Please don't forget to login to wattpad and add comments about our story.<3

Herkese merhabalar! Bir kez daha kelime sayısıyla rekor kırdığımız LeyKen dolu bir bölümle karşınızdayız. :) Son haliyle 15 binden fazla❤️‍🔥 Bu bölüm özellikle bizim Leyla'mız açısından favorilerimizden biri. Umarız siz de her açıdan beğenir ve yorumlarınızla bize ilham vermeye devam edersiniz.🤍

Herkese iyi okumalar!🫶🏻

Bölümün şarkısı: Ruelle - Carry You

-satürn & rana :) 👭🏼

***

Leyla

Gözlerimi kırpıştırıp açarken odamda olmadığımın farkına vardım. Kaşlarımı çatıp başımı çevirdiğimde başı koltuğa yaslanmış şekilde uyuklayan Kenan'ı görmeyi hiç beklemiyordum. Şaşkınlıkla ağzım aralanırken aklımda gece olanları geri sardım, Kenan'ın koluna sarılıp uykuya dalmış olmalıydım. Tepkisini ve nasıl bu pozisyona geldiğimizi görmek için neler vermezdim. Eminim çok söylenmişti. Sırıtıp dudağımı ısırdım. Duvar saatine baktım, saat 3'tü. Sabah erken saatte set vardı ancak hala biraz daha uyuyabilirdim. Odama dönmek ya da Kenan'dan biraz bile olsa uzaklaşmak istemiyordum. Hatırlamamak için uğraştığım o olayla bugün yeterince içli dışlı olmak zorunda kalacaktım zaten, şu an biraz olsun huzurlu hissetmeye hakkım vardı. Kenan'ın uyurken bile gergin görünen yüzü benim ihtiyaç duyduğum huzuru baltaladı. Çatık kaşlarını parmaklarımla masaj yaparak çözmek istedim. Bir insan nasıl uyurken bile huzura kavuşamazdı?

Birbirimizi daha iyi tanımaya ve daha iyi anlaşmaya başladığımızdan beri yanımda o kadar da ciddi ve sert durmuyordu aslında ama hem ben ufak tefek de olsa onu sinir edecek sebepler bulabiliyordum ve farklı nedenlerle kaşlarını çatılı görebiliyordum hem de sürekli tetikte olmasını gerektirecek bir iş yaptığı için hep belli belirsiz bir gerginlik vardı üzerinde. Ancak uyurken de bunun devam edebileceği ihtimalini hiç düşünmemiştim sanırım. Aklındaki bilmediğim savaşları, eskiden kalan travmaları, onda çeşit çeşit yara açtığını tahmin ettiğim anıları göğsümü daralttı. Zaten çok az uyuyordu, uyurken de bazı şeylerden kaçamıyor olmasını kabullenemiyordum. Bunu düşününce yüzüm düştü ve gözlerim buğulandı. Çenesine uzanıp biraz çıkmış olan sakallarına dokunmak, yanağını okşamak istedim ama yapmadım. Onun yerine yanıma, koltuğa koyduğu eline yavaşça uzanıp kavradım. Tenine dokunmanın bana anında iyi hissettirmek gibi korkutucu bir etkisi vardı. Son zamanlarda istemsizce veya değil ona temas etme sıklığımın arttığının farkındaydım. Mesafeli bir kişiliği olmasına rağmen o da bundan şikayetçi görünmüyordu. Bunun nedenlerini veya sonrasını düşünmek, irdelemek beni çıkmaz bir yola sokabilirdi o yüzden sadece anın tadını çıkarmaya odaklanmayı tercih ettim. Çok hafif bir uykuda olduğunu tahmin ettiğim için elini dikkatlice sarmaladım. Gözlerimi kapatıp uykuya geri dönmeye hazırlanırken elimde olsa Kenan'la huzurumu paylaşmak istediğimi düşünüyordum.

***

Kenan'ın sıcak ellerini yanağımda hissettiğimde gülümsedim. Kedi gibi mırıldandığımda duymaya alışmaya çalıştığım gülüşü kulaklarıma ulaştı. Gülümsemem genişlerken sıkı sıkı tuttuğum diğer elini yüzüme yaklaştırıp yanağıma yasladım. Ardından gözlerimi açıp gün ışığında daha görkemli görünen yüz hatlarını incelemeye koyuldum. Bana yukarıdan bakarken daha da uzun görünen kirpiklerini, okşamaya can attığım sakallarını... derken parmaklarım sakallarıyla buluştu. İçimi titreten bakışları koyulaştığında başımı yavaşça kucağından kaldırdım ve doğruldum. Gülüşüm silinmiş, yerini arzuyla yanıp tutuşan bir ifade almıştı. Parmaklarımı yanağında gezdirirken Kenan'ın dudaklarının arasından bir mırıltı çıktı ve kolunu belime sardı. Dizlerimin üzerinde ona yaklaşırken diğer eliyle saçlarımı arkaya atıp yüzünü boynuma yaklaştırmasıyla "Kenan..." diye fısıldadım. Nefesi tenime çarparken "Leyla..." diye ic gıcıklayıcı bir inlemeyle karşılık verdiğinde ellerimi saçlarına daldırıp dudaklarımı saçlarıyla buluşturdum. O sırada o da boynuma dayadığı burnuyla kokumu içine çekiyordu. Geri çekilip dudağımı ısırdım, belimi saran kolu yerinde sabitken diğer elini kalçama koyup beni kucağına çektiğinde nefesim kesildi. Kucağına yerleştikten sonra saçlarını çekerek başını geri yatırmasını sağladım ve beni oracıkta kül etme potansiyeline sahip tutkulu bakışlarıyla karşılaştım. Tırnaklarım yanaklarından çenesine doğru kayarken yüzümü yüzüne doğru eğdiğimde dudaklarımızı buluşturmak yerine yanağını çevirdi ve adımı fısıldarken sakallarını önce yanağıma, sonra boynuma sürtmeye başladı. Bir yandan da elleriyle kazağımı sıyırırken çıplak belimi kavradı. Beni çıldırtan bu hareketlerine karşılık olarak tırnaklarımı omzuna geçirdiğimde kısık gülüşünü duydum ve ona bir anlığına sinirlendim. Ben tekrar onu öpmek için saçlarını kavrayıp bir kez daha yüzlerimizi karşı karşıya getirdiğimde bir anda iki elini yanaklarıma yerleştirdi. Önce gamzelerimin yerini, sonra dudaklarımı baş parmaklarıyla okşarken gözlerinde kaybolmak istedim. Ama daha çok istediğim bir şey vardı. Ben de parmaklarımı onun dudaklarında gezdirdikten sonra tekrar öne doğru hamle yaptım ancak yüzümü öyle sıkı tutmuş ve sabitlemişti ki bir santim ilerleyemedim. Kaşlarımı çatıp yanağımdaki ellerini tuttum ve indirdim. O bana gülümseyerek bakarken onu sertçe öpmekten başka istediğim bir şey yoktu. Bu sefer ben yüzünü ellerimin arasına aldım ve dudaklarımı açlıkla araladım. Onun da keyifli bir gülüş eşliğinde aralanan dudaklarıyla aramızda bir santim kalmışken sıcak nefesini hissetmek vücudumu zevkle sızlattı. Yarım santim... bir milim... derken zaman kaydı, mekan büküldü ve kendimi uçurumdan düşmüş gibi hissederken bana seslenen Kenan'ın kucağında uyandım.

İki YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin